Başımın inanılmaz ağrısıyla gözlerimi hafifçe araladım. Geceden kalma olduğumun farkındaydım fakat dün geceye ait birşey hatırlamıyor ve hatırlamakta istemiyordum. Başımın ve bedenimin hala uyuşuk olduğunu hissediyordum.
Odamın beyaz tavanına vuran güneşin sarı ışınları derin bir nefes almama yardımcı olurken gülümsedim. İçimde en ufak bir duygu kırıntısı bile yoktu. Beynim hala düşünmeyi reddedip tüm faaliyetini son buldurmuştu ve bu hoşuma gidiyordu.
Gözlerimi tekrar kapatırken yatağın içinde titredim. Battaniyenin altında olmama rağmen soğuğu hissediyordum. Nefesimi jilet gibi kesen bir soğuktu bu. Ne bekliyordum ki yeni yılın ilk gününün sıcak olmasını mı...
Battaniyeye sarılıp yan dönerken yüzüm minik bir yastığa çarptı. Bu minik yastığı annem bana hediye etmişti. Kendisi de çok seviyordu bu yastığı. İstemsizce yüzümü buruştururken iç çektim. Yastığı kolumun altına alıp yüzümü üzerine yerleştirdim.
Annemin kokusunu her yerde arıyordum fakat artık hiçbir yerde yoktu. Kendisi gibi kokusu, sesi, gülüşü ve şefkati de gitmişti. Her zaman onun gibi güçlü bir kız olmayı hedeflemiştim fakat artık bu hedeften çok... aniden çalan telefonla beraber irkildim.
Gözlerimi açmadan çekmece üzerinde olan telefona elimi attım. Bir iki yoklamada telefonu bulup gözleri açtım. Arayan Balca'ydı.
Açıp hoparlöre aldım sesi. "Def, uyandın mı?" Tekrar gözlerimi kapatıp yastığa sarıldım. "Hayır." Sesim çatallamıştı.
"Seninle konuşmamız gereken şeyler var. Şu an neredesin?" Gözlerimi iri iri açarken dediğini anlamaya çalıştım. Ne demekti neredesin? Anlamsızca kendimden şüphe etmeme yol açmıştı bu sözü.
"Evdeyim, neden?" "Tamam, on dakikaya ordayım. Dışarıdan birşey istiyor musun?" Başımı iki yana salladım fakat göremeyeceği aklıma gelince "Hayır" dedim ve ekledim"Anahtarla gir." Onayladığında telefonu kapattıp yastığın kenarına koydum ardından derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım.
Balca da bende yalnız yaşıyorduk ve ortak kadere sahiptik. İkimizin de ailesi yoktu, ikimizde aynı okulda ve aynı sınıfta okuyorduk, aynı yaştaydık... Vs
***
"Anlat Bal'ım." Kahvesini yudumlayıp gözlerini bana çevirdi. Anlatıp anlatmamak arasında kalmış gibi duruyordu. Huzursuzca kıpırdanıp yutkundu. Neydi bu kızın benden sakladığı?
"Def..." duraksamasıyla sol kaşım havaya sistematik olarak kalkarken elimi kahveye uzattım. Kahveden bir yudum alıp bardağı masaya bıraktım. "Evet, dinliyorum"
"Of, valla söylüyorum bak ama bana kızma. Dün seni eve ben bırakmadım." Omuz silktim. "Taksiye binmişimdir."
İçimde şüphe kırıntıları yeşerirken kendimi sorgaladım. Eğer farklı birşey olsa hatırlardım. Değil mi? Sonuçta odamda ve elbiselerimle gözlerimi açmıştım.
"Evet, bu seçenek aklıma gelmemişti." Ansızın Balca'nın kahkahasıyla irkilirken kendimi toparladım ve hafifçe tebessüm ettim.
***
"Okuldan nefret ediyorum Def." İstemsizce kahkaha atarken kollarımın arasında olan kitapları düzelttim. "Al benden de o kadar Bal. Son bir sene, az daha dişimizi sıkalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN KORUYUCUSU
FantastikDefne, annesinin ölümünden sonra aylarca kendine gelemez. Bilmediği birçok sırrın içinde yapayalnız ve savunmasız kalmıştır. Defne'nin insan olarak yaşaması için anlatılmayan sırlar zincirin en büyük halkası kopmuştur. Dani, ölmeden önce ona fantas...