Teşkilat-ı Cumhur (men uydurdum)

19 1 8
                                    

Mektubu muhabbet eden Ebrar ve Kuzeye bırakıp işimin başına geçtim. Hüseyin'in bir anda tersine dönmüş olması herkese çok garip geldi.
Ebrar ve Kuzey teşkilatlanma hakkında konuşuyorlardı, söyledikleri şeyleri dinleyip işimi yapmaya devam ettim.

AYŞE
Dün Hüseyin hepimizi çok şaşırttı. Abisine yardım etmek için canını tehlikeye atıyordu aslında, yoksa yönetimden memnun olduğunu herkes çok net anlıyordu.
Ayrıca benden özür de dilemişti ama asla affetmeyeceğim. Bir daha yüzüne bile bakmayacağım.

Yine can sıkıntısından bütün işlere koşuşturmaya başladım, gidip terziden yeni dikilen elbisemi de aldım.

Yaklaşık 1 saat sonra adının Nisa olduğunu öğrendiğim kuralcı kadın beni yanına çağırdı.
-Adın ne senin?
-Ayşe efendim.
-Benimle gel Ayşe.

Onu takip ederek 1 kat yukarıya çıktım. Buraya çıkmamıza normalde izin verilmiyordu. Sonra her şey çok hızlı gelişti. İçeriye girdik ve aşırı görkemli bir koltukta oturan gösterişli bir kadının yanına geldik. Nisa ne yaptıysa aynılarını yapıp bana sorulanları cevapladım. Meğer bu kadın Şükran teyzeymiş. Duyunca çok sevindim ama Nisa'nın anlamaması için sustum. Bundan sonra Şükran teyzenin emri altında çalışacakmışım yani haremden kurtulmuş oldum. Nisa çıkınca hemen saygıyla kendimi tanıttım, Şükran teyze hatırlayınca gülümseyip sarıldı bana. Biraz konuştuktan sonra işimi yapmaya başladım.

DİLA
Meraktan delirmemek için hemen at çiftliğine doğru gitmeye başladım. Yaklaştıkça masada ebrar ve kuzeyin oturduğunu gördüm. Tuana da bir köşede onlarla konuşuyordu. Hızla yanlarına gittim selamlaşıp oturdum.
Yeni teşkilatlanmadan bahsediyorlardı.

-Süleyman şerefsizi yüzünden bizim bütün yollarımız tıkalı. Ne kadar teşkilatlanırsak o kadar karşı görüş toplanıyor.
-Birilerinin haber sızdırdığı kesin ama kim olduğunu bulmamız çok zor olacak.

Özgüvenimi toparlayıp konuştum.
-Kim olduğunu bulmak yerine yanıltsanız çok daha işinize yaramaz mı?

Kuzey ve ebrar fikrime ilgiyle bakarken Tuana da beni onayladı.
-Belli insanlarla kararları paylaşıp herkesi izleyebilir bunun sayesinde sızdıran kişinin hangi katmandan olduğunu da bulmuş oluruz.

Konuşmasını devam ettirdim.
-Ayrıca onları bu kişiye verdiğimiz bilgilerle yanlış yönlendirip cephe alabiliriz.

Kuzey elini yüzüne götürüp düşünceli bir şekilde masaya bakarak konuşmaya başladı.
-Hüseyine hiç güvenmiyorum.
-O zaman neden destek olacağına dair mektup yazsın? O da mı bizim gibi düşünüp bize karşı cephe almak istiyor?

Tuana'nın söylediğini düşündüğümde ne kadar tehlikeli olduğunu fark ettim. Eğer o da bizi belli bir şekle sokup ona göre cephe alacaksa o zaman başımız belada demektir.

Yine iyimserliğimi kullanıp ortamı yatıştırmaya çalıştım.
-Ama Hüseyin'in gerçekten iyi niyetli olma ihtimalini de unutmamak lazım.

Tuana utana sıkıla bir şey söylemek istedi ama hemen geri sustu.
-Ne söyleyeceksin Tuana?
- Ayşe'ye danışmadan fikrimi söylemek çok sağlıklı gelmiyor ama kısaca size Ayşe'nin sızıntı olacağını söyleyebilirim.

Şaşkınlığımı gizleyemeyerek gözlerimi kocaman açtım. Kuzey'in tedirgin bakışlarının Tuana'ya kaydığını gördüm ve hemen konuşmaya başladım.
-Bu Ayşe'yi ateşe atmak oluyor. Kız zaten kötü şeyler yaşadı. Bu çok acımasızca olur.

Tuana dediklerime hak verip konuşmaya başladı.
-Dila haklısın ama önümüzde çok tehlikeli bir yol var. Bu yolun ne kadar doğru olduğuna emin olmamız gerekiyor. Hüseyin'in burada bulunan insanlara nasıl davranacağı az çok belli.

Ebrar ilk defa suskunluğunu bozup fikrini söyledi.
-Dila sen kuzeni değil misin? Sen konuşsan daha sağlıklı olmaz mı?
-Benim Kuzey abimin tarafında olduğunu gayet iyi biliyor. Bana hiçbir şey söylemez.

Kuzey de konuşmaya başladı.
-Ayşeye bu tarz şeyleri söylemesi için de biraz zaman gerekiyor. Ama bizim çok zamanımız yok. Bunu halledebilir miyiz acaba?
-Ben Ayşeyle konuşurum. Yeterince destek olursak kötü sonuçlanacağını sanmıyorum.

Tuana'nın söylediğine kafa sallayıp masadan kalktım.
-Biz dönelim çok şüphe çekmeyelim.

Kuzeyi ve Ebrarı uğurlayıp Tuanayla konuşmaya başladık.
-Ayşenin hiç hoşuna gitmeyecek Tuana.
-İnan durumun ne kadar önemli olduğu anlar. Bu durumun sona ermesi için o da elinden geleni yapar.

Tuanayla vedalaşıp Ayşeyle olacak konuşmamı hazırlayarak saraya doğru yola çıktım. Konuşmak için Tuana'yı mı beklesem yoksa kendim mi konuşsam karar veremedim. Hareme girmeden önce derince bir nefes aldım ve kapıları açtım. Önümde ayşeyi göremedim. Nisa kalfadan öğrendiğim kadarıyla annemin yanında nedime olarak çalışmaya başlamış. Hemen yukarıya annemin yanına koştum.

İçeride annemi göremeyince Ayşe'ye bakınmaya başladım. Gördüğüm an onun yanına gittim.
-Ayşe gel hadi benim odama inelim.
-Ama buradan çıkarsam kızarlar.
-Ben anneme açıklama yaparım sen hemen benimle gel.
-Bir şey mi oldu Dila?

Ayşeye bakamadım. Kolundan tuttuğum gibi kendi odama soktum.
-Dila ne bu telaşın kötü bir şey mi oldu?
-Ayşe senden çok özür dilerim gerçekten karşı çıkmaya çalıştım.
-Kötü bir şey oldu di mi?

Ayşeye cevapsız bir şekilde baktım ve hemen bir bardak su biraz kolonyağı hazırlayıp önümüzdeki masaya koydum.

-Ayşe dünkü mektup var ya
-Evet.
-Bugün at çiftliğinin orada ebrar, kuzey ve tuanayla onu konuştuk.
-Beni neden çağırmadın?
-Acelem vardı senin de işinin olduğunu görüp çıkmak zorunda kaldım.

Ayşe gücenmiş gibi başını önüne eğdi.
-Sen bana ne anlatacaktın? Kötü ne oldu?
-Ayşe şimdi bizimkiler bu Hüseyin'in yazdıklarının gerçekliğine güvenmiyor.

Bütün detayları Ayşe'ye anlattım ve asıl sadede alıştıra alıştıra geldim.

-Bizim Hüseyin'in planlarını öğrenmek için birisine ihtiyacımız var.
-Bulun o zaman.
-Ayşe işte bu kişinin kim olduğuna biz karar verdik.
-Kimmiş?
-İşte ona dilim varmıyor.

Ayşe'nin bir anda gözleri doldu, bana doğru baktı.
-Eğer bunu yapmam işinize gerçekten yarayacaksa tamam.

Ağlamaya başladı ne yapacağımı bilemedim. Sadece Ayşe'ye ne kadar saygı duyduğumu fark etmiştim. Teşkilatlanma sorunsuz olsun diye normalde asla kabul edemeyeceği bir şeye tamam demişti. Ona sarılıp bu düşündüklerimi teşekkürler ederek söyledim.

AYŞE
Dilanın anlattıklarından sonra beynim zonklamaya başladı. Verdiğim cevaptan pişman değildim, sonuçta onlara çok yardımım dokunacaktı ama bu süre içerisinde kendimi çok hırpalayacağımın farkındaydım.

Tuana geldiğinde Şükran teyzeden izin alarak Dila ben ve Tuana konuşmaya başladık. Şuanki aşama beni tekrar Hüseyin'in yanına götürebilmekti.

Dila tek tek bütün olasılıkları saymaya başladı.
-Gizlice seni oraya soksak?
-Olmaz.
-Eğer bir kız çağırılırsa seni onun yerine soksak?
-Olmaz.
-Ben Hüseyinle konuşsam?
-O zaman şüphe duyar olmaz.
Dila biraz düşündükten sonra hızla kalkıp takvimi karıştırmaya başladı.

-Buldum!
-Neyi?
Tuana kalkıp Dila'nın elindeki takvime baktı. Bir anda umutla bana dönüp yanıma oturdular.
-Haftaya Nevruz kutlaması var!
-Ayşe seni kutlamada dansçıların içine veya padişah hizmetçilerinin arasına katarsak sen gerisini halledebilir misin?
-Gerisi derken ne yapacağım?

*

2 saate yakın konuştuk ve bütün hazırlıkları yaptık. Dila'nın ve Şükran teyzenin torpiliyle dansçı kızlar arasına kaydolabildim.

SarayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin