❆ * ❆
2 hafta sonra
Jeongguk odasını aydınlatan loş sarı ışığın altında sessizce otururken, günlerdir içinde bulunduğu bunalımı en ağır şekilde yaşıyordu. Aklı karmakarışıktı. Gittiği görevlerde bile dikkatsizce davranıp hem kendini hem de timini çok büyük tehlikeye sokuyordu. Yemek yemek dahi istemiyordu. Güçlü karakterinin gittikçe zayıfladığını hissediyordu. Hiçbir şeye gücü yoktu.
Ve bu ne içindi?
Elbette Jimin.
Ona seni bekleyeceğim demişti -ki bekliyordu. Fakat Jimin bu iki hafta içinde kendisine hiçbir şekilde bir dönüt sağlamamıştı. O günden sonra sürekli Jimin'e mesaj atıp durmuştu fakat Jimin kendisine bir mesaj dahi atmamıştı. Bir süre sonra ise Jeongguk da mesaj atmayı bırakmıştı. Belki bir umut, gelen her mesaj ve arama sesiyle Jimin'in mesaj attığını düşünmüş fakat hayal kırıklığıyla telefonuna bir köşeye atmıştı.
Jimin'i neyin uzaklaştırdığını anlayamıyordu. Onu asla bunaltmamıştı. Peki ya korkutmuş olabilir miydi? Sanmıyordu. Jimin gibi sert ve inatçı biri asla bu tür şeylerden korkup kaçmazdı. Üstelik, kendisi de pek korkutacak bir şey yapmamıştı. Sadece dürüstçe neden evlenmek istediğini açıklamış ve Jimin'i bekleyeceğini söylemişti.
''Of!'' Jeongguk hırsla saçlarını karıştırdı. Kafayı yiyecekti. Jimin'in sorunu neydi?
Özellikle ne yaptığını en ince ayrıntısına kadar düşünmüştü. Sürekli o akşam konuştukları konuyu, Jimin'in her cümlesini, her mimiğini aklında çevirip durmuştu. Ufak bir ipucu yakalayabilseydi Jimin'in uzaklaşmasına sebep olan davranışını bulabilirdi. Ama yoktu işte! O gün Jimin kendisine oldukça sevgi dolu yaklaşmıştı. Tek bir olumsuz işaret yakalayamamıştı.
Jeongguk yine düşüncelerinde kaybolurken, zil sesi büyük bir hiddetle odada yankılandı. Jeongguk yaslandığı koltuktan homurdanarak kalktı. Bu saatte gelecek tek kişi vardı o da geri zekalı Hoseok'tu. Bu sefer ağzına sıçacaktı arkadaşının. Kaç gündür rahatsız edip duruyordu ama hiçbir şekilde sesini çıkarmamıştı. Bu kadar sabır yeterdi!
Sertçe kapının kolunu kavradı ve çekti. Kapı açılır açılmaz bildiği tüm küfürleri edecekken, karşısında mahcup bir şekilde bekleyen Jimin'i görünce hepsini bir bir yuttu. Bunu beklemiyordu.
''Girebilir miyim?'' diye sordu Jimin, kısık bir sesle. ''Bu saatte rahatsız ettiğim için kusura bakma.''
Jeongguk hiçbir şey söylemeden yavaşça geri çekildi ve Jimin'in içeri girmesine müsaade etti. İkili bir süre sessizce, dar ve uzun koridorun başında durarak öylece beklediler. Jeongguk oldukça merak içindeyken, Jimin daha sakin görünüyordu. İkisi de hiçbir şekilde adım atmıyordu. Jeongguk, neden geldiğini sormuyor, Jimin ise kendini açıklamaya çalışmıyordu. Sadece bekliyorlardı.
''Nereye geçeyim?'' dedi Jimin sonunda, koridor boyunca kapalı olan üç kapıya bakarken. Evi oldukça genişti ve üzerine çullanmış mahcupluğun etkisiyle öylesine odalara dalası gelmemişti.
''Koridorun sonundaki oda,'' Jeongguk kısık bir sesle cevap verdi.
Jimin başını salladı ve Jeongguk'u beklemeden hızlı adımlarla ilerledi. ''Tekrar kusura bakma,'' dedi Jimin odaya girerken. Arkasındaki adamdan bir cevap alamayınca istemsizce odayı incelemeye başladı. Köşede oldukça büyük bir kitaplık vardı. Yanında ise hafif bir şekilde sallanan bir koltuk duruyordu. Belli ki kapıyı açmadan önce burada oturuyormuş, diye düşündü Jimin. Bakışlarını biraz daha sağa çevirdi, oldukça geniş bir L koltuk vardı, önünde ise konumlandırılmış kocaman bir televizyon vardı. Altında pek çok DVD özenle sıralanmıştı. Film izlemeyi ve oyun oynamayı seviyor, diyordu içsesi, tam da tahmin ettiğim gibi bir adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
change one's condition | jikook
Fanfiction━ ❝jeongguk bir askerdi ve kesinlikle evlenmek istiyordu.❞ ━ jikook, kısa hikaye.