Jungwon'un gittiği yer kardeşlerinin kaldığı evdi.
Jungwon kapıyı çaldı.
Jaeyun kapının deliğinden baktı ve kapıyı açtı.
"Jungwon!"
İçerdekilerin hepsi kapıya koştu.
Jungwon onları hatırlamıyordu bu yüzden gözleri kocaman bir şekilde onlara bakabiliyordu sadece.
Chulsoo Jungwon'un kolunu tuttu.
"Hadi gel"
İçeri çekti.
Jaeyun kapıyı kapattı.
Jungwon etrafa baktı hala ne olduğunu anlayamamıştı.
Seonwoo ona her şeyi baştan sona oturup anlattı.
"Fakat bir sorunumuz var"
"Sorun nedir?"
"Sunghoon...o bize inanmıyor"
"Nasıl yani?"
"Söylediklerimizin saçmalık olduğunu ve öyle bir şey olmadığını söylüyor"
"Tanrım o zaman onu nasıl yanımıza alacağız"
Chulsoo oturduğu yerden kalktı.
"Buldum!"
"Söyle"
"Kaçıralım"
Hepsi bir ağızdan
"NE!?"
Diye bağırdılar.
"Chulsoo aklın yerinde mi?Neden inanmayan birini kaçıralım sence mantıklı-"
"Mantıklı olduğu için söylüyorum zaten Won"
"O zaman ne yapıcaz?"
"Tabii ki kaçır"
"Mıycaz"
Chulsoo Jongseong'a çatık kaşlarıyla baktı.
"Kaçırıcaz"
"Mal mısın"
"Hayır kaçırıcaz"
"Onun yerine kanıt verseniz"
"Verebileceğimiz kanıt yok ki"
"Fotoğraf göstersek edit der"
"Buldum!"
Gözler Seonwoo'ya döndü.
"Heeseung'a o hikayeyi tekrar anlattırıcaz"
"Hangi hikayeyi anlatıcam?"
"Kaçırılan 7 çocuk hikayesi"
"Bana uygun"
"O zaman yarın teneffüste ilk işimiz Sunghoon'u bulmak şimdi yatın"
Herkes yatağına gitti Jungwon da Jongseong'un yanına yatıp uyudu...
