AYNI DÜNYA AYNI NEFES, FARKLI HAYAT FARKLI HİSLER
O gece orada öylece kalakalmıştım. Adını bilmediğim bir hisse kapılmıştım. Gözümün önünde devasa alevler alevlerin arasından zar zor seçebildiğim arabamız vardı, yanmakta olan. Ne ürkütücü ihtimallerle dolu bir an değil mi? İşte o ihtimaller insanı yiyip bitiriyor. Korkuyorsun kafanda kurduklarından. O an kendimden dahi korkmuştum, beynimin içinde geçen senaryolardan, kafamda kurduğum ihtimallerden. Bir insanının en büyük mücadelesi en büyük savaşı kendisiyle olanıymış. İnsan kendi kafasında kurduklarından korkarsa nereye kaçabilir ki? Bir insan kendisinden kaçabilir mi?
İçimdeki korku ve şaşkınlıktan ağlayamamıştım bile. Beni bırakmalarınıistemiyordum. Böyle kolay gidemezlerdi değil mi? Bilmiyordum. Hayatımın heranında var olmalarını istiyordum. Ama onlar ölüm ile yaşam arasında birçizgideyken bunu düşünmem çok saçmaydı. Alevlerden her ne kadar uzakta olsam dahavadaki duman, is yüzümü karartıyordu, yüzümdeki dehşet sıcaklığıhissedebiliyordum. Ama dayanamadım bir köşede oturmaya. Kalktım ayağa yangınadoğru koştum.
–Anne baba şimdi olmaz. Beni bırakmayacaksınız değil mi? Diye bağırıyordum. İtfaiye ekipleri benim kenarda durmam için beni tutuyorlardı, durmamı istiyorlardı. Ama ben durmak istemiyordum yalnızca koşmak, onların yanında olmak istiyordum. Sanki o gün o an siyah odanın içine girmiştim, bütün alevlere rağmen içimdeki karanlık hepsini hapsetmeye yetiyordu. Bağırmaların faydasız olduğunu anladığım o an girmiştim siyah odaya, BENİM DÜNYAMA. Ne kadar bağırsam da çıkmayacaklardı yangından, anlamıştım ama kabullenememiştim. Dışarıya atılmış çöpün yanında öylece duran mindere oturdum.
Orada bekledim saatlerce alevleröyle büyüktü ki bir türlü bitmek bilmiyordu. Orada yanmakta olan arabamız yokolmakla burun burunayken ailem nasıl yaşayabilirdi, nasıl sağ çıkabilirlerdi buyangından? Ailemi kurtaramayacakları kadar çok alev vardı arabanın önünde. Oanda kafamda bir soru belirdi. Bu yangın nasıl çıkmıştı? Polisler bir yandan buolayı çözmeye çalışır gibi konuşuyorlardı. Ama ortada bir kamera veya herhangibir şey varsa bile çoktan kül olmuştu. -Acaba arabadan dolayı çıkan bir yangın mıydı? Dedi polislerden biri...
Aradan saatler geçmişti yine. Saat tam 4 buçuktu. Sanki birileri gizlice hala yangını körüklüyordu.Azalıyordu yangın ama hiç bitmiyordu. Yangın ne yazık ki hala arabadakileri kurtaracak kadar azalamamıştı. Ne biçim bir şeydi bu? Nasıl bir yangındı bu?Saatler benim için günler gibiydi, geçmek bilmiyordu. Araba ise artık kül olmuştu... Ailem... Çıkmak üzerelerdi alevlerin kendilerini suya bırakışından belliydi. Ambulans ekipleri arabaya doğru yönelmişti. Arabaya dokundukları heryer anında kül oluyor yere saçılıyordu. Yarı var yarı yok olan arabadan annemin cansız bedenini çıkarmaya çalışıyorlardı. Anlayabiliyordum saatlerdir çıkmamalarından, tek kıpırtı dahi olmayışından. Biliyordum, her şeyin farkındaydım. Saf değildim, sadece bazı şeyleri kabullenmek güçtü. Bir şeyleri bilmek ile kabullenmek arasında dağlar vardı. Bilen herkes kabullenemezdi mesela...
Kalbim son hızıyla çarpıyor ümit ediyordu anneme bakarken, çölde su bulmak, bulmayı ümit etmek gibiydi, boştu. Göreceklerimi çok iyi bildiğimden korkuyordum. Bilmek beni korkutuyor "ama belki..." diyordu diğer bir yanım, "belki..."Kimsesiz olmak mı daha acıydı artık? Onlarsız bir hayatta nefes almak mı?Onların son nefeslerini verdiği bu acı havayı solumak mı? Yaşamak mı hala? Acı...Ansızın gelip çattığında dımdızlak kalıyormuşsun. Elinden bir şey gelmiyormuş. Ne kadar acılıydı ümit bugün böylesine. Ümit ilk defa acı veriyordu ruhuma.Ümit nasıl böylesine acı verebilirdi? Ümit etmekten başka çarem yoktu. Benim şuanda yaşamamı sağlayan o minicik ümitti. Peki ya ümitlerim kırıldığında,kabullenmeye başladığımda o en sancılı noktada kendimi bulduğumda ne yapacaktım. Mücadele mi edecektim? Sebebim neydi, ne olacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH SERİSİ
ChickLitÖlümü üreten yalnızca kader midir? Yoksa bir katil midir kaderinizi ölüm yapan? Tesadüf müdür bütün ölümler, kader denilip geçilmeli mi bütün toprağın altındakiler? Gerçekleri bilmek her zaman bize gurur mu verir? Pişman olmaz mıyız bazen öğrend...