ne kadar cahilsin

1.2K 121 33
                                    

''Bay Darcy çok kibirli biriydi bir de bu yetmezmiş gibi zengindi! Elizabeth ona beş yüz beden büyük geliyordu.''

Jimin'in vatanı savunur gibi bir kitap karakterini savunması yeni bir şey değildi. Maalesef mesleki deformasyona sahipti. İstemsizce girdiği her yerde edebiyatçı kimliğine bürünüyordu, napsındı yani? Bu ona verilmiş kutsal bir görevdi işte. Bu karakterleri birinin savunması gerekiyordu.

''İlgilenmiyorum.'' dedi Yoongi bin kere daha.

Yaklaşık iki saattir bu odada tutsak edilmişlerdi. Jimin kendi kendine delirirken böyle olmayacağını düşünmüş Yoongi'yi ve Yujin'e mesaj atmıştı. Attığı mesaj da 'çabuk gelinnnnnn çok kötüyümmmmmm kendimi balkondan atacağım,' gibi bir şey yazıyordu. Bu yüzden ikili arkadaşlarının kötü olduğunu düşünüp koşa koşa evine gelmişlerdi. Fakat panik ve korkuyla geldikleri bu evde neredeyse intihar edecek hale geleceklerini hiç düşünmemişlerdi.

''Ama siz ilgilenmezseniz ben kime anlatacağım?'' Jimin sızlandı ve yumuşak, yüksek yatağına kendini attı. ''Çok sıkıcısınız.''

"Darcy de her erkek gibi işte," Yujin sesli bir şekilde iç çekti ve yerdeki büyük yastıkların üzerinde yuvarlandı. "Elizabeth fakir bir köylü kızı ya saf buldu tabii kandıracaktı güzelim kızı."

Yoongi ve Jimin Yujin'e anlamsızca baktı.

"İki erkekle bu muhabbeti yapman ne kadar mantıklı?" Yoongi kaşlarını kaldırdı. "Hayır yani ne bekliyorsun, 'ayy canımmm öylelerr ya erkekler kahrolsun,' dememizi mi?"

Jimin kıkırdadı.

"Of ne bileyim ya, takıldığım tek insan evladı siz ikinizsiniz. Bir de göreve gitmezse abimle takılıyorum."

"Seokjin ne kadar yakışıklı bir şey olmuş öyle," dedi Jimin içli içli. " Older men büyüktür her şey."

"Saçmalama istersen asıl senin abin müthiş bir şey ama sahibi var işte." Yujin güldü ve yüzü domatese dönen Yoongi'ye yandan yandan baktı.

"Hala konuşuyor musunuz?" Jimin merakla sordu.

"Bazen?"

Yujin yastıkların üstünde yuvarlanmayı bıraktı. "Ne demek bazen?"

"Gereksiz bir şekilde triplerde. Umut vermek istemiyorum diyor fakat sonrasında bunları dememiş gibi benimle konuşmaya çalışıyor." Yoongi saçlarını karıştırdı. "Of, bilmiyorum. Uzak durmaya çalışacağım, sevmem böyle şeyleri."

Yujin bir şey söylemedi sadece kafasını sallamakla yetindi.

"Jeongguk sizce ne zaman beni fark edecek?" diye sordu Jimin bir anda.

Jeongguk'a duyduğu bu hisleri elbette en yakın iki arkadaşı çok iyi biliyordu. Küçüklüğünden beri ona hayrandı. Fakat daha sonra bu hayranlık çok garip, değişik bir şeye evrilmişti. Şey gibi. Aşk?

"O yemekteki olaydan sonra bırak sana o gözle bakmayı yan gözle bile bakmaz bu adam." Yujin kahkaha atarak tepindi.

"Korkuttun adamı," Yoongi de gülüyordu. "Korumalara saldırdığında bir bakışı vardı, görmen lazımdı ya."

"O küçük kız bana hakaret etmişti ama! Ben de onu suya ittim işte. Ödeştik. Babasının daha sonra kıyameti koparması falan biraz abartıydı."

Üçlü gülmeye başladı.

"Ya git konuş işte neyi bekliyorsun?" dedi Yoongi. Gülmesini durdurabilen tek kişi oydu.

"Adam otuz yaşında bu saatten sonra itiraf mı kabul edecek sanki? Jimin gidip konuşsa ciddiye bile almaz. Çünkü biz o dağ ayısına göre çocuk kalıyoruz canım anlatabildim mi?" Yujin acımasızca konuştu.

change one's condition | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin