Sanki korku dolu bir rüyadan uyanmış gibiydim, gözlerimden akan yaşlar yanaklarımdan aşağı doğru süzülürken bedenimi oturur pozisyona getirdim. Neden ağlıyordum ki? Düşünceli gözlerim duvarda gezindiği sırada başucumda duran telefondan gelen ses ilgi odağımın bildirim panelindeki mesaj olmasını sağlamıştı.
Neredeyse geldim. Bugün için sabırsızlanıyorum!
Yazan Dahyun'du. Gelmek konusunda neyden bahsediyordu? Yoksa... Yine Jisung'un işi olmalı, neden hayatıma yön vermeye çalışıyor ki bu çocuk?
Telefonumu elime alıp dün yazılan nota baktım. Gözlerim yerinden çıkacak kadar açıldığında telefonu kapatıp yatağa firlatarak dolaba doğru ilerledim.
Sen bir adım atmayınca ben senin yerine çabalamak istedim. Dahyun ile senin için bir randevu ayarladım, işler yolunda giderse lütfen ona hislerinden bahset. Bol şans! ~Jisung
Randevu da ne oluyordu? Of Jisung! Neden sözümü dinlemiyorsun ki? Değişim süreci başladığından beri kendi bedenimde olduğum her günüm normalden farklı geçiyordu. Açıkçası bazen hoşuma bile gidiyordu, benim için çabalaması ve bu kadar uğraşması bana değer verdiği hissine kapılmama sebep oluyordu. Ne diyorum ben? Minho kendine gel!
Anahtarı, tişörtün üstüne ceket niyetine giydiğim gömleğin cebine atarak evden ayrıldım. Sokakta koşturmak her ne kadar rahatsız edici olsa da kimsenin umrunda olmamak rahat hissettiriyordu.
Bahsettiği yer ile evim arasında yaklaşık 20 dakikalık mesafe olmasına rağmen, yorucu bir koşu sonrası 5 dakika içinde meydana varmıştım.
Soluklanmak için banklardan birine oturduğum sırada Dahyun tam karşımda, kalabalığın arasından bana doğru geliyordu. Üzerine giydiği kırmızı kısa tulum onu gerçekten tatlı gösteriyordu. Yavaş adımlarla yanıma geldiğinde, yukardan bakan kişi bu sefer o olmuştu, güzel olabilirdi fakat kabul etmek gerek kısaydı.
"Günaydın, Minho! Umarım fazla bekletmemişimdir." Ben senin beklediğini düşünüyordum oysa...
"Hayır! Yeni gelmiştim zaten." Memnun bir yüz ifadesi takınarak arkasına dönüp yürümeye başladı. Nereye gittiğimizi sorsam garip olur muydu? Jisung ayrıntı vermemişti...
~
"Ne şanslı. Şimdi beraberlerdir." Odamda oturmuş yazı yazıyordum, ancak aklım yaptığım işte değildi. Farkında olmadan akıttığım gözyaşları sayfayı ıslatırken, elimdeki kalemi defterin üzerine bırakıp sandalyede doğruldum. Neden ağlıyordum ki? Minho için mi? Cidden o randevu için ağlıyor olamazdım. Bu olabilir miydi? Sanırım oldu bile.
~
Randevuya ben gitmek istemiştim, eğer olur da sen gidersen eğlenmene bak! Eminim hiç randevuya gitmemişsindir. İşte bu yüzden sana yardımcı olacak birkaç şey bırakıyorum buraya. İyi geçtiğine emin ol ve günün sonunda en ufak ayrıntısına kadar her şeyi anlat olur mu? İyi eğlence Minho. ~Jisung
Şehrin merkezine yakın bir restorana gelmiştik. Nasıl konuşma başlayacağımı bilmediğim için ise ondan, benim yerime istediği herhangi bir şeyi sipariş etmesini istemiş ve lavaboya gelmiştim. Şimdi ise Jisung'un benim için yazdığı notlara ve verdiği tavsiyelere bakıyordum. Bana acemi diyordu ama onun da daha önce hiç randevuya çıkmadığı belli oluyordu.
Bıraktığı bir bağlantıya tıklayıp ekranda beliren yazıları okumaya başladım. Benimle dalga geçiyor olmalıydı, bunlar hiçbir işime yaramazdı. Sanırım günün sonunda rezil olacaktım, hem Dahyun senpaiye hem de Jisung'a. Telefonu kapatıp cebime koydum ve Dahyun'un yanına gitmek için yemek alanına doğru ilerlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
senin adın 𝜗𝜚 minsung. ✓
Fanfictiontamamlandı. ➴ görüşmemiz imkansız. ama bir gerçek var. olur da karşılaşırsak, birbirimizi tanırız. sonuçta, bedenimdeki sendin. senin bedenindeki bendim.