kırık burun ve kırık kalp

1K 114 32
                                    

Kurumuş şarap lekesi için limon ve tuz gereklidir. Bir parça limonun üzerine tuz dökerek şarap lekesinin olduğu kısım iyice ovulur. Daha sonra su ile yıkanarak lekenin giderilmesi sağlanır.

Jeongguk rastgele girdiği sitedeki yazıyı okudu. Evde limon yoktu. Hatta tuz da yoktu. Şeker ve tuz kullanmıyordu. Bu çözümü eleyip, başka sitelere baktı. Evde olan malzemelerden bir şeyler olmalıydı. Ama yoktu işte.

Gitmişti güzelim beyaz gömleği. Dolabındaki tek düzgün şey oydu.

Asker olduğu için pek fazla takım elbiseyle, gömlekle işi olmazdı. Kamuflajlarını giyer ya da düz spor kıyafetler tercih ederdi. Bu takımını da bir iki ay önce komutanın düğünü için almıştı. Oldukça pahalı bir takımdı. Çalışanlardan biri öve öve bitirememişti. Yok leke tutmaz, yok pamukludur rahatsız etmez, terlerseniz o bile görünmez bla bla. Anlatıp durmuştu da şu an çıkmayan lekeye bakınca adamın sırf satmak için salladığını anlamıştı.

Jeongguk yeniden ve yeniden öfkelendi. Satış elemanına sinirlenmişti bu sefer. Boş olduğunda mağazayı basmakla ilgili planlar yapıp öfkesini harlarken biri büyük bir şiddetle kapıya vurmaya başladı. Jeongguk usulca duvardaki saate baktı. 2.40. Gecenin bir vakti hangi manyak kapısına vuruyordu? Köşedeki dolabına gitti ve hızlıca açtı. Eline aldığı tabancıyı beline sıkıştırdı ve kapıya doğru ilerledi.

Kapıyı açtığında çok şey bekliyordu.

Mesela bir hırsız olabilirdi. Pek mantıklı değildi aslında, yani hiç kapıya vurarak hırsızlığa gelen birini görmemişti ama bir ihtimaldi. Ya da komşularında bir sorun olmuş olabilirdi. Belki bir cinayet ya da şiddet olayı olabilirdi. Ya da görev emri gelmişti ve arkadaşları Jeongguk'u almak için buraya kadar gelmişlerdi. Aslında bu ihtimal, kapıyı çalarak gelen hırsızdan daha düşüktü.

Bunları bekliyordu ama büyük bir öfkeyle soluyan Taehyung'u beklemiyordu işte.

''Kardeşime ne yaptın piç?''

Ve tüm gücüyle Jeongguk'un burnuna kafayı gömdü.

Jeongguk o an burnunun kırıldığına emindi. Çıt sesini duyduğuna yemin bile edebilirdi. Sızlayan ve kanamaya başlayan burnunu aceleyle tuttu. Taehyung ona öfkeyle bakıp sinirlerine hakim olmaya çalışırken, Jeongguk boşluktan yararlanıp Taehyung'un göğsüne doğru bir tekme savurdu. Genç adam aldığı darbeyle yere düştü.

''Ne oluyor siktiğimin salağı burnumu kırdın!'' Diye bağırdı Jeongguk.

Taehyung düştüğü yerden aceleyle kalktı. Göğsü fena acıyordu. ''Kardeşime ne yaptın dedim sana?''

Jeongguk bir cevap vermeden önce akan kanı durdurmak için ortadaki masanın üzerinden bir düzine peçete aldı. Burnuna sık hareketlerle tampon yapmaya başladı.

''O burnunu tekrar kırarım. Cevap ver.''

Jeongguk keyifsizce homurdandı. ''Ne yapayım senin kardeşine? Alakam olmaz!''

Taehyung sanki az önce arkadaşının burnunu kırmamış gibi büyük bir rahatlıkla içeriye geçti ve koltuğa oturdu. Şu an Jeongguk'u dövmemek için bütün sabrını kullanıyordu. Sürekli aklına kardeşine yaptığı şey geliyordu. Bu adamlara güvenilmemesi gerektiğini en iyi Taehyung biliyordu. Hepsi ortamlarda takılmayı seven tiplerdi. Ya ciddi ilişkileri olurdu ya da sadece gelip geçici takılırlardı. Ve arkadaşları kesinlikle ciddi tarafta değildi. Kardeşi de kullanıp atacakları ya da eğlenecekleri bir oyuncak değildi.

Her neyse işte, Taehyung'un bu olayı öğrenmesinin sebebi dün akşam eve uğrama kararı almış olmasıydı. Bir süredir ailesini görmüyordu, evinde oturmuş annesi ve babasıyla saatlerce muhabbet etmişti. Daha sonra ikisi uyumaya gideceğini söylemiş ve Taehyung'u tek bırakmışlardı. Kader ya işte, Taehyung da o akşam kardeşini çok özlediği için onu bekleme kararı almıştı.

change one's condition | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin