Asırı aksiyon

17 1 17
                                    

SUDE

Nuray'a veda edeli 1 saat olmuştu. Ona veda ettikten sonra malikaneye doğru ilerlemeye başladım. Bana en büyük odayı verdiler. Malkoçoğlu daha yanıma hiç gelmemişti. Ayşe ve Tuana Hatunun anlattıklarına göre eğer benimle evlenmeye karar verirse beni azad edecekmiş. Azad ettikten sonra beni görmemesi lazımmış çünkü hür bir kadın olacakmışım.

Benim ülkemde hiçbir şey böyle değil. Birisine aşık olduğunuzda en saf şekilde aşkınızı yaşayıp evlenebiliyorsunuz. Burada bu işler biraz daha karışıkmış. Hatunların söylediğine göre akıncı beyleri için en önemli şeylerden birisi oğulları olmasıymış. Yani benim en önemli sorumluluklarımdan birisi erkek çocuğu doğurmakmış.

Ben bunları düşünürken içeriye 2 kız girdi. Bu kızlar 15 16 yaşlarında küçük kızlara benziyorlardı. Onlarla tanıştım, benim nedimelerim oluyorlarmış.
Yaklaşık yarım saat sonra Kaan Bey ile yemek yiyeceğimizi söylediler. Hazırlanmaya koyuldum.

NURAY

Baki ile birlikte at arabasıyla ilerlemeye devam ediyorduk. Daha nereye gideceğimizi söylememişlerdi. Birbirimizi o kadar çok özlemiştik ki.
Baki'ye ilk sorduğum soru neden bana haber vermediği olmuştu. Bunun uzun bi hikaye olduğunu eve geçince her şeyi anlatacağını söyledi.
Yakınlarda bir köy varmış, Baki'nin de orada tımarı varmış. Bundan sonra orada yaşayacakmışız.

-Baki, tımarlı sipahilerin evlenmesi yasak değil miydi? Malkoçoğlu buna nasıl izin verdi?

-Şuan evlenecek olsaydık dediğin doğru ama biz ben asker olmadan önce nikahlıydık zaten. Bunun için Kaan Bey izin verdi. Kendisi çok babacan bi adam zaten. Bizim evliliğimizden kimsenin haberinin olmayacağını söyledi.

Tam o an araba ani bir şekilde durdu.

-Baki ne oluyor?

Baki de anlamamış bir şekilde bana baktı. İçinde durduğumuz kutunun perdesini tuttu, yavaşça araladı. Kafasını dışarı çıkardı.

O an büyük bir patlama sesi geldi. Ne olduğunu anlamaya kalmadan Baki ayaklarımın önüne düştü.

-Hayır!

***

DİLA

-Baba!

Yavaşça babama doğru yürüdüm. Şoku atlatamamıştım. Yaklaştıkça yüzündeki çizgiler daha da netleşiyordu.
Dayanamadım.
Hemen boynuna sarıldım.
-Seni çok özledim baba.

Babam benden ayrılıp yanındaki sandalyeyi işaret etti. Karşılıklı bir şekilde oturduk. Nikolas bizi rahatsız etmemek için çoktan aşağı inmişti bile.

-Baba nerelerdeydin? Ne zamandır buradasın? Nasıl kaçtın?

-Dur kızım dur. Sana her şeyi teker teker anlatacağım.

Hazır olduğumu belirtircesine kulağını kaldıran köpekler gibi babama bakmaya başladım. Babam bakışıma gülüp anlatmaya başladı.

-Beni ilk gün evden alıp infaza getireceklerdi biliyorsun. Saray yolunda tenha bir bölgede bir anda birileri üzerimize çöktü. Herkesi öldürmüşlerdi fakat bana dokunmamışlardı. O zaman beni kurtarmaya geldiklerini anlamıştım.

Saldırının başındaki adam yüzündeki maskeyi çıkartınca onun Ferdi abin olduğunu anladım kızım.

Ferdi beni kurtardıktan sonra buranın yanındaki köye yerleştirdi. En başından beri orada kalıyordum. Bir gün oraya Malkoçoğlu Kaan Bey'in en önemli tımarlı sipahilerinden birinin yerleşeceğini söylediler. Bütün köy halkı bana kalacak bir yer aramaya başladık. Sonra aklıma Nikolas oğlum geldi. Onun bu kulübesini köyden birkaç dostumla birlikte yapmıştık. Sağ olsun o da hiç hayır demedi bana bu üst katı ayarladı.

SarayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin