Meraba meraba
Nasılsıniz iyisinizdir umarım
O halde bölüme geçelim
Satır arası yorum yapmayı ve yıldızları parlatmayı unutmayın
Keyifli okumalar
*****
İnsan tam anlamıyla huzur bulduğu yerde yaşar ve yaşadığı yerde mutlu olabilirdi bana kalırsa. Ancak sanırım burada huzur bulmama bile izin verilmiyordu. Yüzümü ısıtan güneş ışınlarıyla arkamı döndüm. Kapım hâlâ çalınırken yüzümü buruşturarak doğruldum. Sahi kaç saattir uyuyordum? Beş, altı ya da on mu?
Kaç saattir uyuduğum hakkında bir fikrim yoktu ancak başım feci şekilde ağırıyordu. Kapının sertçe çalınması da baş ağrımı ikiye katlıyor ayağa kalkmamı engelliyordu.
"Vurmayın şu kapıya artık! Bir rahat bırakmıyorsunuz." Şakaklarımı ovaladığım sırada kapının arkasından boğuk ve tanıdık bir ses yükseldi.
"Miray iyi misin? Neden kapını kilitlersin ki? Açabilir misin?" Cengiz'in sesiyle gözlerimi devirip ayaklarımı yataktan sarkıttım "Ne oldu? Lütfen yalnız kalabilir miyim? Cidden çıkmak istemiyorum odadan."
"Miray, seni anlıyorum ama bir şeyler yemelisin. Güçsüz düşmeni istemem." Sinirle nefesimi bırakarak ayağı kalktım, başta biraz başım dolansa da minik adımlarla kapıya ilerledim. Kilidi çevirerek kapıyı aralık bıraktım "Ne oldu?" Küçücük aralıktan bana bakan Cengiz'e bakışlarımı sabitledim. Yüzümü inceliyor kendince bir şeyleri tartıyor gibiydi, boğazımı temizledim "Ne oldu diyorum, hayırdır?"
"Seni merak ettim, normalde bu saate kadar uyumazsın." Saat kaçtı ki? Bozuntuya vermeden kaşlarımı kaldırdım ve kapıyı biraz daha açarak önüne dikildim "Yalnız senin, bu saate kadar uyuyabildiğimi bilmiyor oluşun beni ilgilendirmez. Ben önceden de bu saatlerde kalkıyordum." Neden bu kadar atar yaptığımı bilmiyordum ancak geri dönmeyecektim.
Endişeli yüzü alaylı bir hale büründüğünde kaşlarımı çattım "Ne yani? Şimdi sen öğlen bire kadar uyuyor muydun?" Saat bir miydi? Yuh be Miray!
"Evet, Tabi ki." İstifimi bozmadan arkamı döndüm "Peki o zaman, Zehra teyzeye senin için kahvaltı hazırlamasını rica ettim. Sağ olsun o da hazırladı, şimdi doğru kahvaltıya." Ben yatağıma oturmuş onun bu ilgili hallerine şaşırıyorken o gerçekten de ciddi görünüyordu. Omuz silktim "Sen demesen de kendimi aç bırakacak halim yok, giderim şimdi." Kafasını sallayıp bir süre gözlerini benden ayrımadı. Bir şeyler söylemek istiyor gibiydi ancak hemen söylemekten vaz geçiyor gözlerini kaçırıyordu.
"Her neyse," saçlarını karıştırarak bakışlarını kaçırdı "Ben şirkete gidiyorum bir şeye ihtiyacın olursa bizimkilere söylemen yeterli." Alaylı bir şekilde gülümsedim "Sağ olasın." O bana nazaran içten bir gülümseme sundu "Sen de sağ olasın, her zaman." Şaşkınca ona baktığımda kapının pervazından ayrılmış beni şaşkınlığımla baş başa bırakmıştı.
Bir süre ayrıldığı yere bakıp kalktım ve odada ki dağınıklığı toparladım. Temiz kıyafetlerimi alıp banyoya ilerledim ve üzerimi çıkararak yeni çıkardığım takımımı giyindim. Kirlileri sepete atıp rutinlerimi hallederek odadan çıktım ve merdivenlere ilerledim. Trabzanların başındayken, aşağıda gülüşme sesleri geliyordu kaşlarımı kaldırarak yavaş yavaş merdivenleri indim seslerin geldiği yere temkinli adımlar attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİRAY || GERÇEK AİLEM (Düzenleniyor)
AcciónKarışan bebek klasiği Karıştığım kız sadist miydi? Bu ne kadar kötü olabilir ki? Tamam fazlasıyla kötüymüş. (Not: ilk kurgum mantık hataları olabilir bunu bilerek okuyun ayrıca kurguyu düzenliyorum.)