Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın~~
"Tetikte ol, senin olduğun hiçbir yer güvenli değil..."
Uyandığımda sanki uyumamışım gibi kalktığım için gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum. Buna rağmen büyük ihtimalle Aiden'ın bıraktığını düşündüğüm kalın kitaplara göz atmaya karar verdim. Sıra sıra hepsinin isimlerine baktım. Tarihin En Büyük Hainleri, Tılsım Lügatı, Elysion Tarihi, Elysion'ın İzaa-i Esrarları, Koruyucular ve Kahramanlar, 12 Yüce Tanrı, Saray Kanunları, Koruyucu Özellikleri ve Eğitimler.
Hepsi de çok kalındı, okumayı sevmeyen bir olarak bunun işkence gibi geleceğinden adım kadar emindim.
Yataktan kalkıp saate baktığımda 10.35 olduğunu gördüm. Annem işe gitmiş miydi emin değildim. Aşağıya indiğimde ise annemi hale uyuduğu koltuğun üstünde gördüğümde mutlu olmuştum.
Mutfağa geçip sessizce kahvaltı hazırlamaya başladım. Sessizce hazırlıyordum çünkü annemi uyandırmak istemiyordum. Bugün anneme gördüğüm rüyalardan ve masamın başında bırakılan kitaplardan bahsedecektim.
Kahveleri de masaya koyduğumda annemi uyandırmak için içeri girdim ama annemin gözlerini açmaya çalıştığını fark ettim. Koşarak yanına gittim.
"Hadi, hadi! Kalk annecim. Kahvaltıyı bile hazırladım." Sesimi incelterek konuşmam annemi güldürüş olsa da yüzündeki o yorgunluk hiç eksik olmuyordu. Yüzüne su çarpmak istediği söyleyip ayaklanmıştı.
Masada annemi beklerken konuşmaya nasıl başlayacağımı düşünüyordum.
"Oooo sofrada da bir ben yokmuşum," dedi ve gülerek sandalyeye oturdu ardından "şimdi eksiksiz oldu işte!" dedi ve hemen eline çatalını aldı. Yavaş yavaş ve konuşmadan kahvaltımızı ederken konuyu açma vaktinin geldiğini düşündüm.
"Anne," başını kaldırıp yüzüme baktı "ben bazı rüyalar görüyorum. Rüyalarda Elysion'a gidip oradaki ormanları, sarayları, hayvanları, insanları falan görüyorum." Anneme bunu söylediğim anda ağzındaki lokma boğazında kalmıştı. Ayağa kalkıp bardaktaki suyu uzattığımda bardağı zar zor eline alıp bir yudum içti.
Nefesleri düzene girince konuştu. "Bir daha sakın öyle bir şey yapayım deme." Sesi sakin ama otoriterdi.
"Neden ki? Eninde sonunda gideceğim yer hakkında bilgi öğrenmek kötü mü?" Sesim sert değildi, meraklıydı.
"Yumurta Dünya'ya ilk düştüğünde medyaya iki evren arasında bir yol açılmış olabileceğini söylemiştim değil mi?" Haberi medyaya sunduğunda aynen böyle demişti. "Dün yaşadığın olay ve senin bu rüyaların... Aslında onlar rüya değil, boyutlar arasında açılan yolda seyahat ediyordun Lexi. Ve eğitimi olmayan biri böyle bir yolculuğa çıkarsa yolunu kaybedebilir, yanlış yerde uyanabilir, hatta boyutlar arasında kaybolup uzayın içine hapsolabilirdi." Dehşet içinde anlattıklarını dinlediğimde iyi ki paylaşmış olduğumu kendime hatırlattım.
"Ama mesela ben oradan bir eşya aldım ve Dünya'ya getirdim," sözümü bitirmeme izin vermeden:
"Bunu sen yapamazsın, ancak eğitim almış soylular boyutların arasında cisim geçirmeyi başarabilir." Bir süre yeri izledikten sonra annem hesap sorar gibi konuştu. "Lexi sen ne yaptın?"
Anneme baştan sona bütün rüyalarımı anlattım, kütüphaneye nasıl girdiğimi ve kitapların eve nasıl geldiğini anlattım, Aiden'in bıraktığı notları ayriyeten zihin okuma meselesini de anlattım. Hepsini büyük bir dikkat ve hayret içerisinde dinleyen annem her bir cümlemde daha da dehşete düşüp hala yaşadığım için tanrıya şükrediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elysion: Yeraltı Cenneti
FantasyUçurumun ucu gözüküyor, ya atlayacaktım ya geri dönecektim. Atlarsam ölmeyecektim ama geri dönersem sürünecektim. Ölümüm bu diyarın sonu olur, benim huzurum onların kıyameti olur. Huzuru arayan her canlı sürgün edilmedi mi bu evrenden? Çünkü evren d...