YEDİNCİ BÖLÜM: "Öpücük"

3.2K 192 317
                                    

Merhaba, güzel bir bölüm olduğunu düşündüğüm part bırakıyorum buraya *-* umarım bol vote ve yorum gelir.

Geçen bölüm yorumlara çok gülmüştüm ya PDNXPNSPD hatta bazılarını instagram storylerinde de paylaşmıştım.

EB İnsta: elebasi_official
Kişisel: my_.bookself & trueliving_blog

Kitabı yazarken dinlediğim şarkılardan bir liste hazırladım. Linki elebasi_official hesabının storysinde mevcut. Dinlemek isterseniz geçin lütfen♡♡

Kitabı nereden bulup okumaya başladınız?

Sonsuz mutluluk dilerim~

𓆙

"Bir topluluk düşünün, o toplulukta bir bilgi doğru olarak gösteriliyor. Fakat, bir insan o bilgiyi doğru bulmadığında söylemekten çekinir. Ya yadırganırsam? Ya haksızsam? Diye.

Peki ya, hiç düşündünüz mü? Bu toplulukta ki tüm herkes, o doğru sanılanı doğru bulmayıp birbirlerinden çekindikleri için dile getirmiyorlarsa?

Olamaz mı? Kesinlikle olabilir. Herkes yeşil diyorsa yeşil olmak zorunda değildir, sende fikrini belirtip o mavidir demen gerekir. Belki peşinden başkaları da aynen öyle, o mavi! Diye seni doğrular, ya da saçma sapan konuşma! Diye yadırganırsın.

Korkma, düşüncelerini ifade etmekten korkma ve çekinme. Bu dünya da senden ve senin düşüncelerinden değerlisi yok, olmayacakta. Kendi fikirlerinizi belirtmediğinizde kendinizde psikolojik sorun bırakıyorsunuz farkında olmadan.

Düşüncelerinizi ifade edin ve gerekirse o düşünce yüzünden dayak yiyin. Ama yine de düşüncelerinizi ifade edin! İfade etmekten korkmayın! Açık olup ankisiyete sebep vermeyin. Siz güçlüsünüz, sizden güçlüsü yok!"

Alkış fırtınaları kulaklarımı delip geçti adeta. Riyazi, vurulduğu saatten yedi saat geçmişti. Benim bir üniversitede seminer vermem gerekiyordu, bu sebeple ilgilenememiştim fazla. Ama durumu iyiydi, o şerefsize bir şey olmazdı.

Kedi gibi mübarek, hep dört ayak üstüne düşüyor. Ellerimi birbirinden ayırıp el kaldıran bir kız öğrenciye öncelik verip konuşmasına izin verdim.

"Rüya Hanım, uzun zamandır sizin takipçinizim. Tüm seminerlerinizi zevkle okuyup, izlerim. Neredeyse hepsini not aldım. Size bir soru sormak istiyorum. Bir insan düşünün, tek başına, hiç kimse ona yardım etmiyor. Hiçbir açıdan yardım edilmiyor, ne maddi ne manevi. O kişi, gerek ailesi olsun, gerek arkadaşları olsun destek görmediğinden dolayı, hayallerini gerçekleştirmek istemiyor. O kişiye ve ya o kişilere ne demek isterdiniz?"

Bu kişi kesinlikle kendisiydi... Bu yapılmamalıydı, insanlar hor görülmemeliydi. "O kişiye ne demek isterdim, güzel soru."

Kulağımdan dudaklarıma uzanan mikrofonu düzeltip ellerimi tekrardan önümde birleştirdim. "Aslında siz, size rahat geleni yapmaya alışmışsınızdır. Size sıklıkla söyleneni doğru olduğunu beyninize kodlarsınız."

"Sen kendi düşüncelerini, kendi hayallerini kendin için kesinleştirmek istersen; seni yok sayan insanları düşünüp canını sıkmazsın. Ama eğer, hayallerinde kesinlik mevcut değilse; kendine sadece bahane çıkartırsın. Bir başka kişinin söyledikleri sadece senin için bahane olur."

Öğrenci dediklerimi yazıyordu bir not defterine. "Annen, baban, kardeşin, arkadaşların bunlar çok önemli unsurlardır. Fakat, bunlar olmadan yapamazsın diye bir kaide yoktur. Aynı şekilde, onlar dedi diye sen yapamazsın diye bir şey de yoktur. Tabii, anneni babanı da yok sayamazsın fakat kendin için doğru olanı yaşamadan öğrenmen güç."

Ele Başı [DÜZENLENMEDE]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin