"Başta neden söylemiyorsun acaba. Bin takla attık resmen."
Amber pis pis sırıtırken mırıldandı.
"Dedim ya biraz terletmek istedim."
"Çok kötüsün.."
Kyuhyun küçük çocuklar gibi dudaklarını büzerek fısıldadığında Amber ın yüreği ağzına gelmişti.
"Oppa şaka bir yana zor olmalı senin için. Duyunca.. üzüldüm. Ama bu adamlarla aynı grupta olduğun için çok şanslısın. Sırtın yere gelmez."
Sadece üzülmüş müydü? Öğrendiği andan itibaren kelimenin tam anlamıyla perişandı.
"Farkındayım.." Kyuhyun ciddi anlamda onlara minnettardı. Ama az önce Amber ın sorularına karşı sergiledikleri kötü performansa canı epey sıkılmıştı. Bu başlamadan kaybettikleri anlamına gelmiyor muydu? Kendini güçsüz ve savunmasız hissediyordu.
"Amber kusura bakma. Bildiğini öğrenince cidden kendimden utandım."
"Sorun değil nereden bilecektiniz ki.."
"Bu demek oluyor ki benim başlamadan bu işi bırakmam gerekiyor. Baksana tosladık.."
Kyuhyun yenilgiyi kabul etmişçesine omuzlarını düşürmüştü. Dün Sunny nin başlattığı duygusal çöküntü Amber sayesinde yerlerdeydi. Kendine güvenmek ve sabrederek devam etmek istemiyordu. Kendini tanımıyorken bunu yapmak doğru değildi.
"Yine saçmalamaya başladın. Düne kadar her şey iyi gidiyordu Kyuhyun. Ne oldu da yine pes etmenin eşiğine geldin."
Eunhyuk ona endişeyle bakarken söylemişti bunları. Donghae ile onu kendi haline bırakmaya karar verselerde durumu hiç iyi değildi. Kyuhyun un yüzünden düşen bin parçaydı.
"Sanırım bunu başaramayacağım. Bunu insanlardan saklayamayacağım."
Eunhyuk gözlerini devirirken Kangin söylendi.
"Kyu kendine gel. Amber bildiği için biraz zorladı hepsi bu. Herkes seni bu kadar sorgulamayacak."
"Oppa kendini kötü hissetmeni istemezdim. Benim yüzümden umutsuzluğa kapılma lütfen."
Amber sıkıntıyla kıpırdandı.
"Senin yüzünden değil Amber."
Amber ın canı sıkılmıştı, onun kendini kötü hissetmesine neden olduğu için üzgündü.
"Kyuhyun nereye gidiyorsun?"
Leeteuk şimdiye dek sessiz kalmayı tercih etmiş olsa da onun birden kalkıp gitmesine tepkisiz kalamadı.
"Biraz yürüyeceğim hyung. Görüşürüz Amber, kendine dikkat et."
Kyuhyun ağır adımlarla yürüyerek yanlarından ayrıldığında Amber kendini suçlu hissediyordu.
"Bu çocuk cidden.."
Kangin onun arkasından söylenmişti söylenmesine ama oda onun adına üzgündü.
"Ben.. Oppa ileri mi gittim?"
Amber Leeteuk a dönerek sorduğunda Eunhyuk ondan önce konuşarak araya girdi.
"Amber bunun senle ilgisi yok cidden. O dün akşam provadan sonra böyle oldu. Aslında ara ara geliyorlar ona."
"Öyle deme. İçinde kimbilir ne fırtınalar kopuyordur."
Leeteuk anlayışla kapanan kapının arkasından bakarken Amber aniden ayağa kalktı.
"Oppa yine de kendimi suçlu hissediyorum. Onun peşinden gideceğim. Belki onu neşelendirebilirim."
"Sen bilirsin. Sağol Amber, kasetler içinde.. Ama bir daha kendini tehlikeye atmayı deneme bile!"
Amber gülümseyerek başıyla onay verdi.
Ne olursa olsun onlar için yaptığı bu şey için pişman değildi. Başkana da.. Eğer ortaya çıkarsa herkese vereceği cevap hazırdı. Yakın arkadaşlar arasında böyle şeylerin lafı bile edilmezdi.
"Güle güle Amber. Bol şans."
Eunhyuk Amber e kapıya kadar eşlik ettikten sonra tekrar salona döndü.
"Teuk bu böyle olmayacak. Bir şeyler yapmalıyız. Morali yerlerde resmen, ve bir hafta sonra Programa da diğer aktivitelere de başlayacak."
Leeteuk gözlerini kısmış aklındaki düşüncelerle boğuşuyordu.
"Menajerle konuşalım. Bir akşam en azından moralini düzeltmek için parti falan yaparız."
"İyi olur evet."
"Hyung hatırlıyor musun bir kaç yıl önce Kyuhyun günlük tutmaya heveslenmişti. Sonrasında bize bir şey söylemedi ama belki yapmıştır ha? Eğer odsında bir yerde böyle bir defter varsa Kyuhyun okuyunca iyi hissedecektir."
"Baksak mı?"
Kangin merakla sordu.
"Bence ona söyleyelimde kendi karıştırıp bulsun. Tabi dediği gibi günlük tuttuysa eğer."
Eunhyuk ta merakını dizginlemeye çalışarak Leeteuk un yanına oturdu.
"Bizde bakabilirdik aslı - .."
Leeteuk un bakışlarını üzerinde hisseden Eunhyuk hemen lafı çevirdi.
".. ama doğru olmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masal mıyım? Gerçek miyim?
FanficDüşünün. Bir hastane odasında uyanıyorsunuz ve zihniniz bomboş. Cevabını bilmediğiniz en tehlikeli soruyla yüz yüze kalıyorsunuz. Kimsiniz? ** Hatırlamıyordu! Ve bir kez daha anlamıştı; hayat kesinlikle hatıralardan ibaretti. Onlar olmadan yaşanm...