DİLA
Yaklaşık iki gündür haydutların yeni kampını kurması için bir yer arıyorduk. Saraydan çok uzaklaşmıştım ve bu benim için çok gericiydi. Birisi beni tanırsa diye ödüm kopuyordu. Haydutlar zaten saraydan nefret ediyordu. Bir çoğunun ailesi ve yakınları, saray adamları tarafından öldürülmüştü.
Sabaha karşı saat 5'te yeni yerlerine kuruldular. Burası küçük bir gölün kenarıydı. Ormanın tam ortasında düzlük bir meraydı.
Çadırların kurulmasına yardım ederken etraftaki bitkileri incelemeye başladım. Aslında yalanı tam yerinde sallamıştım çünkü lisede her gördüğüm güzel çiçeğin adına bakıyordum. Birisi bana sorarsa daha mantıklı sallayabilirdim.Çadırların kurulması bittikten sonra ateş yakıldı ve geçen geceki gibi herkes etrafına oturdu.
Ben ateşe yaklaşırken Sinan yana kayıp bana yer açtı, ben de yanına oturdum.Birbirleriyle şakalaşıp gülüşürlerken benimle de sohbet ediyorlardı. Çok tatlı insanlardı.
-Adın neydi senin?
-Dila.Sinan benim yerime cevap verince soran kişiye gülümsedim.
-Hiç saraylıları gözlerinle gördün mü?
-Evet.
-Nasıllardı?
-Nasıl yani?
-Mutlular mıydı?
-Galiba.Soran kişi başını sallayıp diğerleriyle sohbet etmeye devam etti.
Neden bunu sorduğunu anlamaya çalışırken sağ tarafımdan bi hareketlilik hissettim. Sinan benim kolumu çimdikleyip kulağıma eğildi.-Peşimden gel.
Cevap vermemi beklemeden kalktı ve gitti. Ben de ondan biraz sonra kalktım ve gittiği yöne ilerledim.
Ormanın içine doğru yürümeye başladım, gözlerim Sinan'ı arıyordu. Alçak sesle konuştum.-Sinan nerdesin?
Tam o anda arkamdan bir çıtırtı duydum. Aniden arkamı döndüm.
-Korkma benim.
-Gizli gizli ne yapıyorsun orda?
-Seni bekliyordum.
-Neden yanına çağırdın?
Bana doğru bir adım attı.
-Öncelikle Dilacım, ben salak değilim. Yalanın işleyebilirdi belki ama ben sarayı ve sarayın dışını gezip gördüm. Kadınların bir şeyler satması ve kara çarşaf olmadan dışarı çıkması imkansız. Ayrıca yanında bir erkek olmadan da dışarıya çıkamazsın. Sen ticaret yapıyorsun, tek geziyorsun, çarşafın yok ve saraya bağlı ormanın içinde kayalara tırmanıyorsun ayrıca yanında bir erkek yok.
Bana doğru bir adım daha attı.
-Şimdi söyle bana, kimsin sen?
Geriye doğru bir adım attım. Açığa çıktığım için çok tedirgin olmuştum. Ellerim yine zangır zangır titremeye başlamıştı.
Ben adım attıkça o da üstüme geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saray
Historische RomaneHikayem bir arkadaş grubunun vatanın düştüğü kötü durumu sindirememesi üzerine örgütlenip bu işe son vermeye çalışmalarını anlatıyor.