10.bölüm

18K 876 133
                                    

Satır arası yorum yapmayı ve yıldızları parlatmayı unutmayınn

keyifli okumalarr

*****
Birkaç saattir Berkay ile birlikte mutfakta sohbet ediyorduk. Ben kahvaltımı ederken o kendine kahve yapmıştı. Konu nasıl açılmıştı bilmiyorum ama hayvanlarla ilgili konuşuyorduk. Berkay bana hayvanlar hakkında tüm bildiklerini nasıl bakılması gerektiğini yemek verirken nelere dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor bende onu pür dikkat dinliyordum. En sevdiği hayvanın penguen olduğunu söylediğinde şaşırmıştım. Yani neden köpek kedi veya kuş değildi bilmiyorum ama o büyük bir hayranlıkla penguenleri anlatıyordu.

"Kanatlarında tüy yok ayrıca kanatların da çırpmak için kırılma kısımları yani eklemleri yok bu yüzden de uçamazlar," gülümseyip oturduğu bar taburesinde biraz daha küçüldü bu sırada çayımı yudumladığımda heyecanla bağırdı "Ancak çok iyi yüzebilirler penguenler bu yüzden çok mükemmel hayvanlardır." Kaşlarımı kaldırıp alttan bir bakış attım "Hayvanlarla çok ilgilisin ancak gastronomi okuyorsun. Yani uzaktan gözlemlesem, senin veteriner olduğunu falan düşünürüm." yüzünde beliren buruk tebessüme baktım yanlış bir şey mi söylemiştim emin değilim ama morali bozulmuş gibiydi.

"Aslında evet," bakışlarını benden çekerek oynadığı ellerine düşürdü "Veteriner olmak istiyordum fakat hazır halde restorant olunca ve diğer abilerim de mesleklerini eline almış olunca iş bana kaldı." Kafasını kaldırıp gülümsedi. Fakat bu gülümseme mutluluktan uzak acının tatlı tebessümüydü sanki "Canını sıkma ya!" Elimi ısıtan çay bardağını bırakarak omuzlarından tuttum "Ben geçerim oranın başına, sen de böylece veteriner olma hayalini gerçekleştirirsin." Şaşkınlık biraz da mutlulukla bana baktı, ışıl ışıl parlayan gözlerine bakıp gülümsedim. Aile zoruyla istediği mesleği yapamayıp bir yük gibi görmüştü bunca zaman. Oysa ki sayısal alanda oldukça başarılı olabilirdi. Sözeli seçerek vakit kaybetmişti.

"Sen şaka mı yapıyorsun?" Biraz heyecan biraz da tereddütle sorduğu soruya kıkırdadım "Hayır tabi ki! Şaka yapmıyorum. Üniversite sınavına az kaldı zaten, sözelde iyi bir derece yapıp kazanırım sonra da restorantta çalışır kariyer yaparım." Kafası karışık bir şekilde boşluğa baktığı sırada omuzlarını biraz daha sıktım "Düşünmene gerek bile yok, sen bana dua et yeter." Omuzlarını bırakarak ılımış çayımı kafama dikip bitmiş olan kahvaltımı toparladım.

"Bilemiyorum Miray," sıkıntılı bir nefes verdiğinde omzumun üzerinden ona doğru baktım "Nasıl bilemiyorsun?"bardağımı makinaya koyup vücudumu ona çevirdim. Kollarımı göğsümde birleştirerek üstten üstten baktım "Bal gibi de olur bence. Hepimiz mutlu oluruz." büzdüğüm dudaklarımla tatlı görünmeye çalışmıştım ama sanırım Berkay'ın deyimiyle koca dudaklı balon balığına benzemiştim.

"Yani eğer sen 'Yok sana veremem sen bizi batırırsın' diyorsan ben öleyim." Kaşlarını çattığında omuz silkip arkamı döndüm "O nasıl laf habeş maymunu" hışırtılardan yanıma geldiğini anladım.

Saçımda hissettiğim acıyla arkamı döndüğüm de hâlâ çatık kaşlarla bana bakıyordu "Benlik sıkıntı yok ama babamlar kabul eder mi bilmiyorum." Elim hâlâ saçımdayken bu sefer kaşlarımı çatan ben olmuştum "Neden kabul etmesinler ki? Sen sadece veterinerlik okuyacaksın." Oflayarak saçlarını karıştırdı "Her neyse,"

"Boş boş hayaller kurmayayım. Yine de sağol." Saçlarımı karıştırıp kapıya doğru ilerlediğinde üzgün üzgün arkasından baktım.

"Ha bu arada," arkasını dönüp sırıttı "Aldığım duyumlara göre ablacılık oynamaya başlamışız. Bende abicilik oynamaya başlayalım diyorum." göz kırpıp mutfaktan çıktığında afallayarak söylediklerini düşündüm. Ablacılık derken?

MİRAY || GERÇEK AİLEM (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin