Gözüme fazla gelen ışıkla uyandım, başım ağrıyordu. Etrafıma baktığımda herkes ayakta bana doğru dönmüşlerdi.
"Hah uyandı."
Annem yanıma gelip ağlayarak, "Boranım iyi misin.." diyordu. Kapıya doğru baktığımda Enes ağlayarak telefonda konuşuyordu. Odanın diğer tarafında Tunay vardı anneme su veriyordu. Hastanedeydim.
"Ne oldu?" diye seslendim anneme.
"Yok bir şey oğlum sadece bayıldın." dedi.
Herkes bana bakıyordu kürtçe geçmiş olsun falan diyorlardı, amcam ağlayarak bana baktı, "Oğul, iyisin değil?" dedi. Onu ilk defa bu kadar endişeli görüyordum.
"İyiyim amca, merak etmeyin anne, babamı aradınız mı?" dedim.
"Yok.." dedi. Çaresiz olduğunu biliyordum.
İçeriye beyaz önlüklü doktor girdi gülümseyerek bana baktı, "Geçmiş olsun Boran Bey."
Odaya girip etrafımdaki aşiret paketi görünce doktorun ufak bir tırstığını anladım.
"Bir şeyiniz yok, çok şükür eski hastalığınızla alakalı bir problem yok. Sadece beyininiz size oyun oynamış, ufak bir bayılma sadece. Yarım saate taburcu olabilirsiniz."
Annem dualar hatimler indirirken Enes ağlayarak bana bakıyordu. Neyse ki hastalığımda sıkıntı yokmuş.
İçeriye Roni ağa girince diken üzerine oturdum.
"zû sax bibe kur *geçmiş olsun oğlum*"
"spas *teşekkür ederim*"
Utanarak sadece diyebileceğim maximum kürtçe sağol bu oldu, zaten ailede en az dilimizi kullanan bendim. Ağaya karşı da türkçe konuşacak halim yoktu, saygıdan.
Bir kaç bir şey daha söyledi en son, "İyi ol." diyip odadan çıktılar. Bir şeyler seziyordum ama anlamamıştım. Umarım aklımdaki olmazdı. İçeriye Hevi girdi kırmızı gözlerle, adını bilmediğim enişte "De haydin, ne bekliyorsunuz." diyince Annem de dahil odadan çıktılar. Nefesim hızlanmıştı, noluyordu amk.
"Boran, iyisin değil mi.."
Yanıma çöküp elimi tuttu, al işte.
"İyiyim sağolasın da, noluyo Hevi?" dedim, boynunu büktü.
"Bilmiyorum, anlamışsındır zaten.." dedi. Kısık sesle ağzımdan 'Hassiktir' çıktı.
Elimi okşadı, sonra gitti. Her şey çok ani oluyordu.
İçeriye tekrar doluştular, Enes yanıma geldi, "Abim iyisin demi bak bişeyin varsa hemen yapalım." dedi."İyiyim gardaşım yok bir şeyim valla iyiyim."
Sanki Enes hariç odaya seslenmişim gibi herkes 'Çok şükür' falan diyorlardı.
İzlenme hissiyle Tunaya baktım, sanki yanlış bir şey yapmışım gibi hissediyordum beni izliyordu Dilan ile birlikte. Hafif başım ağrıyordu.
15 dakika daha yattım odada, sonra taburcu oldum aşşağıya indiğimde sayamadığım kadar passat vardı, çok dikkat çekiyorduk. Şöför koltuğuna amcam geçti arkada Enesle beraber gidiyorduk.
Çok geçmeden Hana vardık evin önünde çalışanlar duruyordu "Geçmiş olsun Boran Ağabey." diye herkes boynunu eğiyordu. Hepsine tek tek teşekkür ettim, içeriye girdik.
Mutfağa girdiğimde yemek hazırdı bazı kadınlar evde kalmıştı yemek için ama canım istemiyordu. Terasa geçtiğimizde Roni Ağa beni yanına oturttu, tırsmıştım çünkü oraya büyük amcam dayımlar oturuyordu normalde.
Azar azar yemek yiyordum, ağa beni izliyordu sofranın diğer ucuna baktığımda tek izleyenin ağa olmadığını farkettim Enesle beraber Tunayda izliyordu beni. Bir şeyler oluyordu hadi hayırlısı. Normalde herkes kürtçe sohbet ederdi, şimdi sessiz olduklarında anladım düğün vardı.
"Afiyet olsun."
Diyip sofradan kalktım, büyük ayıptı bu yaptığım ağa kalkmadan sofradan kalkmak baya ayıptı ama umrumda değildi. Hızlı hızlı bahçeye çıktım. Koltuğa attım kendimi, nefes aldım.
Dış kapıdan Tunayla Enes çıktı, önce yanıma Enes geldi "Serhatı aradım geliyor merak etmiş seni." dedi kulağıma.
Tunayda oturdu, "Noldu lan niye kalktın."
"Bir şey olmadı sıkıldım." dedim.
"İyi misin koçum." dedi, ciddi şekilde.
"Evet, yok lan bişeyim benim ama bunlarda bir şey var ne oluyosa." dedim. Tunay güldü, neden gülmüştü ki?
Biraz oturup sohbet ettik bahçeye Serhat girdi, hızlı adımlarla yanımıza geldi ayağa kalktım selamlaşıp sarıldık.
"Gardaşım iyi misin valla Enes diyince kalpten gidiyodum.." dedi.
Gülerek, "İyiyim laa bişeyim yok hoşgeldin." dedim.
Tunay araya atlayıp, "Hoşgeldin Serhat." diyince şok oldum. Serhat Enesin yanına oturdu ben bile sarılmak istediklerini anlamıştım.
"Enes sarılabilirsin sevgiline." dedi, Tunay.
Ben tam, "Sen nerden biliyorsun." diyecekken Serhat, "Ya ben size söylemeyi unuttum, tanışıyoruz biz Tunay'la." dedi.
Enesle beraber şokumuzu atlatamadık. Serhat kafasını kaldırıp camdan buraya bakan kızlara doğru, "Maşallah yani bir işaret versem evlenicem." dedi.
Hepimiz güldük, öyleydi cidden. Tunay, "Evlenmek derken Boran.." diyip bana baktı. Tek kaşımı kaldırdım, 'anlamadım' manasında. "Hayırlı olsun kardeşim." dedi. Başıma ağrı vurmuştu.
"Nediyon lan sen!"
Beni tutan Serhatla sakinleştim, "Yükseltme sesini bana, sadıcın ben olucam sonuçta." dedi.
"İstemiyorum lan evlenmek falan çocuğum daha!"
Yüksek sesle çıkıştım.
"Sana soran olmadı."
Tunay'ın sesiyle daha da sinirlendim.
-Bölüm Sonu-
normalde 3 bin kelimeydi bu bölüm çok özür dilerim diğer bölümü daha uzun yazmaya çalışacağım oy vermeyi unutmayın <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOÇUM bxb
General Fiction'Şimdi nolcak koçum? Kurşuna mı dizilelim?' -Aşiret ailesinden birbirine aşık olan iki kuzen hikayesi. Uyarı! +18, Argo ve Uygunsuz İçeriktir.