Oy ve yorumlarımızı ihmal etmeyelim
Okuma ve oylar arasında ki dengeyi koruyalım
Sık aldığım nefesimi düzene koyduktan sonra, az önce yaşadığım heyecanlı dakikalar yüreğimde kelebeklerin uçmasın sebep oluyor. Hemen yan tarafımda uzanan adamın kolları arasındayım. Boynuma ıslak öpücükler bırakıyor.
Bu beni sakinleştirmek yerine dahada büyük yangınlara yürüklüyor. Saatler önce kasıklarımda hissettiğim sızı şimdi tekrar kendini gösteriyor. Onu deli gibi arzuluyorum. Çıplak karnımda dolaşan ellerinin üstüne kendi ellerimi koyup bende onun ellerini okşamaya başladım. Aldığı soluklar saçıma karışıyor ve aklım beni tamamen terk ediyor.
Karnımda gezinen parmakları yanmama neden oluyor. Zaten bu yolda da yanmak serbest dedik.
Arkamı dönüp yüz yüze gelmemizi sağladım. Benim ani dönüşümle burun buruna gelmemiz kaçınılmaz oldu. Bu yüzümde küçük bir tebessüme yol açtı.Ona karşı içimde garip bir şeyler hissediyorum daha önce kıyısından köşesinden geçmedim bir sokak gibi. Fakat bu çok tehlikeli bir duygu hissediyorum.
Burnunun üstüne tüy kadar hafif bir öpücük kondurup geri çekildim. Nefeslerimiz birbirimizin yüzüne çarpıyor. Parmaklarımı yüzüne çıkarıp yeni çıkmış sakalarında gezdirmeye başladım. Bir süre ne ben konuştum nede o. Elleri sırtımda orayı yumuşacık bir şekilde okşuyor.
Gözleri gözlerimde. Bilmem ne kadar öyle kaldığımızı, fakat bir süre sonra Ayaz saçlarımı toplayıp kulağıma eğildi. Buram buram şehvet kokan sesiyle." Senden önce hiç kimseye olmadı. Olamazda. Bunu aklında hiç çıkarma olur mu?" dedi ve kulağıma küçük bir öpücük kondurup geri çekildi. Ben sadece susa bildim. Çünkü bu duyduklarımı sindirmem gerekiyor.
Nasıl yani benden önce kimse yokmuydu? Hiç olmamış mıydı yani?Aramızda ki mesafeyi sıfırlayıp dudaklarına kapandım. Parmaklarımla sırtında dairler çizmeye başladım. Bir kaç saniye sonra oda bana aynı şekilde karşılık vermeye başladı. Dili ağzımım içinde keşfe çıkmış gibi dilimi bulduğunda soluksuz bir şekilde birbirimizin dudaklarında nefes buluyorduk. Saniyeler sonra beni üstüne çekince ellerimi boynuna oradanda saçlarına çıkardım. Onu parmakları iki gögsümünün üstünde.
Dudaklarımız arasında tekrar şehvet iniltileri koptu. Gögüslerimi sıkınca dudaklarımdan daha derin bir inilti kopuyor onun dudaklarının arasına.
Sol elle karnıma geldi oradan daha aşağılara indi. Bacaklarımı okşamaya başladığında bende dudaklarını serbest bıraktım. Dudaklarımı bu sefer de boynuna bastırdım. Hem öpücük bırakıyorum. Hemde aklımı başımdan alan kokusunu tutsak etmek istiyorum zihnime o yüzden emip yalıyorum boynunu.Onun arsızca gezen elleri kadınlığam ulaştığı gibi odasının kapısı tıklatıldı.
İçine düştüğümüz zevk denizinden çıkıp aniden toparlanmaya başladık.Onun üstünden kalkıp iç çamaşırlarımı ve elbiselerimi dağılan yerden toparlamaya başladım. O sırada da kapıyı tıklatan her kimse Ayaz müsait olmadığını söylediği gibi ayak sesleri uzaklaştı. O sırada bende iç çamaşırlarımı giymi, eteğimi ve tişörtümü giymeye çalışıyorum, bakışlarım Ayaz'a kaydığında oda pantolonunu giyinmiş, üzerine gömleğini giyiniyor yeni. Elbisemi giydiğim gibi bakışlarınla topuklu ayakkabılarıma aramaya başladım. Masanın altında gördüğüm topuklu ayakkabımada giyindikten sonra küçük adımlarla Ayaz'a ulaştım.
Onun iliklemeye çalıştığı gömleği ben iliklemeye başladım. Uzanıp dudaklarından tutku dolu bir öpücük aldıktan sonra biraz geriye çekildim. Hala bir karış var aramızda.
" Bu gece seni bekliyor olacağım" dedim cilveli bir sesle.
" Gelmeyeceğim hiç sanmıyorum." dedi gülümserken. Eğilip boynuma öpücükler kondurup. Kokumu içine çekmek için derin bir kaç soluk çektikten sonra benden ayrıldı.
" Bu koku için cehennemin dibine bile gelirim" dedi kısık ama istek kokan sesiyle. Vücudum yanıyordu artık buradan çıksam çok iyi olacak. Yoksa adamın üstüne atlardım. Neyse ki gece tekrar bendeydi.
" Görüşürüz akşam o zaman" dedikten sonra yanından ayrıldım. Odanın bir tarafından duran hırkamı alıp üstüme geçirdim. Çantamı da alıp tam çıkacağım sırada arkamdan
" Görüşürüz. Kırmızı olsun" dediğinden ona dönmeden gülümseyerek kilidi açıp odadan çıktım.
Asansörde de yüzümden bu aptal sırıtış geçmedi. Şirketten çıkınca serin havanın vurduğu yüzümde o sırıtış yok oldu. Artık gerçek hayata döndüm.
Cebimde ki telefonu çıkarıp onu aradım. İkinci çalışınca açtığında şirketten epeyce uzaklaştım.
" Sana verdiğim işi halletin mi?" dedim ifadesiz bir sesle
Saniyeler sonra cevap geldi." Aşk olsun sen söylersinden ben yapmazmıyım ?" dedi şen şakrak bir ses tonuyla.
" Bir ay da mi?" dedim şaşkınca
" iki köşk ve dört villa artık senin üstüne. En az dikkat çeken bunlardı. Gerisinide dikkat çekmeden halledecem" dedi düz bir ses tonuyla.
" Harikasın. Daha sonra detaylı konuşuruz" diyip telefonu kapattım.
İşte her şey şimdi başlıyor. Onlar kıyameti olacam demiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazan (Yanmak Serbest) +18
Fiksi UmumYetişkin okurlar için uygundur Dudakları nabız gibi atan kadınlığımın üstündeyken Dudaklarımdan kesik ama güçlü bir inilti döküldü. " İçini her doldurduğum da oradan hiç çıkmak istemiyorum" diye fısıldadı kendi kendine. " Bende hiç çıkma istiyorum...