Not: Merhaba! Aylar süren aranın telafisi olarak düşünebilirsiniz bu bölümleri. Akşama doğru bir tane daha ekleyeceğim. Yorumlarınız.. Onları merak ediyorum^^
İyi okumalar.__
Kyuhyun, adımları odaya yaklaştıkça geriliyor ve içindeki tedirginlik çığ gibi büyüyordu. Jiyeon'la yüz yüze gelmeye hazır hissetmiyordu kendini. Hayatının neredeyse hepsi eksikken şu anda Jiyeonla ilgili olan kısmın eksikliği canını daha çok acıtıyordu.
Başta onun öldüğünü öğrenmişti, sonra yaşadığını ve şimdide ölmek üzere olduğunu.
Bilinmezlik havuzunda boğulmak üzereydi.Odaya girdiğinde onu gördüğü ilk an tüyleri diken diken olmuştu. Bedeni onu gördüğü için heyecanını dile getiriyordu fakat Kyuhyun kendini kötü hissetmekten başka bir şey düşünemiyordu.
Jiyeon'un zayıf bedeni yatağın içinde kaybolmuş oyuncak bir bebek gibiydi sanki. Kapalı olan gözleri güçsüz bir şekilde açıldığında Kyuhyun olduğu yerde dona kaldı. Nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu, gözleri kesişince kalbi hızlanmış ve terlemeye başlamıştı. Onu hala hatırlamıyordu ama resimdekinin aksine ona bakıyorken diğerlerini anlamak zor gelmiyordu.
Onu sevmesi gayet doğaldı çünkü. Bakışları ve dudağının kenarına özenle yerleştirilmiş gamzesi fazlasıyla sevilesiydi.Jiyeon gülümsemeye çalışarak güçsüz bir sesle mırıldandı.
"Sana bir daha gelme demiştim. Ama arkadaşını bile getirmişsin."
Kyuhyun yatağa doğru yaklaştığında beceriksizce gülümsedi. Kangin olduğu yerde kalarak sessizce beklemeye koyulduğunda Kyuhyun konuşmaya çalıştı.
"Jiyeon sana söylemem gereken bir şey var."
Genç kadın hala çarpık bir şekilde gülümsemeye devam ediyordu, ne duyacağını pek umursamıyor gibiydi.
"Olmadığını hiç görmedim."
Kyuhyun mahçup bir ifadeyle gözlerini kaçırdığında konuya nereden gireceğini bilmiyordu. Başıda sonuda başının öne düşmesine neden oluyordu.
"Ben.. bir kaza geçirdim. Baban seni endişelendirmemek için bunu sana söylememiş."
Jiyeon kısa süreliğine tedirgin bakışlar gönderirken gülümsemesi silinmişti.
"Geçmiş olsun. İyi misin?"
Değildi ve bunu dile getirmek iyi olmamasından daha kötü hissettiriyordu.
"Ben hafızamı kaybettim. Özür dilerim, bunu söylediğim için kendimi çok mahçup hissediyorum ama.. hiçbir şey hatırlamıyorum."
Kelimeler, Kyuhyun'un kalbine yakın bir yerlere zehrini akıtmaya devam ediyordu.
Jiyeon beklenmedik bir şekilde gülümsediğinde Kyuhyun şaşırmıştı.
Sessizlik gittikçe derinleşirken Jiyeon'un güçsüz ses tonu tekrar duyuldu."Dualarım gerçek oldu desene."
Gülümsüyordu ve yana yatırdığı başını güçsüzce iki yana salladı.
"Bunu gerçekten içten dilemiş olmalıyım."
Kyuhyun onun neden bu kadar sevindiğini anlamıyordu. Daha doğrusu ciddi olup olmadığını kavrayamamıştı.
Sürekli gülmesi normalmiydi? Daha doğrusu ölmek üzere olan bir insan bunun bilincindeyken bu kadar fazla gülebilir miydi?"Neden böyle bir şey dileyeyesin ki?"
Jiyeon'un bakışları tekrar ona kaydığında uzun sayılabilecek bir süre sessizce ona bakmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masal mıyım? Gerçek miyim?
FanfictionDüşünün. Bir hastane odasında uyanıyorsunuz ve zihniniz bomboş. Cevabını bilmediğiniz en tehlikeli soruyla yüz yüze kalıyorsunuz. Kimsiniz? ** Hatırlamıyordu! Ve bir kez daha anlamıştı; hayat kesinlikle hatıralardan ibaretti. Onlar olmadan yaşanm...