biraz savaş biraz sanat

363 11 22
                                    

(medya:deniz)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(medya:deniz)

15 Mayıs 1919

Toplar,tüfekler hepsinin vurduğu nokta ayrı bir yangın yerine dönüşmekteydi. Gökyüzünün mavisini kızıllar ve tüm bu dumanın siyahlığı kapatmıştı.Berrak bir maviye hasretti artık halkın gözleri.

Sahi ya deniz ve gökyüzü. Neredeydi maviler şimdi?

Mavinin bozulmadığı,belki de henüz bozulmadığı, Ege denizi düşman askerinin gemileriyle kirlenmişti şimdi. Kordona yanaşan her bir gemi ayrı bir cinayetin habercisiydi. Sinsiydi bu sefer düşman,öncekinden daha donanımlı gelmişti aslında. Kırık bir Türkçe,birkaç kültürel bilgi ile kandıracaktı halkı aklınca.

Gemiler yanaştıkça içinden Yunanistan'ın belirlenen insanları indi yavaş yavaş. Yüzlerinde makyaj,elbiseleriyle hoş görünen Yunan kadınları ve onlarla beraber çoğunluğu asker olan Yunan erkekleri karaya indi.

Deniz,kendi memleketinin işgalini iyice idrak etmeye başladı. Deniz, işgal edilen şehrini görünce daha iyi anladı.

O akşam düzenlenen balo Yunanın gelişini kutlamaktan başka bir şey değildi. Çok fazla alkol ve ziyafet yemeği hazırlanmıştı. Herkes en güzel elbiselerini kuşanırken,yalnız Anadolu kadınları ve sahiden memleketine düşkün esnaf dışında herkes kapılmıştı bu yalancı rüyaya. Birkaç Türk gencinin Yunan kültürüne uygun giyinip bu baloya katıldığı bile görülmüştü.

'Biz geldik' diyordu Yunan askerleri. Baloları,ziyafetleri başkasının toprağına bastıkları içindi. Kırık Türkçeleri yalnız kandırmak içindi diline düşkün olan Türkü. Başkasının dili altında,yabancının bayrağı altında yaşamak istemeyen vatan evladını kandırmak için tebessüm ve hain bir plan ile gelmişlerdi.

Dost görünümünde olmaları onları daha tehlikeli yapıyordu. 'Biz sizi kurtarmaya geldik.' fikrini alttan alttan işlemeye çalışmaları, Osmanlı kültürünün karşısına gençlerin kolayca kabul edeceği Avrupa kültürünü getirmek ellerindeki en büyük kozdu. Herkes istiyordu savaşın stresinden sıyrılıp balolara gitmek,güzel yemekler yemek ve hiç düşünmeden dans etmek herkesin tek isteği gibi görünüyordu.

Deniz savaşı hiç sevmemişti bunu şöyle açıklıyordu kendince: savaş kaçınılmaz olsa bile Deniz kendisi olarak kalmalı. Kendisini bile çoğu kavgada savunmazdı. Ona göre yumruklar,silahlar değil güzel sözler konuşurdu zirâ. Sanatla,belki biraz duyguların işlendiği bir şarkı ile dökerdi hislerini. Kızgın mıydı? O zaman kıpkırmızı bir tablo boyardı. Üzgün müydü? Kordonda kısık sesle şarkı söylerdi ama bu sefer biraz daha farklıydı duyguları. İçinde bir boşluk vardı ve bu boşluk yine sanatla dolacaktı,biliyordu.

Her zaman arkadaşlarının çaldığı mekanda şarkı söyleyecekti. Yeni başlıyordu doğrusu,öncesinde hep yalnızken mırıldanmıştı şarkılarını. Artık duyuracaktı,etraf curcuna içerisinde olsa da kendi hayatını yaşamaya odaklanmıştı Deniz. Kime söylediğini,şarkılarını kim için seslendirdiğini önemsemiyordu. Ülkesini işgal eden Yunan bile olsa karşısındaki keyifle mırıldanırdı. En azından öyle düşünüyordu.

sanat tarihi ✿ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin