küçük şeytan

1K 109 19
                                    

Jeongguk, Taehyung'un hiç düşünmeden burnunu kırıp, kendisini hadım edeceğini söylediği gün bile bu kadar gergin ve stresli değildi.

Sağ tarafında Hoseok, sol tarafında Seokjin ve tam karşısında Taehyung oturuyordu. Çok saçma bir şekilde yine görev öncesi yine bir yemeğe çıkılmıştı. Fakat Jeongguk'un bu kadar stresli olmasının nedeni bu oturma düzeni ya da göreve gidecek olması falan değildi. Tam karşısındaki Taehyung'un yanında oturmuş kendisine öldürecekmiş gibi bakan Jimin yüzündendi.

Olabildiğince öldürücü bakışlardan kaçmaya çalışıyordu ama çok zordu. Jimin önce Jeongguk'u gözleriyle paramparça ediyor sonra da Hoseok'un korkudan bembeyaz kesilmiş suratını daha da kötü hale getiriyordu. Hayır yani, kalkıp başka masaya da geçemiyorlardı ki. Bir kurban edasıyla oturmuş, Jimin'in hayallerinde öldürülmeyi bekliyorlardı.

O sırada timin ilk defa bu kadar sessiz ve gergin olduklarını hisseden biri vardı. Namjoon. Orta yaşlı adam masanın etrafında gezinen gerginliğin kokusunu alabiliyordu. Tüm yemeklerde neşesiyle kahkahaların sebebi olan Hoseok hiç gülmeden oturuyordu. Taehyung sert bakışlarını Hoseok ve Jeongguk'un üzerinde gezdiriyor, yavaş yavaş birasını içiyordu. Seokjin ise arkadaşlarını umursamadan yemek yemeye devam ediyordu. Jimin ise, Jimindi işte . O hep böyle bakardı.

Namjoon'a bu sessizlikten gına gelmiş olmalıydı ki sesli bir şekilde öksürüp dikkatlerini üzerine çekti.

''İyi misiniz çocuklar?'' Diye sordu Namjoon.

Jeongguk ve Hoseok bakıştı. Taehyung hala önündeki ikiliye bakıyordu.

''Hey!'' diye bağırdı Namjoon. Yumruğuyla masaya vurdu.

''B-buyrun komutanım.''

Jeongguk az önce kekelemiş miydi?

Hoseok gülmemek için dişlerini sıktı, bir eliyle ağzını kapatıp dudaklarında oluşan gülümsemeyi saklamaya çalıştı.

''Birtakım problemlerimiz var komutanım,'' dedi Taehyung, Namjoon'a bakarak. Sonunda üzerindeki bakışlardan kurtulan ikili rahat bir nefes verdi.

Namjoon tabağındaki mezeyi çatalıyla dürtmeyi kesti. Çatalını sesli bir şekilde tabağın kenarına bıraktı, ellerini kenetleyip gözlerini masadakilerin üzerinde gezdirdi. Bir şeyler olduğu açıkça belliydi ve Namjoon timde böyle bir uyuşmazlık görmek istemiyordu.

''Söyle bakalım,'' dedi Namjoon. ''Sorununuz neymiş öğrenelim.''

Taehyung derin bir nefes aldı. ''Arkadaş olduğumuzu düşünüyordum,'' dedi ve Hoseok'a baktı. ''Kardeşimi kandırarak Jeongguk'a ayarlamaya çalıştığını öğrendiğimde çok sinirlendim.''

Hoseok sıçtığının gayet farkındaydı. Fakat kötü bir niyeti yoktu. Sadece Jeongguk ile yakışacaklarını düşünmüştü, Jimin'i geçen buluşmada oldukça sevmişti. İyi bir insandı ve arkadaşlarından biriyle olursa mutlu olabileceğini düşünmüştü de iyi bok yemişti. Bu olayın elbet bir gün patlayacağını anın heyecanıyla hesap edememişti işte.

Hoseok utançla yüzünü eğerken, Jeongguk sonunda suçun üstünden kalktığını düşünüp içten içe seviniyordu ta ki o kahrolası bakışlar kendisine yeniden dönene kadar.

''Ve sen,'' diye devam etti Taehyung. ''Onunla bu kadar kırıcı konuşmana gerek yoktu. Her şeyi düzgünce anlatabilirdin. Jimin anlayışla karşılardı.''

Jeongguk hala hangi cümlesinin kırıcı olduğunu anlamamıştı ve bu gittikçe sinirine dokunmaya başlıyordu. Tamam, hatalı olduğunu kabul etmişti. Taehyung'un kendisine olan tavrına da saygı duyuyordu. Hatta Taehyung'un gözünde arkasından iş çevirmiş gibi görünüyor da olabilirdi buna da tamamdı ama Jeongguk'un da bundan haberi yoktu ki! Jimin ile buluşacağını bilmiyordu bile. Bilse zaten gelmezdi, bunu Taehyung'a yapmazdı.

change one's condition | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin