arınma ya da yenilgi

46 4 43
                                    


20 Mayıs 1919

Oturduğu sandalyede bacaklarını hareket ettirmeden duramıyordu. Stresten parmak uçlarını birbirlerine bastırıp çekiyor ve gergin bir biçimde iç geçiriyordu. Sessizlik odaya hakimdi bunun dışında,yalnızca birkaç saniye sonrasında içeriye giren teğmen Cygnus sessizliği tamamen bozdu.

Me ítheles,dioikití!

(Beni istemişsiniz,kumandanım!)

Nai,stratióti.Prépei na sou milíso.

(Evet,asker. Seninle konuşmam lazım.)

Cygnus ile aralarındaki ufak Yunanca konuşmanın ardından tekrar sessizleşmişti Achilles. Denizin geldiği vakit sabah saatleriydi galiba,tam hatırlayamıyordu ikisi de. Akşam onu evine dek bırakıp annesi ile özel olarak konuştuktan sonra sabah tekrar görüşme sözü vermişlerdi. Bu şekilde,bu sabah buradaydı genç çocuk. Aslına bakılırsa Achilles kadından pek haz etmemişti,bunu direkt söylemezdi elbette. Yalnızca Denizi kendi uzantısı gibi görüp bir birey gibi davranmadığını anlaması çok zor olmamıştı. Bu durumdan hoşnut olmadığı için de kadın kafasında direkt cadı gibi bir yere yerleşmişti.

Cygnus Denizin karşısında,masanın hemen yanında duran koltuğa oturdu. Burada olma sebeplerini Denizin yaptığı bir fenalık olarak yorumluyordu kendisi. Çok geçmeden masanın üzerinde fark ettiği gazete ise düşüncelerini doğrular nitelikteydi. Kaşları çatıldı ve sevimli yüzünden karartılar geçti. Denize iyi davranıp onu başı boş bırakmakla hata etmişti. Şimdi kendi vatanına ihanet eden ve bu şekilde yüzsüz bir biçimde komutanına asıldığını düşündüğü Denize öfkeyle bakıyordu.

'Siz ne yapıyorsunuz burada Deniz? Komutanım ile karargâhta ne gibi bir münasabetiniz olabilir anlayamıyorum.'

Cygnusun hem alay dolu hem de öfkeli ifadesi Achillesi şaşırtmış Denizi ise kesinlikle kırmıştı. Elinden geleni yaptığını düşünüyordu. Hem Ulaş için hem de Achilles için yaptığı basit bir iyilik neden bu kadar büyütülüyordu anlayamamıştı. Cygnusun hangisini koruduğunu,kimin tarafında olduğunu anlamakta zorlanmaya başlamıştı. Kime güvenebileceği belli olmuyordu. Üstelik Achilles de sanki kuvvacı olan oymuş gibi fereksiz tepkiler göstermişti. Cygnusu dinlememekle hata ettiğinin farkına varmıştı. Fakat başka bir şansı olduğunu düşünmemişti. Cygnusun hiçbir şekilde eylem göstermemesi canını sıkmıştı. Dün sabahtan beri tek bir şey yapmamıştı,her saniye çok kıymetliydi ve göz ardı edilemezdi.

'Bana bir gazete yazısı getirdi bugün Deniz. Aslında bu konuyla sizin alâkadar olmanızı isterim teğmen.'

Achilles en çok güvenilen adama teslim etmeyi düşünmüştü pek tabii. Hattâ Deniz ilk anlattığı anda aklıma düşen tek isim Cygnusun kendisiydi. Böyle önemli bir göreve, Samsun'a dek gönderip oradaki düzenli olmaya başlayan orduyu dağıtmasıno isteyeceği tek kişi o olurdu.

'Lakin..'

Sesi buz gibi geliyordu. Deniz konuşmasının yarısında bunu ilk söylediği kişinin teğmen Cygnus olduğunu ve gözle görülür bir eyleme teşebbüs etmediğini söylediği için öfkeliydi.

'Sizin gibi başarılı bir askerden beklemediğim şeyler duyuyorum teğmen. Büyük Yunanistan adına değil de hasta adam Osmanlıya çalıştığınızı söylemeyin bana lütfen!Bu boş bir çabadan öteye gidemez.'

Sesi sitemden çok azar gibi geliyordu kulağa. Cygnusun hain olduğuna tamamen inanmıyordu,sadece ihmal ettiğini düşünüyordu. Yine de bu konuda önlem alacaktı.Sesi yükseldiğinde Deniz yerinde irkilmişti resmen,Cygnus ise gözlerini azarlanırken bile Denizin üzerinden ayırmamıştı. Ona karşı duyduğu öfke tenini yakıp geçiyordu sanki.

sanat tarihi ✿ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin