Bölüm 16: Cehennem Ateşi

17 5 6
                                    

Ben yine bir ay bilmem kaç gün sonraki bölümümle geldim. Hoşgeldim. Yalan yok bu bölüm belkide Aden'in en sevdiğim bölümü olabilir. Bunu yeniden okuyup editlerken farkettim. Aden karakterlerim arasındaki en güçlü kadın karakterim. Gerçi benim tüm kadın karakterlerim öyle. Her neyse. Bu bölüm de Adenin sadece 0,00001% kısmına falan görüyorsunuz. Bunu on binle çarparsanız karşınıza diğer bölümlerdeki Adeni göre bilirsiniz. Hatta Aden değil, Henrietta.

Neyse çok laga luga yaptım. Geçin bölümü okuyun. Oy verin. Bol bol yorum yapın.

Yallah.

zannabooks



Belimin soğuduğunu his ettim. Kanatlarım da çıkıyordu. Muhteşem. Bu krizi hemen fırsata çevirmeliyim. Arkamda korkuyla durmuş olan Leva'ya baktım.

"Yanıma gel..." dedim Levaya doğru. Hızla koşarak yanıma geldi.

"Yanımda dur ve ayrılma." dedim yüksek bir sesle. Hızla kafasını salladı. Anlaşılan benden korkmuştu.

"Arkadaşlarım nerede?" dedim bağırarak. Yüzüme bakmaya devam etti. Bir kez daha yüksek sesle bağırdım.

"Arkadaşlarım nerede dedim?"

"Burada." dedi en sonunda oda bağırarak.

"Onları buraya getir! HEMEN!" dedim. Sadece bir kaç saniye düşündü. Ardından arkasını dönüp arkasında ki adama başıyla işaret verdi. Anlamadığım bir kaç söz mırıldandı. Hemen panikle bağırdım.

"Hiç birinin saçının tek bir teline bile zarar gelmeden!" Hızla bana döndü. Başını salladı.

"Sakin ol. Getirecekler arkadaşlarını. Hiç birine zarar vermeden getirecekler." dedi. O sırada artık bulunduğumuz odadan alevler etrafa saçılmaya başlamıştı. Sol tarafımda ki duvarın fayansları aynı anda kırılıp yere düşmesiyle Darcy hızla sesini yükseltip beni uyardı.

"Henrietta. Sakin ol. Sakin ol. Ve hemen gücünü yok edip, kendini toparla."

"Bana eğer bir daha öyle seslenir isen seni değil öldürmek ateşime mahkum edip cayır cayır yakarım. Kes sesini!" dedim bağırarak. Yutkunarak bana bakmaya devam etti. Levaya baktım. Bana bakıyordu. "Korkma..." diye fısıldadım. Ardından gözlerimi yine ona çevirdim.

"Çekilin önümüzden!" dedim emir vererek. Bir kaç saniye zaman verdim ona. Oda sağ olsun, hemencecik ikna oldu. Adamlarıyla beraber açtıkları kapıdan dışarı çıktılar. Onların hemen ardından bizde beklemeden dışarı çıktık. Çıktığımız yer koridor diye bileceğim büyük bir alandı. Her yer çok eski ama aynı zamanda da çok ihtişamlı gözüküyordu. Ben seri gözlerle etrafı incelerken karşıdan gelenleri gördüm.

İlk Lara ve Ada.

Onların hemen ardında Karan Ve Emir.

En sonda ise Alaz.

Yanlarındaki adamlarla birlikte buraya doğru geliyorlardı.

Başımı dikleştirdim. Daha sonra onlar beni fark ettiler. Dördü de aynı anda gülümsedi. Sadece Alaz dışında. Onun başı yere doğru eğik duruyordu ve bu yüzden beni görmüyordu.

Kötü mü gözüküyordu?

Bir şey mi yapmıştılar ona?

Sadece 10 saniye sonra aramızda 3 adımlık bir mesafe kalmıştı ki Alaz o zaman başını kaldırdı. İlk benimle göz göze gelmedi. İlk önce etrafına baktı, arkasına dönüp baktı. Kafası daha sonra önüne bakmayı akıl etti ki o zamanda beni fark etti.

"İyi misiniz?" diye sordum. Hepsi hızla kafalarını salladılar.

"Adamların mıdır, köpeklerin mi bilmiyorum! Söyle arkadaşlarımdan o ellerini çeksinler yoksa hepsini cehennem ateşim ile körüklerim!" dedim dönüp Darcy'e bakarak. Başını çevirip adamlarına çekilmelerini işaret etti. Adamları hemen onun yanına doğru gitti ve arkasına geçip bize döndüler. Darcy'nin

"Buranın çıkışı nerede?" dedim etrafa bakarak. Eliyle sol tarafı gösterdi. Daha sonra korkuyla konuştu.

"Buradan sola döndükten sonra düz ilerlemek gerekiyor. Karşınıza kilidi olan bir kapı açılacak. İsmini söylemen yeterli."

"Biz şimdi buradan elimizi kolumuzu sallayarak çıkacağız. Ve ne sen ne de burada ki hiç bir insanoğlu biz-" derken sözümü kesti.

"Sizi burada sizin iyiliğiniz için tutuyoruz. Dışarıda ki tehlikeden daha haberin bile yokken gitmene izin veremem!" dedi

"Ben konuşurken sözümü kesme!" diye bağırdım öfkeyle. "İlk olarak senden ve ya seninle olan hiç kimsenin yanında bir dakika bile durmaya tahammülüm kalmadı. Bu yüzden bende, kardeşlerimde şimdi derhal buradan gidiyoruz! İkinci olarak da senden izin almadım!" dedim bağırarak. Öfkeyle dişlerini sıktı. Daha sonra gözlerimle çekilmelerini işaret ettim.

"Çekilin yoksa ölürsünüz!" dedim sert bir dille. Darcy arkasında ki adamlara baktı daha sonra önüne dönüp 3 adım geriledi bana bakarak.

En önden değil, arkadaşlarımın güvenliği için en arkadan yürüdüm. Hepsini öne geçirerek en arkada kaldım.

"Birisi öne geçsin ve dikkatli olsun. Ben bunlara güvenmiyorum." dedim. Adım seslerinden anladığım kadarıyla öne geçen Karandı. Artık ayakta durmakta zorlandığımı his ettim.Sırtımı arkamda ki omuza yasladım. Ağırlığımın yarısını ona verdim. Benim ayakta duramadığımı anlayan o her kimse elini arkaya atıp belimden tuttu.

"İyi misin?" diye mırıldanın Alaz olduğunu anladığım an gözlerimi yavaşça ona çevirdim.

"İyi miyim?" diye sordum ona karşı.

"Değilsin." dedi tek kelime ederek.

"Belkide değilim." dedim.

"Neden?" diye sordu bu kez de.

"Yoruldum." dedim yavaşça.

"Neden?" dedi kısık bir sesle.

"Yaşadıklarımdan." dedim. Biraz düşündüm sonra düzelttim cevabımı.

"Ya da yaşayamadıklarımdan." dedim mavi gözlerine son kez bakarak.

Ve gözlerimi yeniden karşımızda ekibiyle bize bakan Darcy'e çevirdim.

"Dışarıda ola bildiğinizce dikkatli olun. Ve kendinizi savunun!" dedi son kez bağırarak. Başımı alayla sallayıp ona doğru el salladım. Bu sırada artık biz onların olduğu kısımdan çıkmıştık. Ve bahsettiği kilitli kapıya geldik. Öne dönüp kapıya baktım.

Gecenin YalnızlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin