~~Oy verip yorum yapmayı unutmayınn...
*
"Çoklu evrenler aşağı yukarı 93 milyar ışık yılı uzaklığında olduğu için gözle görülmesinin imkansız olduğunu düşünürdük. Fakat geçtiğimiz günlerde ben ve ekip arkadaşlarım uzun zamandır hiçbir hareketliliğin olmadığı gökyüzünde bir şey fark ettik. Geçtiğimiz haftalarda Andromeda takımyıldızını tamamlayan ve en parlak yıldızı olan Alpheratz ışık saçarak patladı. Bu olay ilk başta bizi korkuttu fakat sonrasında yeni bir evrenin açıldığını fark ettik. Şu an patlayan yıldızın dünya üzerine düşen herhangi bir alana düşüp düşmediğini araştırıyoruz."
Elimdeki cips paketi ve ayağımda dizlerime kadar gelen çoraplarımla annemin bu haftaki bilmem kaçıncı canlı yayınını dinliyordum. Her ekran karşısına çıktığında işini severek yaptığını fark etsem de tüm bunların saçmalık olduğunu düşünüyordum. Yok çoklu evren, yok ortak köken, yok holografik düzen! Bence hepsi kocaman bir saçmalıktan ibaret.
Canlı yayını kapatıp telefonumu elime aldım. Twitter gündemi tamamen patlayan yıldızın nereye düştüğünü bulmaya çalışanlar ile doluydu. Tüm hafta bununla karşılaşacağımı şimdiden anlamıştım.
Rehbere gidip Sage'in numarasını aradım. Kulağıma götürüp beklemeye başladım. Sage lise başından beri en yakın arkadaşımdı şimdi üniversiteyi bitireceğim ama hala beraberiz. "Sage hava yolları gururla sunar size nasıl yardımcı olabilirim?" Havacılık bölümü okuyan Sage pilot olma yolunda başarılı bir şekilde ilerliyor.
"Bize gelsene çok canım sıkılıyor."
"Anladım İstanbul-Rusya uçak bileti hemen ayarlıyorum."
"Gelmeden önce birkaç maske ve çikolata alsan da iyi olur aslında."
"Aktarmalı uçuş uyguna gelecektir, farklı herhangi bir talebiniz var mıdır?"
"Teşekkür ederim uçağın kalkış ve iniş saatlerini öğrenebilir miyim acaba?"
"15 dakika sonra kalkan uçak en geç 45 dakikaya piste iniş yapacaktır efendim." Bu dediğine hafif kıkırdadım ve konuşmayı sonlandırmak için ağzımı açtım.
"İyi uçuşlar dilerim!" dediğimde telefonu kapattım. Derin bir nefes alıp ayağa kalktığımda etrafı ne kadar dağıtmış olduğumun şimdi farkına varıyordum.
Kendi aramızdaki bu dili seviyordum. Tek çocuktum fakat sadece Sage ile kardeşmiş gibi hissediyordum.
Yaklaşık yarım saat sonra kirlettiğim her tarafı temizlemiş ardından ocağa makarna suyu koymuştum. Su kaynayana kadar televizyondan şarkı açmış ve dans ederek sos hazırlamıştım.
Makarnayı kaynayan suya attığımda kapı çalmıştı. Kapıyı açtığım anda üstüme atlayan Sage ile şaşkınlıkla koca bir kahkaha attım, bu onu da güldürmüştü.
"Seni çok özledim Lexi!" dediğinde yanaklarımı öperek benden ayrıldı.
"Bende seni çok özledim bir tanem." dediğimde sağ elindeki ağır görünen poşeti alıp mutfağa geçtim. Annemin maaşı iyi olduğu için iki katlı ve çokta yüksek olmayan bir evde yaşıyorduk.
Sırt çantasını gördüğümde bugün burada kalacağını anlamıştım. "Çok güzel bir sos kokusu geliyor!" Evet herkes benim yemeklerime bayılırdı.
"Annemin eve alışveriş yapması gerek nerdeyse hiçbir malzemeyi bulamıyordum." dediğimde bana şaşkınlıkla ve yapmacık bir kızgınlıkla bakıyordu.
"Zoe teyze zaten çok meşgul bir kadın sen git işte markete. Bu ara çok büyük olaylar oluyor gibi bende biraz heyecanlıyım açıkçası." Sage bu çoklu evren saçmalıklarına bayılırdı. Bazen kafasında kendi evrenini kurar ve içine yakışıklı elfler koyardı. Bu onu mutlu ettiğinden yorumlarımı kendime saklardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elysion: Yeraltı Cenneti
FantasyUçurumun ucu gözüküyor, ya atlayacaktım ya geri dönecektim. Atlarsam ölmeyecektim ama geri dönersem sürünecektim. Ölümüm bu diyarın sonu olur, benim huzurum onların kıyameti olur. Huzuru arayan her canlı sürgün edilmedi mi bu evrenden? Çünkü evren d...