18 /08/1990
"Çiğdem, bak bu kız evlenmiyor. Buna hayırlı bir kısmet bul da evlensin artık," dediğinde annem Çiğdem abla'ya, çiğdem abla avucunun içindeki kalan son çekirdeği alıp çitledi ve yere attı.
"Anne sen de beni başından atmaya mı çalışıyorsun ya?" Diye cırladığımda Çiğdem abla kocamam bir kahkaha attı.
Bu mahallenin de en çok bu yanını seviyordum işte. Herkes içten ve samimiydi. Kimsenin başka biri hakkında kötü bir düşüncesi, bir hareketi yoktu.
Zeliha ablaların kapısında toplanılmıştı bu gece...
Ardına kadar açık kapıdan içeriye bakıp ayağa kalktım. Üzerimde olan mavi tulumun üzerinden çekirdekleri olduğum yere döküp çaydanlığı aldım ve gecenin 3. Çayını yapmaya başladım.
Suyun kaynamasını beklerken buraya yaklaşan ayak seslerinden Karan'ın geldiğini anladım ve üzerimi düzelttim.
İçeri girip etrafa bakındıktan sonra gözlerini gözlerime dikti.
"Ne arıyorsun burada?"
"Çay yapıyorum, ister misin?"
"Hayır, istemiyorum bir sürü içtim bugün merkezde. Midem bulanıyor."
"Gazetede yazan haberi gördüm. O yüzden mi miden bulanıyor?" Dediğimde yüzünü ekşitti.
"Hiç hatırlatma." Deyip arkasını döndü bana aynı zamanda odasını giderken.
"Peki." Dedim.
Küçüklüğümüzde olan yakınlığımızın büyüdükçe uzaklığa dönüşmesinin en başlıca sebebi onun benden tam 3 yaş büyük olmasıydı. Ne olurdu biraz daha onun yaşına yakın olsam!?
Kaç dakika bilmiyorum ama çay kaynadığında onu demleyip çökmesi için bırakıp yine dışarı çıktım. Mahallenin çocukları ip atlıyordu. Ben hiç durur muyum?
Yine mahallenin çocuklarından, adı Hilal olan, 17 yaşında -Reşit bile olmayan- ama yine de yakın bir arkadaşım olan Murat ile nişanlı olan kız yanıma geldi.
"Ne diye bakıyorsun abla?"
"Hiç." Dedim ama o beni anlamıştı. bırakmamla beni...Yani bizi izleyen bir adam gördüm. Sarışın ya da kumraldı. Yüz hatlarını tam olarak göremiyordum ancak gözlerinin yeşil renk olduğu fazlaca belliydi.
Göz göze geldiğimizde gözlerimi kaçırıp hızla annemin yanına oturdum. Adam yaklaştıkça fark ediyordum ki bana doğru gülümsüyordu.
Anneme iyice sokulup koluna bir koala edasıyla sarıldım.
Annem irkilip: "Ne oldu kızım?" Dediğinde gözlerimle yanımıza gelen adamı işaret ettim.
Annem gülümsedi.
"Göktuğ evladım o. Karan'ın arkadaşı." Dediğinde o çocuk çoktan gelmişti.
Annem de dahil bütün komşuların elini öptü.
Göktuğ, Zeliha ablaya: "Zeliha teyzeciğim, Karan komiserim nerelerde ?" Deyip arkasına ve önüne sırasıyla baktı.
Zeliha abla: "Karan uyuy..." Derken Karan çıktı içeriden.
Herkes Karan'a bakıp güldüğünde her zamanki ciddi ifadesini takındı Polis Bey.
Ah, ona ne isim vereceğimi buldum. Ona artık Polis Bey diyeceğim.
Her neyse işte, Göktuğ denen çocukla gizli saklı bir şeyler konuştular dakikalarca, sonra bir şey de demeden gittiler.
Yanımda oturan Mine abla tulumumu çekiştirdiğinde ona baktım ben de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALLERİME DÜŞEN SON DAMLALAR (KİTAP OLUYOR)
No FicciónEdebiyat öğretmeni Aslı, küçüklükten beri babasının asker arkadaşının oğlu, polis olan Karan'a aşıktır. 90'lı yıllarda geçen bir aşk hikayesi. Bu isim ve konuyla yayınlanan ilk ve tek hikayedir. Başlangıç: 12/05/2023 Bitiş: 24/12/2023