꙳ 8. BÖLÜM - AYNADAKİ KADIN

276 37 56
                                    

Güneşin odaya girişi ve sanki mevsimlerden baharmış gibi etrafı ısıtarak aydınlatması yanımda deliksiz ve gürültülü uyuyan Ata'yı hiç rahatsız etmemiş, yerinden bir an olsun kımıldamasına sebep olmamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güneşin odaya girişi ve sanki mevsimlerden baharmış gibi etrafı ısıtarak aydınlatması yanımda deliksiz ve gürültülü uyuyan Ata'yı hiç rahatsız etmemiş, yerinden bir an olsun kımıldamasına sebep olmamıştı. 

Garip bir şekilde güneşin, olmayan tenimdeki sıcaklığını hissettiğimi zannetmiştim. Nasıl büyük bir yanılgı içinde olduğumu bulutlar gelip güneşin önünü kestiğinde anlamıştım. 

Bir bedene, daha doğrusu canlı bir bedene sahip olamadığım için bir şeyleri hissetmek konusunda fazla aceleciydim. Benim bir bedenim yoktu. Kullanım hakkı bende olmayan, havada süzülen bir ışık huzmesi gibiydi. 

Öylesine karmaşık bir vaziyette debeleniyordum ki karamsar olmamam işten bile değildi. 

Beni kabul etmemişti. Beklediğim tepkiydi ama hazırlıklı değildim. 

Korkuyordum, yalnızdım. Ata ve bozuk ruh yapısıyla ortada kalmıştım.

Yanımda öylece yatıyordu. Birkaç kez gelen bildirimle aydınlanan telefon ekranından saati görebilmiştim ama o saatin üzerinden de epey geçmişti. 

Uyandığında beni görmek istemediğini söylemişti. Elimde olsa yanında durmamak için tüm imkanlarımı kullanırdım. Fakat ben ona bağlıyken yapabileceğim tek şey sessiz kalıp onu kandırmaktı. Bu belki bir süre iş görebilirdi ancak geceleri aynada beliren görüntüme ne yapabilirdim?

Saatler geçtikçe dik duruşum asaletini kaybetmiş yavaşça olduğum yere çökmüştüm. Bu mesafe kısalışı ona yaklaşmama sebep olurken işlevsizliğinden kaybolduğunu sandığım burnumun algıladığı bir kokuyla dikkatim dağılmıştı. 

Bu hoş koku muhtemelen Ata'dan geliyordu. Henüz uyanmadığı için uyansa da beni göremeyeceğini bildiğim için burnumu boynuna yaklaştırmakta bir sorun görmemiştim.

Kokulara karşı ilgim olduğundan Ata'nın keskin olmayan soft tonlardaki parfümü oldukça hoşuma gitmişti. Vanilya ya da odunsu değildi. Klasik herhangi bir koku da değildi. Özel bir koku olduğunu da düşünmüyordum ama hoştu hatta çok güzeldi. 

Nasıl oluyor da bir kokuyu hissedebiliyorken tenime vuran güneşin sıcaklığını hissedemiyordum? Bir tene sahip olmayışımdan mıydı tüm bunlar?

Önce zil ardından yumruklamayla çalınan kapının sessiz evin içinde çağlayan sesi beni olduğum yerde sıçratsa da Ata'da tık yoktu. Hala aynı rahatlıkla yatıyordu. Onun bu boş vermişliğiyle inatlaşan kapıdaki kişinin çabası galip gelmişti. Ata üzerindeki yorganı kısık bir küfür eşliğinde yana doğru atmış, yatağın yanındaki terlikleri es geçerek uykulu ama seri adımlarla yürümeye başlamıştı. 

Bedenim arkasından sürüklenirken gözlerim dar tişörtünün ortaya çıkardığı üçgen vücuduna ve son derece şekilli duran sıkı kalçalarına kaymıştı. Gözlerimi, ne yaptığımı idrak eder etmez yukarı çektim. 

AÇIK MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin