AYŞE
Tuanayla bahçede buluşup Hüseyin'in düşüncelerini anlattım.
-Dila ne dedi bu duruma?
-Onu bulamadım işi vardır herhalde.
-Neyse akşam anlatırız eğer işi olmazsa.
-Şimdi ne yapacaksın?
-Ben Azra'ya gidicem onunla konuşucam.
-Tamamdır.Tuanayla ayrıldıktan sonra ben de terziye diktirdiğim yeni elbisemi almaya gittim. Hüseyin beni tek gözdesi yaptığı için harçlığım fazla oluyordu.
Yeni elbisemi de dolabıma yerleştirdim ve günlüğümü yazmaya devam ettim. İleride devrim olduğunda bu günlüğü yayınlayacaktım.
Akşam olduğunda Nisa Kalfa Has odaya çağırıldığımı duyurdu. Hızlıca hazırlandım ve Has odaya doğru yürüdüm. Huzura çıktığımda kapılar kapanana kadar formaliteleri yaptım ve sonra eski halime döndüm.
-Bir şey mi oldu?
-Yok hayır sadece biraz oturalım istedim.Gülümseyip peşinden terasa girdim. Teras o kadar değişmişti ki. Her yer rengârenk güllerle doluydu minik minik mumlar vardı, yerlerde güllerle aynı renkte minderler vardı. Bina duvarında da oyulmuş bi şömine vardı. Hüseyin bana elini uzattı ve beraber şöminenin önündeki minderlere oturduk.
Onunla bu atmosferde olmak beni çok heyecanlandırmıştı. Ne kadar yakın olsak da aramızda kesin bir şey yoktu. Birbirimize açılmamıştık bile ama duygularımızı az çok kestiriyorduk. Birkaç dakika sessizce oturup gözlerimizin içine baktık.
Hüseyin yavaşça elini önümdeki saçıma uzattı onu kulağımın arkasına attı ve elini yanağıma koydu. Yavaşça yaklaştı. Utandığım için gözlerimi kapattım ama tam o anda kapıdan yabancı bir ses geldi. Bir cariyenin geldiğini belirtti. Hüseyin anlayamayıp hızlıca ayaklandı.
Kapıların açılma emrini verdikten sonra korkuyla kenardan olanları izledim.
Kapıdaki kişi yeni sadrazam Ramazan Efediydi, insanlar onun ne kadar aşağılık olduğundan bahsediyordu, kendisi k#rttü.
Cariye kız saygıyla içeri girip hüseyinin entarisinin ucunu öptü ve başını kaldırmadan ayaklandı.Hüseyinin tepki vermediğini, karşı çıkmadığını görünce çok sinirlendim.
Hüseyin kibarca kızın başını kaldırdı ve gitmesini emretti. Bütün olanları köşeden sinirle izledim. Gerçekten çok sinirlenmiştim, kabul etmediğini söylemese kız öpeceğini düşünmüştür kesin. Belki ben olmasam kabul bile ederdi. Hüseyinle yalnız kaldığımızda hızla yanına gittim ve düşündüklerimi ona aynen bu üslupla anlattım.Bana kaşlarını çatarak baktı, sonuna kadar dinledi ve bittiğinde bileklerimden tutup kollarımı başımın üstüne kaldırdı, duvara yasladı😜😋🤪😋😜😋🤪💦💦. Heyecandan nefes alamıyordum bile. Bedeniyle beni duvara iyice sıkıştırdı ve konuşmaya başladı.
-Cidden bana hiç güvenmiyor musun? Senin için her şeyi yaptım, seni sevdim, ben senin için büyüdüm. Hiç mi güvenmiyorsun bana, hiç mi değer vermiyorsun?Dediklerini yalnızca sessizce dinledim. Bir şey söyleyemedim çünkü haklıydı. Ona güvenmemiştim oysaki o güvenimi kazanmak için her şeyi yapmıştı. İlk olaydan sonra asla ters bir şey bile söylememişti. Çok değişmişti.
Hüseyin sustu ve dik dik gözlerimin içine bakmaya başladı. Nefesini duyabiliyordum kalp atışını bile göğsümde hissedebiliyordum. O kadar yakındık. Hüseyin dolan gözleriyle dudaklarıma baktı, yutkundu ve beni öptü. (😨😨😱😱 aAyse artik huseyının hıkayelerını begenmeye ne dersın?)
***
AZRATuana Hatun hamile olduğumu söylediğinden beri kendime gelemiyordum. Daha bu ülkeye yeni gelmiştim. Dillerini bile doğru düzgün bilmiyordum ayrıca daha 18 yaşındaydım. Ben nasıl çocuk bakabilirim bunu düşünmek bile istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saray
Historical FictionHikayem bir arkadaş grubunun vatanın düştüğü kötü durumu sindirememesi üzerine örgütlenip bu işe son vermeye çalışmalarını anlatıyor.