2 - AİLE

4.1K 148 77
                                    


Sıralamanın en başında büyük amcalar, daha sonra dayılar. Yaş sıralamasına göre giden bu soylu gelenek, kadınları çok yoruyordu. Ve sofranın orta kısmında yani gençlerin, damatların olduğu kısımda da ben vardım, yanımda ise Tunay.

"Tuzluğu uzatsana koçum."

Yanımdan gelen sese baktım, gözlerini kısmış çenesinin ucuyla sol tarafımda duran tuzluğu işaret etti.

İfadesizce tuzluğu ona verdim, büyük amcamların şamatasından başım ağrımıştı, arada bir kürtçe konuşup yükseliyorlardı. Göz ucuyla Heviye baktım, yanında adlarını yarım yamalak bildiğim büyük ihtimal kuzenlerim olan kızlarla konuşuyordu. Gözü iki saniyeliğine bana çarptı, daha sonra kaşlarını çatarak önüne döndü. Sanki ben dedim bana karşı yüksel diye.

"Hevâl! Were wir.(Arkadaş, gel buraya.)"

Konağın içinden siyah şalvarlı adam koşar adımlarla en baş sıradaki, hâlâ hayatta olan büyük dedemin yanına gitti.

"Buyur, ağam.."

"Ji jinan re bêjin ku xwarinê derxînin(Kadınlara söyle yemeği kaldırsınlar.) "

Diyip ayağa kalktı, herkes ayaklanmaya başlarken ben mal gibi oturuyordum.

"De hayde afeyet olsun." diyip, dedem gitti. Herkes itaat edercesine bir isteği var mı diye soruyordu. Yalnız bi sorunumuz vardı ben doymamıştım. Şimdi kadınların yemek sırasıydı anneme gitsem ne diyebilirdi ki?

"Ana.."

"Çii(Ne var) "

"Ben doymadım."

"Wiiii bu ne diyor, de git şuradân" dedi, eteğine yapışan 5 yaşındaki çocuklar gibi görünüyordum ama ne yapayım amcamların konuşmasından yemeğe odaklanamadım.

Mutfağın bir köşesinden durmuş miskin miskin bakıyordum, ben naz yapana kadar kadınlar teyzelerim sofrayı kurmuş bazıları oturmuştu.

"Boran, gel otur." dedi, favori teyzem aralarında en türkçe konuşan bu kadındı.

Nerden baksan 20-25 kadının kızların arasında oturmuş yemek yiyodum, hem de anamın dizinin dibinde. Bi kaç teyzemin 3-4 yaşlarında çocukları böyleydi. Masum masum analarının dizlerinin dibinde yemek yerdi, şuan öyleydim.

Dilan Hanım sofrada yoktu, genelde dışarıda yerdi yemeğini. Kocasını köpek gibi gezdirir sonra da parasını ezerdi. O kadın nasıl bu aileye gelin gelmiş bilmiyorum. Ama daha çok Tunay sanki bu evin damadıymış gibiydi.

Teyzeler, yengeler anneler yarın ne pişireceklerini konuşuyor gıybet yapıyorlardı. Ben de onları işsiz gibi dinleyip annemin verdiği ekmek dürümleri yiyordum.

Elimdeki ekmekten ısırık alırken gözümle Heviye baktım. Diz üstü çökmüş yemeğini yiyordu, aşırı narin yiyordu onu incelerken kendisine baktığımı fark etti ve önüne bakıp gülümsedi.

Siktir lan aşık olmasın bana, diye geçirdim içimden.

Yeterince yediğimi hissettiğimde sofradan uzaklaştım ve ayağa kalktım.

"Ellerinize sağlık hanımlar." diyip çekildim.

Hep bir ağızdan 'afiyet olsun' dediler, kocaman mutfaktan yürürken tahta sesleri geliyordu kulağıma, eğer koşarsanız daha fazla artıyordu tahta sesi. Genelde adlarını bilmediğim küçük kuzenlerim oyun oynarken çıkardı bu sesler.

Mutfaktan çıkarken salondan gürültülü sesler geliyordu, sanırım yerde oturan amcalarımın yine kürtçe konuşmalarıydı. Salona giresim geldi, herkes gibi benim gibi gençler gibi dayılarıma selam verip, oturmak geldi içimden. Ama sonra iç çektim, galiba en dışlanan bendim.

KOÇUM bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin