6. Bölüm

31 6 21
                                    

"Sayın Savcım, gelecek misiniz sorguya?" diye sordu gelen polis memurlarından biri babama. Babam kafasını iki yana salladı. "Hayır. Cevdet girecek sorgusuna ama yarın sabah derhal bir sorgu ayarlansın. Ben de konuşacağım." dedi babam ve bana doğru yürüdü. Polis arabaları yavaşça uzaklaşırken üzerimdeki şalı çekiştirdim. "Daha iyi misin kızım?"

Siyah kapşonlu adamdan önce babam ateş etmişti ve adam hedefi şaşırmıştı bu yüzden. Babam iki salise önce davranarak hayatımı kurtarmıştı. Adamı omzundan vurduğu için hastaneye kaldırmışlardı -sorguya çekmek için-.

Kafamı sallayarak onayladım. "İyiyim. Gidelim mi artık?" diye sordum bağırmaktan dolayı çatallaşan sesimle. Babam kafasını salladı ve beraber arabaya yürümeye başladık. Soğuk havayla karşılaşınca üzerimdeki lacivert şalı -ambulanstaki görevliler vermişti- çekiştirdim. "Sandığımızdan daha büyük bir çete değil mi baba?" diye sordum burnumu çekerek. "Evet kızım. Maalesef." dedi hayıflanarak.

"Peki o adamlara ne olacak?" diye sorduğumda babam takım elbisesinin kravatını eliyle gevşetti. "Maddeyi vermeye kalkışan adamı sorguya alacağız. Ağzından çıkacak her laf bizim için değerli. Ötekine ise tedavi başlatacağız. Anladığımız kadarıyla kanında yüksek dozda madde var. Onun için zorlu bir süreç olacak gibi."

Anahtarı çıkarıp arabanın kilidini açtı. Beraber arabaya bindik ve emniyet kemerlerimizi bağladık. Babam radyodan haberleri açarken ben de telefonumu çıkardım. Merve'ye mesaj yazacağım sırada babama dönüp, "Planımı iptal ediyorum." dedim. Babam hemen beni durdurdu. "Hayır Işıl. Sen bizim mesleğimizi yeni öğrenmedin. Benim bu tarz olaylar yaşadığımı en iyi bilen kişilerdensin. Lütfen hiçbir şey olmamış gibi davran."

"Baba mermi yüzümü sıyırdı farkında mısın sen?"

"Evet ama sen bunların içine doğmuş bir kız çocuğusun. Zamanla normal karşılaman gerek. Bizim hayatımızın bir parçası bu ve olmaya da devam edecek. Biz her ne kadar sizi bu olayların dışında tutmaya çalışsak da her şey olabilir bu hayatta. Alışman gerek." diye açıkladı bana sakince. Sanki ölümden bahsetmiyor, akşam ne yiyeceğimizden bahsediyor gibiydi.

Telefonumu kapatıp kucağıma koydum. "İleri de asla hukukçu olmayacağım." diye mırıldandım. Babam güldü. "Büyük konuşma Işıl. Annen de öyle diyordu ama bak. Avukat ve kocası bir savcı." dedi. Gözlerimi devirdim. "Senin için kaçmış bir kadından bahsediyoruz baba."

"Annen mi kaçmış?" diye sordu hayretle ve kırmızı ışıkta durdu. Başımı aşağı yukarı salladım. "Evet, öyle anlattı bana." dedim. Babam gülerek kendi kendine konuştu. "Ah Elçin ah. İnsan çocuklarına doğrusunu anlatır bari."

"Ne yani, annem kaçmadı mı?" diye sordum şaşkınlıkla. Küçüklükten beri abime ve bana böyle anlatırdı annem. Babam kafasını iki yana salladı. "Bizzat ben kaçırdım anneni kızım." dedi iç çekerek.

"Ee sonra ne oldu?" diye sordum merakla. Babam eliyle dudaklarına görünmez bir fermuar çekti. "Anlatamam Işıl. Annen kendi anlatmak istiyormuş uygun bir zamanda." dedi babam emir kuluymuş gibi. Gerçi bizim evde annemin lafı geçerdi, yani babam bir nevi kuluydu.

Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdiğimde babam evin önüne arabayı park etti. "Hadi bakalım. Hazır mısın yoğun ilgi odağı olmaya?" diye sordu gülerek ve kemerini çözdü. Ben de kemerimi çözüp arka koltuğa uzandım ve çantamı aldım. "Değilim ama başka çarem yok."

Beraber arabadan indik ve kapıya doğru yürüdük. Babam anahtarımı çıkarmama fırsat vermeden zile bastı. Daha iki saniye geçmeden kapı açıldı ve abim üzerime çullandı. Bunu beklemediğim için inlediğimde hemen geri çekilip beni inceledi. "İyi misin, bir yerine bir şey oldu mu?" diye sordu endişeyle.

Ay IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin