İçinden çıkılmaz durumlarda neler yapılır? Çok düşünmekten nasıl kaçılır? İntihar etmeden duyguları hissetmeyi nasıl durdurabilirsin?
Bunlara cevabım yoktu ama benim yönetemim en kötü yöntemlerdendi. Kimsenin yapmasını istemeyeceğim yöntemlerdi. Acınası, rezil yöntemlerdi...
"Yanımdan bir saniye olsun ayrılmayacaksın, duydun mu Defne?" Gözlerimi devirip koluna vurdum. "Ben yeterince büyüğüm Sancak, korunmaya ihtiyacım yok." Cevap vermeden benimle yürümeye devam etti. Diğerleri çoktan cluba girmişlerdi.
Daha kapısından içeriye girmeden aldığım alkol kokusu yüzünden burnumu buruşturdum. Kulağıma dolan müzik sesi bana yılbaşı gecesini hatırlatıyordu. Aynı duygular tekrar bedenimi sararken omuzlarımı düşürdüm. Herşey dün gibi geliyordu. Belki de öyleydi. Dün olmuştu herşey.
Gözlerimi kapatıp içeriye girerken umutsuzluk sarmıştı dört bir yanımı. Derin bir iç çekip bizimkilerin yanına gittik ve oturduk. Kollarımı masaya dayarken başımı ovuşturdum. Ty "Başın mı ağrıyor Defne?" Kaşlarımı çatıp başımı iki yana salladım. "Hayır, ağrımıyor." "Anladım, ne içersin?" Omuz silktim. "Ne söylerseniz." Nina arkada memnun bir şekilde ses çıkardığında ona kısa bir bakış atıp gülümsedim.
"Evde daha iyi görünüyordun. Sorun varsa gidebiliriz." Bakışlarım donuklaşırken kalbim sızlamaya başlamıştı. "Hayır, sorun yok." Çok büyük sorunlar var, çok büyük Sancak ama anlatsam da çözülemeyecek.
Derin bir iç çekip karşımda bardakları hazırlayan barmene bakıp izlemeye başladım. Yirmilerin başlarında genç bir çocuktı. Sarışın atletik bir yapıya sahipti. Bakışıma karşılık kısa bir bakış atarken gözlerini Sancak'a çevirdi ve onun içkisini önüne koydu.
Tekrar yılbaşı gecesine dönüş yaparken hafifçe titredim. Önüme bırakılan içki bardağına ince parmaklarımı dolarken bardağın soğukluğu kalbime kadar işlemişti. Omuzlarımı dikleştirip bardağı dudaklarıma götürdüm ve içimdeki sesi ve acıyı susturması niyetiyle bardağın içindeki tüm sıvıyı içtim.
Hala önümde olan barmene bakıp doldur işareti yaparken peşimden Sancak da bitirmişti. "Biraz hızlı mı gidiyorsun?" Aklıma gelen replikle gülümsedim. "Başımda zaten bir Sıraç var, ikinciye gerek yok." Barmen bardağı doldurup tekrar gözlerime baktığında gözlerindeki soru işaretlerini görmüştüm. "Kim?" Sancak'ın sorusuna omuz silkip o bardağı da fondip yaptım. Boğazımın tahriş olduğuna emin olduğum acı eşliğiyle gözlerimi kapattım.
Ty "Hızlı gidiyorsun Defne, çarpmasın." Gözlerimi açmadan omuz silktim Ty'a. "Belki de bunun için uğraşıyorumdur."
Yalnızdım, etrafım ne kadar kalabalık olursa olsun yalnızdım. Hep öyle olacaktı çünkü ben içimdeki Defne'yi terk etmiştim. 30 Haziran da Defne'yi bırakmıştım. Bebekliğimi, çocukluğumu, gençliğimi bırakmıştım ardımda.
Cebimde tuttuğum fotoğrafı çıkarıp masaya koyduğumda annemin güler yüzüyle karşılaşmıştım. Yeşilini özlediğim gözler karşımda bana bakıyordu.
"Ömer mi verdi?" Sancak'a bakmadan başımı salladım. Barmen söylememe gerek kalmadan bardağımı tazelediğinde burnum sızlamaya başlamıştı. Düşünmeksizin bardağı kavradığım gibi dudaklarıma götürdüm. Boğazımın acısının yanına karnımın yanmasıda eklenmişti. Düşünme yetimi kaybettiğimi hissediyordum.
Tek istediğim konuşturulmamaktı. Elimi fotoğrafın üzerine koyup annemin yüzünü okşamaya başladım. Ona tekrar dokunabilmek için gerekirse ölürdüm. Çok özlemiştim melek annemi.
4. Bardağımı da içerken artık içmeyi kesmem gerektiğini hissettim. Etrafımda konuşmalar dönüyordu ama kesinlikle algılayamıyordum. Hissettiğim tek şey acıydı. Durmasını istediğim duygunun tutsağı kalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN KORUYUCUSU
FantasiaDefne, annesinin ölümünden sonra aylarca kendine gelemez. Bilmediği birçok sırrın içinde yapayalnız ve savunmasız kalmıştır. Defne'nin insan olarak yaşaması için anlatılmayan sırlar zincirin en büyük halkası kopmuştur. Dani, ölmeden önce ona fantas...