Not: Miniklerin resmiyle kaldığım yerden devam ediyorum. Sevgiyle kalın^^--
''O halde, hala burada ne yapıyorsun!''
Kelimeler zihnimde bir süre yankılanmaya devam etti. Hafızamı kaybettiğim günden bu yana onların kelimeleri kadardım. Kendimi onlardan dinlerken anlatılanlara karşı bir kez bile şüphe duymadım çünkü onlara güvendim. Bana ailem dışında ikinci bir ailem olduğunu bakışlarında, sözlerinde ve davranışlarında hissettirmişlerdi. Şimdi değişen neydi? Dahada dibe batmamak için pes ettiğimi söylüyordum. Düşmüştüm ve bana uzanacak bir el bekliyordum. Onları yarı yolda bırakmak değildi şu an olan, neden sadece bu düşünceye odaklanıyorlardı? Yesung hyungun gözlerine bakarken kazadan sonra biriktirdiğim anıları da kaybetmiştim. Gözlerim dolmaya başladığında yutkunarak karşılık verdim.
''Hyung, bu biraz fazla olmadı mı?''
Yüzündeki kasılmış olan mimiklerde hiçbir oynama olmamıştı. Ciddiydi ve bu canımı yakmıştı. Bir kaç saniye ona bakmayı sürdürsem de daha fazla dayanamadım ve odadan çıktım. Salondakilerle göz göze gelmemeye özen göstererek evin kapısına ulaştığımda gözyaşlarım yanaklarımı işgale başlamıştı. Yesung hyungun kısmen beni evden kovduğunu duymuş olmalıydılar. Kapı açıktı ve ortalık sessizdi fakat ben dışarı çıkana ve kapıyı hızla arkamdan kapayana dek hiçbirinden bir tepki duymamıştım. Onlar canımı acıtan kelimelerin fazla olduğunu düşünmüyorlardı demek ki. Belki de içten içe söylemek istedikleri şeyi Yesung hyung dile getirmişti, o yüzden sessiz kalmışlardı gidişime.Asansöre bindiğimde hiçbir şey umurumda değildi. Zemin katı tuşladığım da ellerimle yüzümü sıvazlayarak kendime gelmeye çalıştım. Canım acıyordu ve hıçkırarak ağlamak istiyordum.
**
Üç Hafta Sonra
Elindeki çanta, üzerindeki mont ve hatta bedenini bile, taşıyamayacağı bir yükmüş gibi hissediyordu. Yıllardır yürüdüğü koridor her geçen gün daha uzunmuş gibi hissettiriyordu. Kapıya doğru bir kaç adım atmıştı ki duraksadı. Düşünceleri, endişe ve üzüntüleri arasında ezildiği için dalgındı, bu yüzden katları karıştırmış ve alt katın numarasına basmış olmalıydı. Tekrar asansöre doğru dönmek istedi fakat Kyuhyun'un artık bu kapının arkasında olmadığı düşüncesi hareket etmesine engel olmuştu.
'Kyuhyun artık burada değil!'
Beyninin içinde yankılanan kelimeler canını acıtmıştı. Kyuhyun sadece bu kapının arkasında değil artık hayatlarının hiçbir noktasında değildi. Tek bir günde bir anda kaybolmuştu ortadan. Yavaşça ilerledi ve zile bastı. Hangeng ve Kibum'un ardından toparlanmaları yıllar sürmüştü fakat tekrar birlikte mutlu olmayı başarabilmişlerdi. Leeteuk bu kez kendinde o gücü bulamıyordu. Sadece geriye dönmek istiyordu. Kyuhyun hafızasını kaybetmeden önceki zamana...
''Hyung. İçeriye girecek misin?''
Donghae endişeli gözlerle ona bakarken Leeteuk sessizce onun için açılan kapıdan içeriye girdi.Salon sessizdi. Sadece salon değil yaklaşık üç haftadır birlikte oldukları her günleri her anları sessizce başlayıp son buluyordu. Üyelerin hepsi bireysel programlarına odaklanmıştı, bir süre grup etkinliklerine ara verilmiş olması grup içindeki sessizliğin kaynağı sayılabilirdi aslında. Taşımaktan yorulduğu bedenini salondaki koltuğa bıraktığında derin bir nefes aldı.Donghae usulca yanına oturdu. Onu izlerken sessizliğinin altından kötü bir şey daha çıkmaması için endişeleniyordu. Leeteuk gözlerini orta sehpadan ayırmadan itiraf etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masal mıyım? Gerçek miyim?
FanfictionDüşünün. Bir hastane odasında uyanıyorsunuz ve zihniniz bomboş. Cevabını bilmediğiniz en tehlikeli soruyla yüz yüze kalıyorsunuz. Kimsiniz? ** Hatırlamıyordu! Ve bir kez daha anlamıştı; hayat kesinlikle hatıralardan ibaretti. Onlar olmadan yaşanm...