Kyuhyun mutfak tezgâhına dayanmış dalgın gözlerle buzdolabının kapağına yapıştırılmış resimleri inceliyordu. Elindeki su çoktan ısınmış, içilmeyecek kıvama gelmişti. Resimlerin ona hiçbir şey çağrıştırmaması biraz can sıkıcıydı. Mesela şu baş köşeye yerleştirdikleri resim kaç yıl önce çekilmişti? Neden hepsinin saçları kirpi gibiydi? Ve resimde olan Shindong'un anlattığı şu iki çocuk.. Onlarla arası iyi miydi? Birbirlerine verdikleri sırlar var mıydı? En son ne zaman görüşmüşlerdi? Kyuhyun derin bir iç çekişin ardından huzursuzca soludu. Sanki.. Dünle bugün arasında sıkışmış gibiydi. Arkasına baktığında kendine güvenmek için bir dayanak göremiyordu. Önüne ise bakamıyordu bile. Yaşanmış anılar yaşanacaklara büyük bir engeldi artık. Resimlerden bir diğeri dikkatini çekti bu kez. Kyuhyun sahnede yerde yatarken diğerleri onun üzerine çullanmış intikam alır gibi bir halleri vardı. Hepsi sırıtıyordu. Her birine gerçek anlamda minnettardı. Kendini yabancı hissetmesine rağmen işi eğlenceye vurarak durumu onun için kolaylaştırıyorlardı. Kyuhyun kendine yabancı olmasını umursamıyordu ama onlara karşı kendini kötü hissediyordu.
''En çok neyi merak ediyorsun?''
Mutfakta artık yalnız olmadığını anladığında merakla sesin sahibine doğru döndü. Heechul kapıda dikilmiş onu izliyordu. Kyuhyun onu hala çözemediği için onun yanında diğerlerine nazaran daha tedirgin oluyordu. Ruh hali her an değişebildiği için ondan çekiniyordu.
''Sesimi.''
Yine de ona karşı elinden geldiğince samimi davranmaya çalışıyordu.
''Ne? Onu kaybetmedin ki hala yerinde.''
Kyuhyun ona gülümserken elindeki bardağı tezgâha bıraktı.
''Evet, hala burada ama cılız ve ürkek. Kendimi izledim, eskiden böyle değilmiş.''
Heechul bunun üzerine sessiz kalırken onun ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.
''Ve bu beni kapının önüne koymaları için yeterli bir neden.''
'' Şu an böyle hissedebilirsin. Fakat eski sesinde sana ait, şimdiki sesinde. Biraz çabaladığında düzeleceğine eminim.''
''Bunun için umudum yok.''
Heechul gözlerini devirirken söylendi.
'' Saçmalamayı keste kahve yap. Onun nasıl yapıldığını hatırlıyorsun değil mi?''
''Hayır. Sanırım göstermelisin.''
Kyuhyun ciddiyetini kuramaya çalışsa da gülmeden duramadı. Heechul gerçek anlamda korkutucu görünüyordu. Onu umursuyormuş gibi davranırken birden nasıl olurda kötü biri gibi davranmayı başarıyordu?
''Ya! Başka şeylerde göstermemi ister misin?''
Kyuhyun onun havaya kaldırdığı eline bakarken mırıldandı.
''Bana vuracak mısın? Vur lütfen. Belki darbe alınca hafızam geri gelir.''
Kyuhyun bir yandan kettle'a su doldurma başladı. Heechul dolaptan iki tane kahve çıkararak tezgahın üzerine bıraktı ve salona doğru yürürken çokta yüksek olamayan bir sesle mırıldandı.
''Bu hakkımı daha sonra kullanmak istiyorum.''
**
Kapıda görünen esmer, uzun boylu ve oldukça yakışıklı olan çocuğu görünce bir an için gözlerini kaçırdı. Onun kim olduğunu söylemişlerdi ve tabi bu gece Japonya'dan döneceğini de. En az diğerleri kadar yakın olduğu biriydi. Siwon onun çekingen tavrının aksine yüzüne yayılan gülümsemesiyle salonda ilerledi ve onun yanına geldiğinde durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masal mıyım? Gerçek miyim?
FanfictionDüşünün. Bir hastane odasında uyanıyorsunuz ve zihniniz bomboş. Cevabını bilmediğiniz en tehlikeli soruyla yüz yüze kalıyorsunuz. Kimsiniz? ** Hatırlamıyordu! Ve bir kez daha anlamıştı; hayat kesinlikle hatıralardan ibaretti. Onlar olmadan yaşanm...