3.bölüm

20.8K 971 212
                                    

Bu kadar gürültünün nedeni umarım sağlam olurdu çünkü uykumun en tatlı yerinde uyandırılmıştım. Ağzım kurumuş göz kapaklarım ise sanki tutkalla yapıştırılmıştı. Gözlerimi zorlukla aralayıp bir süre kendime gelmeye çalıştım.

Yaklaşık on dakika sonra her şeyi algıladığımda derin bir nefes alıp verdim. Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslatıp yutkunmaya çalıştım ancak boğazım yeni uyanmandığımdan dolayı sızlıyordu.

Yattığım yerden doğrulup karşımda ki aynaya baktım. Sabaha göre iyi uyanmıştum. Sanırım sabah hali uyanılan mekana göre değişiyordu. Denendi onaylandı.

Örtüyü üzerimden çekerek ayaklandım. Aynaya bakarak kendime çeki düzen verdim ve odadan çıkmak içim kapıyı araladım ancak ben çıkmadan içeri çoktan biri girmişti.

Dingonun ahırı mı kardeşim burası destur almadan girdin içeri sen hayırdır?

Kaşlarımı çatarak ona baktığımda o da aynı şekilde bana bakıyordu. Benzerliğimize şaşırmıştım ama belli etmedim bu yüzden daha da çattım kaşlarımı.

Yapılı vücudu ve uzun boyu ile ben buradayım diye bağırıyordu resmen. Kumral saçları kahverengi gözleri ve onu süsleyen uzun kiprikleri ile modelere taş çıkartacak cinstendi.

"Miray sen misin" Gözlerimi devirdim " Yok ben aşağıda ki zehra teyzeyim." Kaşlarını çattı ve bir süre düşündü. Mevlam bir yerden alıp diğerine veriyordu işte.

Gözleri bir süre bende oyalandı. Kollarımı göğsümde bağlayıp üstten ona baktım "Ciddi ciddi bunu düşünüyor musun yoksa salağa yatarak zeki olduğunu mu sanıyorsun?" Alayla güldü "Asıl sen kendini zeki sanıyorsun sanırım karşında ki kişiyi hafife almak en büyüm aptallıktır." Biraz daha ona doğru yaklaştım "Herhangi bir iddia da bulunmadım sadece bir soru sordum." Alayla güldüm " Bakıyorum da fazla üstüne alındın abiciğim." Sinirle bana baktığında yarım ağız sırıttım. Yüzünü buruşturdu ve arkasını dönüp gitti.

Peşinden ilerleyip hızlı bir şekilde merdivenlerden indik ve salona geldik. Sabah gördüğüm takım elbiseli adamlardan birkaç tane daha vardı ama tek farkları bunlar biraz daha gevşekti. Teker teker onlara baktığımda yan yana birbirinin kopyası olan iki adam görmeyi beklemiyordum. Şaşırmıştım ve bunu saklayamamıştım. Biri alayla güldüğünde diğeri gözlerini kısıp beni izliyordu.

"Evet Miray da geldiğine göre artık tanışabiliriz" Sevinç hanım ortamda ki gerginliği azaltmak için konuştuğunda herkes kendine çeki düzen vermişti. Bende boş bulduğum tekli koltuğa oturmuş göz kırpmadan onları izliyordum.

"Evet Miray çaprazında duran abilerin Cengiz ve Deniz." İkizler bana baktığında biri hala gülüyordu. Kimin kim olduğunu anlayamamıştım ama bunu umursamadım.

"Tekli koltukta oturan abin Olcay ve seni çağıran abin Berkay"

Berkay sırıtarak, Olcay ise açığımı arıyormuş gibi bakıyordu. Ters bir hareketimi gördüğünde kapının önüne koyacaktı sanki. Gözlerimi devirip geriye yaslandım.

"Baştan bil diye söylüyorum herhangi bir yanlışın olursa kendini kapının önün de bulursun ona göre davran çünkü kendini birden evsiz barksız bulmak istemezsin."  Bu Olcay kıl birisiydi bence. Sinirle güldüm ve öne doğru eğildim.

"Olcay bey merak etmeyin bende bu durumdan hoşnut değilim gidebilecek bir yerim yoktu. Kendinizi bu kadar benim gözümde önemli kılan nedir bilmiyorum ama hiç biriniz umurumda değilsiniz." Gözleri sinirle biraz daha açıldığında Sevinç hanımın sesini duydum.

"Olcay ne konuşmuştuk biz seninle? Kelimelerine dikkat et." Olcay hırsla Sevinç hanıma döndü.

"Bana neler dedi onları duymadın herhalde."

MİRAY || GERÇEK AİLEM (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin