▶︎ yirminci bölüm.

258 65 47
                                    

"Hâlâ gerçek olduğuna inanamıyorum." dedi Minho, göğsüne uzanmış olan bedenin saçlarını okşarken. Aynı ortamda bulunuyor, hatta birbirlerine dokunuyor olmalarına halen alışamamıştı.

"Hm, sanırım ben de." diye karşılık verdi Jisung, yaşlandığı bedene daha da sırnaşarak. Minho'yu tekrar kaybetmek istemiyordu. Zaten herkesi kaybetmişti, onu da kaybedemezdi.

İkilinin konuşacak çok fazla şeyi vardı, ancak ikisi de sessiz kalmayı ve ânın tadını çıkarmayı tercih ediyordu. Dışarıda kar yağıyordu, içerisi normalden soğuk olsa da birbirlerini ısıtmayı başarıyorlardı.

"Jisung..." dedi Minho, kendinden emin olmayan ses tonuyla. Sormak istediği ancak çekindiği bir şey vardı. Alacağı cevap ise fazlasıyla geriyordu onu.

"Hm," Jisung kendine seslenen bedene mırıldar şekilde karşılık vermişti. Kafasını kaldırıp yüzüne bakmaya çekiniyordu. Çekinme sebebi ise Minho'dan korkması falan değildi, mutluluktan kızarmış yanaklarını görmesiydi.

"Sormak istediğim bir şey var." Jisung cevap vermek yerine kafasını Minho'nun göğsüne sürterek devam etmesini istedi.

"Diğerleri..."

"Öldüler." dedi Jisung, hiç çekinmeden. Kendini alıştırması zaman alsa da, artık bu konu onun canını sıkmıyordu.

"Ne diyeceğimi bilmiyorum. Peki, şu an nerede ve kiminle kalıyorsun?" Başını öne eğip gencin yüzüne bakmaya çalıştı. Jisung ise bunu fark ettiğinde, başını göğsünden kaldırıp Minho'nun yüzüne çıkardı.

"Herhangi bir şey demene gerek yok, bu konu beni rahatsız etmiyor. Ve diğer soruna gelecek olursak, merkeze yakın bir yerde, fazla kalabalık olmayan bir binada duruyordum. Yaklaşık 1.5 yıl oldu oraya taşınalı, ve benimle kalan biri yok, tekim."

Minho aldığı cevaplar ile içinde küçük bir cesaret hissetti, o cesaretin verdiği rahatlık ile de aklındakileri gence yöneltti.

"Bundan sonra benimle kalmaya ne dersin?" Jisung beklemediği soru karşısında ufak bir şaşkınlık geçirmişti. Aslında bunu fazlasıyla istiyordu ancak öyle pat diye evet diyemezdi.

"Şey, aslında güzel olabilir ama..."

"O halde anlaştık, artık beraber kalıyoruz. İtiraz istemiyorum." Minho yine o etkileyici gülüşünü takındığında, Jisung ondan ne kadar etkilendiğini düşündü. Zaten kabul edecekti, sadece biraz naz yapmak istemişti.

"Senin için bir sorun olmaz mı?" Emin olmak istedi yine de. Minho'nun oturduğu daire ikisinin beraber kalması için gayet uygun olsa da onun bu durumdan rahatsız olup olmayacağını bilmek istiyordu.

"Aslında iyi bile olur," derin bir iç çekip cümlesine devam etti. "Jisung, bu zamana kadar çok fazla iş görüşmesine katıldım, ancak hiçbirinde kabul edilmedim. Nedeni ise kağıtta yazan ama okumak yerine içimden geçen cümleleri söylememdi. O cümleleri bana kurduran şey ise senin varlığındı. Bilmiyorum, her zaman birini arıyormuş gibiydim, ama ne aradığımı kendim bile bilmiyordum. Ama şimdi, aradığım kişi karşımda, hemen yanımda duruyor. Bunun benim ne kadar önemli bir şey olduğunu tahmin edemezsin."

Jisung bu cümleleri duymayı beklemiyordu. Üstelik bu cümleleri söylerken Minho'nun bir saniye bile göz temasını kesmemiş olması, söylediği şeyleri doğruluyordu.

Gözlerinin dolduğunu hissetti o an. Sevdiği adamın kendi için böyle şeyler söylemesi, tarif edilemez bir duyguydu.

Bakışları gözlerinden dudaklarına indi o an. Yavaşça uzanıp dolgun pembeliklere bastırdı kendi dudaklarını. Hareket etmeye gücü yoktu. Gözyaşları yanaklarından aşağı kayıp, tuz tadını ikilinin dudaklarında hissetmesine neden oldu.

Bu tad, birçok hissin besleyip büyüttüğü bir şeydi. Yılların özlemini Minho'nun dudaklarında gidermek istedi o an. Elini gencin sol yanağına çıkarıp okşadı. Ardından karşısındaki bedenin üst dudağını dudakları arasına aldı.

Büyük olan hiç bekletmemişti onu. Kendisinin alt dudağını emerken oldukça sakin ve nazikti. İncitmekten korkar gibi öpüyordu. Duygu yüklü bir öpüşmeydi bu onlara göre. Kelimelerin yetersiz geldiği bazı duyguları dudakları hareket ettirerek de aktarabilirdik bir başkasına.

Tuzlu öpüşmeye diller de eşlik ettiğinde, geniş salonda duyulan tek ses ikilinin dudakları arasından çıkan ıslak öpücük sesiydi. Jisung için bu ses, sürekli duymak isteyeceği bir melodi gibiydi. İleride bu melodinin bağımlısı olacağını da çok iyi biliyordu.

Minho nefeslenmek için ayrıldığında dudakları boşluk hissine maruz kalmıştı, bu histen ikisi de memnun değildi. Ne vardı sanki, insanlar nefes almadan saatler geçirebilseydi, bu sayede doyasıya öpüşmüş olurlardı hem.

Alınları birbirne yaslı, göz gözeydiler. Jisung, Minho'nun yanağını okşarken Minho'nun eli, Jisung'un incecik belinde yer edinmişti. Yüzleri arasında santimler olmasına rağmen kalpleri yan yanaydı. Kısa süreli sessizliği bozan kişi Minho olmuştu.

"Çok güzelsin," dedi, "Başımı döndürmeye yetecek kadar güzelsin." Cümlesi genç olanın utanmasına sebep olmuştu. Utanınca kızaran yanakları ilk göze çarpan şeydi. Minho ise fırsatı değerlendirmek adına, gencin dudak çizgisinin bitimine bir buse kondurdu. Jisung nasıl ikisi arasındaki melodiye bağımlı ise, Minho da utanınca kızaran yanaklara bağımlıydı.

Jisung yüzünü gizlemek adına başını eğdiğinde, Minho buna müsaade etmeyerek elini Jisung'un ensesine çıkarıp, başını kendi omzuna yasladı. İki eli de bel çukurunda birleştiğinde içi huzur dolmuştu. Nereden bilebilirdi ki, bu huzurun sebebinin karşısındaki genç olacağını.

Dakikalar saatlere, saatler günlere dönüştü. Zaman kavramı diye bir şey kalmamıştı artık onlar için. Yan yana oldukları her an zaman duruyordu. Her şey değişiyordu, zaman her şeyi değiştiriyordu. Değişmeyen tek bir şey vardı, o da ikisinin birbirine olan aşkı.

-&-
bitti. evet saka gibi ama bitti.
hislerimi dile getirmekte iyiyim ama konu bu fic olunca ne desem bilemiyorum.
zaten su son yeri yazarken de hep mal gibi kaliyorum acaba ne yazsam diye.
fazla uzatmaya gerek yok derim hep ama uzattikca uzattirim her zaman.
acikcasi bu fici yazma fikri aklimda yoktu, yani fic yazmayi degil okumayi severdim ben.
ancak bir arkadasim (gokcen) her ne kadar eskisi gibi konusmuyor olsak da, yakin oldugumuz donemde okuyacak fic bulamadigini soylemisti, en azindan bu sekilde hatirliyorum,
ben de 'istersen ben yazabilirim' demistim, ve iste sonuc...
sanirim tesekkur etmem gerekenler listesinde ilk sirada gokcen yer aliyor (gor bunu bak ablan neler yapiyor)
ve tesekkur etmek istedigim bir diger kisi de ne olursa olsun, ne kadar gec bolum atsam da her daim fici siki takip eden sevgilim, merve'm. cok seviyorum sizi 🥹💝
ay boyle yazinca sanki odul kazanmisim da konusma yapiyormusum gibi oldu, ister istemez ego yaptim neyse neyse
baska bir ficimde gorusmek uzere, salicakla kalin, benimle kalin!! ♡

senin adın 𝜗𝜚 minsung. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin