berceste

63 4 56
                                    

(medya:page)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(medya:page)

(medya:ophion)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(medya:ophion)

23 Mayıs 1919

İşlerin peşinden koşmaya tekrar dönmüştü kısa vakitte. Bir yandan sabahları bir restoranda görev yapıyordu,akşamları ise şarkı söylemeye devam ediyordu. Her akşam olmasa da sıklıkla Hasan Efendinin Türk meyhanesinde şarkılarını seslendiriyordu. Oradaki müşteri profili Denize alışmıştı,artık özellikle onun peri gibi sesinden dinlemek istiyorlardı şarkıları. Bazen Türkçe bazen de ezberlediği Yunanca şarkıları söylüyordu.

Öğlen vakti yaklaşınca evden çıkmak için hazırlanmaya başladı. Annesi evde açtığı ekmekleri pişiriyordu bu sırada,Denizin evden çıkması hep bu ana denk gelirdi. Annesi Balkız Hanım ekmekleri pişirirken çaktırmadan kaçıverirdi. Bugün ise işler yokuşa sürülüyordu. Beklediği gibi olmuş olsaydı hızlıca kaçardı evden.

'Deniz. Ne işin var da çıkıyorsun yine?' kadının sesinden öfke akıyordu. Mutfak tezgahına indirdiği sacın üzerinde ekmeği çevirdikten sonra derin bir nefes verdi. Melike Hanımdan yedi yaş kadar küçük ve daha dinç bir kadındı. Genç olmasına rağmen Melike Hanım ondan daha çok yeniliğe açık bir yapıya sahipti. Oğlunu doğduğu günden beri kabullenememiş bir hâli vardı kadının. Ürkek,kırılgan yapısından nefret ediyordu,anne şefkati denen şeyden yoksundu. Deniz düştüğü zaman kendisi kalkmayı annesinin arkasında olmadığını görünce öğrenmişti. Çoğu zaman kendisi kalkarken Melike Hanım ufak bir yardım ederdi. Bu ufak yardım küçük Deniz için büyüktü fakat yetişkin Deniz artık ufak bir yardımla kurtulacak durumda değildi.

'Anam biliyorsun çalıştığımı.' bıkkın bir sesle konuştu. Evde kendisi gibi olamıyordu. O ince ruhu derinlerinde bir yere saklıyordu. İpek gömleklerini,inci kolyesini ceketinin altında tutuyordu,laf gelmesin diye evin etrafında kendisi gibi olmuyordu. Makyaj malzemelerini sokmuyordu eve,kendisi için özel almıyordu bile. Hiçbir zaman bir erkek gibi hissetmediği hâlde hep bir erkek olmaya zorlanıyordu.

'Ağabeyinden mektup geldi,askere gitmezsen seni hadım ettirmeyi düşünüyor.' sıradan ve normal bir şeymiş gibi ağzından öylece çıkan şeyler Denizin her gün duyduğu,onu travmatize eden sözlerdi. Balkız Hanım acımasızdı,ağabeyi Toprak da öyleydi. Ona çok özenmişti Balkız büyütürken. Hep gözü üzerinde olmuştu. Ona da sevgi ve şefkat vermemişti ama en azından genel olarak ihtiyaçlarını karşılamıştı. Toprak büyüdüğünde tam onun istediği gibi bir erkek olmuştu. Gözleri dolmuştu Denizin duyduklarıyla. Eşcinsellik yasaldı,merdiven altı şekilde yaptıracağı belliydi. Sağlıksal bir sürü sorunu olurdu organını kaybetmenin beraberinde. Bunu asla yapamazdı ki Deniz, aynı zamanda savaşamazdı. Deniz bir böceği ezemezdi,kocaman bir bedeni yığılırken hayal edemiyordu bile. İçinden ürperti geçti düşüncelere dalmış vaziyetteyken.

sanat tarihi ✿ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin