DİLA
Kuzey abimin isteği üzerine Nikolas yeni nesil silah planlarını çizmeye başlamıştı. Küçük bir üretim sahası kurup orduya silah desteği sağlanacaktı. Nikolas çizdiği, yazdığı her şeyi bana da öğretiyordu. Kısa zamanda mühendislik becerilerimi geliştirmiştim.
Saat çok geç olmuştu fakat Nikolas hala kulübeye gelmemişti. Beni saat 10 olduğunda kulübeye yolluyordu, iş gerçekten yorucuydu ve o da benim zorlandığımı görüyordu. Ama bugün Nikolas'ı gerçekten yalnız bırakmak istemedim. Günlerdir birkaç saat uyumuştu.
Oturduğum yerden kalktım ve biraz meyve doğradım. Kuruttuğum bitkilerden de yanıma aldım. Orada çay yapacaktım.
Sahaya geldiğimde Nikolas beni fark etmemişti bile. Normalde benim yaptığım işleri yapıyordu. Hiç kıyamadım ama çaktırmamam lazımdı. Ama bu yakışıklılık nedir ya? Bunu özenle çize çize yaratmışlar abi. Neyse yeterince dikizlediğimize göre artık kendimi gösterebilirdim.
-Ştt
Nikolas hiç arkasını dönmedi.
-Sapık mısın kızım sen?
-Ay ne yaptım be iki meyve getireyim çay içelim dedim.
-kaç dakikadır izliyorsun beni farkındayım.
Ay nasıl fark etmiş hiç ses bile çıkartmamıştım.
-Yardım edeyim mi?
Nikolas elindeki işi yavaşça bırakıp bana döndü.
-Getirdiklerinden yersem çok yardım etmiş olacaksın.
Hızlı hızlı ayı gibi meyvelere bakarak gelmeye başladı. Dana vallahi dana.
-Kaç senedir açsın Nikolas?
-Çok senedir.
Hiç bana bakmadan elimdekileri aldı ve masaya koydu birlikte oturup yemeye başladık. Daha doğrusu yemeye başladı.
O her şeyi karadelik gibi içine çekip çekip mideye indirirken ben de elimi kolumu kaptırırım korkusuyla sadece onu izlemeye başladım.
-Açım.
-Fark ettim Nikolas.
Son elma parçalarını da eline aldı ve bana uzattı sağ olsun çok düşünceli sevgi dolu bi insan.
-Yok yemiycem ben.
-Ye nolursun.
Vicdanı rahat etmediği için 2 dilim elmayı uzatması gerçekten tam dayaklıktı yani.
-Yemiycem abi onları da sen ye.
-Allah askına ye.
Bu kadar yalvarmalarına dayanamayıp elmaları aldım ve Nikolas görsün de feyz alsın diye yavaşça insan gibi yedim. Nikolas gerçekten sihir izleyen maymun gibi bana bakıyordu.
Getirdiklerime tekrar baktığında kurutulmuş bitkileri de gördü.
-Bunlar ne?
-Bitki.
-Ne yapacaksın bunlarla?
-Çay.
Yuzunde bulunan bütün organları kocaman açtı.
-Çay mı?
Evet dercesine kafamı salladım.
-Nerden öğrendin yapmayı?
Nikolasın bu kadar şaşırmasına bakılırsa çayın yapılması hakkında bir şey bilmediği kesin olduğu için bu durumu en iyi şekilde değerlendirmeye karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saray
Historical FictionHikayem bir arkadaş grubunun vatanın düştüğü kötü durumu sindirememesi üzerine örgütlenip bu işe son vermeye çalışmalarını anlatıyor.