HER BAŞLANGICIN SONU İYİ Mİ BİTER?
-Berk tamam bırak. Seninle bir yere gideceğiz. Ege seninle de sonra görüşeceğiz. Berk benim uyarmamla onu sertçe bıraktı ve hızla yanıma geldi. Pek konuşmadan arabaya bindik. –Derin nereye gidiyoruz? -Polis merkezine. –Bize yardım edeceklerinden emin misin Derin? Yıllar önceki bir olay. Herkes benzinlikten bir yangın çıktığını biliyor ama gerisi yok. –Orada babamın en yakın arkadaşlarından biri var. Komser, o emir verirse ona herkes uymak zorunda, tek amacımız onu ikna etmek. Eminim babam için yapar, yapmalı. –Tamam Derin sen bilirsin de, sen iyisin değil mi? -İyiyim Berk. Yani iyiyimdir herhalde. Sen? -Beni merak etme... Ama iyiyim. İyi olacağız. Sen de ben de. Olumlu anlamda başımı salladım. Arabayı çalıştırdı. Hızlı bir dönüş yaptı ve merkeze doğru arabayı sürdü. Yolculuk esnasında ne bir müzik açtı ne de konuştu. Hiçbir şey yapmadı da söylemedi de. Son zamanlarda yaşadıklarımız onu yormuştu. Eski mutluluğu, neşesi bir alev misali sönmüştü sanki. Onu bu hale getiren ben miydim? Hayat mıydı? Emin değilim. Eğer bütün bunları ona ben yapıyorsam ondan uzaklaşmam gerekirdi. Ama tüm bunlar için sanırsam çok geçti...
Arabayı sertçe durdurdu. Kendimi polis merkezinin önünde bulduğumda kalbim hızla çarpıyordu. Berk yine çok yorgun gözüküyordu. Ona verdiğim zararlar çok fazlaydı artık. Ama elimden de bir şey gelmiyordu. Yorgun bir bakış attı ve içeri girdik.
Hastanenin soğuk havası tüm vücudumda gezinmeye başlıyordu. Herkesin gergin suratlarında tek bir tebessüm dahi yoktu. Odalar da gözümü gezdirdim. Benim aradığım kişi Komser, Mehmet'ti. Uzun bir koridorun sonuna geldiğimizde soldaki kapıda yazan isim aradığım isimdi. "Komser Mehmet DİZGİN". Derin bir nefes aldım. Yavaşça kapıyı tıklattım, içeri girdim. Koltuğunda oturmuş dosyalarında bakıyor masasında ise bir çay vardı. Kapıyı içeriden kapattım. Komser yavaşça başını kaldırdı beni tanımadığı belliydi, aradan yıllar geçmişti; -Buyrun? -Ben Derin, Derin KARA. Komser duraksadı dosyalarından başını kaldırdı. Gözlerini üstüme dikti. Adamın adeta nefesi kesilmişti. Toparlanıp konuşmaya çalıştı; -D-derin KARA mı? Derin s-sen Yalçın'ın kızı olan... Adamın kafasında taşlar yerine oturmaya başlıyordu. –Evet ben Yalçın'ın kızıyım. Yalçın KARA'nın kızı. –Hoş geldin kızım. Ne kadar da büyümüşsün. Oturmak için koltuğa eğilirken gözümden bir damla yaş indi. Sakince sildim yaşımı. Bir anlığına otururken başım döndü. Fakat belli etmeden yavaşça koltuğa oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH SERİSİ
ЧиклитÖlümü üreten yalnızca kader midir? Yoksa bir katil midir kaderinizi ölüm yapan? Tesadüf müdür bütün ölümler, kader denilip geçilmeli mi bütün toprağın altındakiler? Gerçekleri bilmek her zaman bize gurur mu verir? Pişman olmaz mıyız bazen öğrend...