Sondan sekizinci
Yorum yaparsanız ve yıldıza basarsanız çok mutlu olurum^^
İyi okumalar dilerim:)
Şarkı: Evanescence - bring me to life
Bilinmezliğin içinde sürüklenen ruhlar, Tanrının en büyük cezasıydı bedenlere.
Bilinmezlik en nefret ettiğim şeydi. Bildiğim bir şeye karşı gücüm yettiği kadar savaşırdım. Günün sonunda kazanamasam bile vicdanım rahat olurdu. Pes etmemiştim sadece bana verilen güç yetmemiştir derim.
Fakat bilinmezlik... işte bu durum elimi kolumu bağlıyordu. Şu an arabada nereye gittiğimizi bilmiyordum bu yüzden sesim çıkmıyordu. Beynimde feryat eden sorular vardı fakat susuyordum.
Bana gönderilen mesajlar için de durum aynıydı. Kim olduğunu bilmiyordum. Neler yapabileceğini bilmiyordum, sınırlarını, gücünü, güçsüzlüğünü ve en önemlisi de niyyetini bilmiyordum. Belki de bu yüzden bir şey yapamıyordum.
Araba kırmızı ışıkta durdu. Dördümüz siyah arabaya binerken Ceyda peşimizden kendi arabasıyla geliyordu.
"Yunan Tanrısı bizi nereye götürdüğünü artık söylesen mi acaba?" Ozan bıkkın nefes verdi. "Uyuşturucu hakkında konuşacağız dedin arabana bindirip götürüyorsun. Belki de kaçırıyorsun?"
"Öyle bir şey yapacak olsam seni kaçırmazdım." Aras'ın verdiği cevap kısaydı.
Ozan kınarcasına baktı şoför koltuğunda oturan Aras'a "Kimi kaçırırdın? Özlem ve Asel'i kaçırırdın yani? Erkek değil misiniz hepiniz aynısınız."
Aras yanında oturan Ozan'a nasıl baktı görmüyordum ama Ozan'ın susmasından sert bakışlarını tahmin etmek zor değildi.
Asel kollarını önünde birleştirmiş camdan dışarıyı izliyordu huysuzca. Hareketleri tuhaftı. Normalde şimdiye kadar konuşması, isyan etmesi gerekiyordu ama garip şekilde sakindi.
"Ne gerek vardı görüşmeye?" Asel'in söyledikleriyle kaşlarımı çattım. Kiminle görüşecektik? Nereye gittiğimizi biliyor muydu?
Aras gözlerini yoldan ayırmadan konuştu. "Seni gelmeye kimse mecbur etmedi. Görevini yaptın gerisi seni bağlamaz."
Asel sustu çünkü vereceği cevabı yoktu. Aras doğru söylüyordu. Asel kendisi gelmek istemişti, bu yüzden Aras'a göre şikayetçi olmamalıydı.
"Ben yanlış duymadım değil mi Öz? Kara Kedi ve Yunan Tanrısı iş birliği mi yapıyor?"
Sinirle Asel'e baktım. Sesimin yükesk çıkmasına mani olmadan konuştum. "Burda neler olduğunu artık anlatacak mısınız? Belli ki ikiniz bir şeyler biliyorsunuz, bizimde bilmeye hakkımız var."
Araba aniden fren yapınca üçümüz de öne doğru savrulduk. "Geldik." Kahverengi gözlerim yeşil harelerle buluştu ayna üzerinde. "Açıklamayı arkadaşın yapmış olmalıydı."
Asel sertçe yutkundu. Görünen o ki açıklama için fazlasıyla geçikmişti. Aras arabadan inince arkasından hemen Asel indi. Kaçtığını fark etmek zor değildi. Ozan'la kısaca göz göze geldik ardından biz de arabadan indik.
Geldiğimiz yer dün gece partiye geldiğimiz yerdi. AS club. Arasın sahibi olduğu mekan.
Kapıda korumalar yoktu bu yüzden bekleme olmadan içeri girdik. Buraya üçüncü gelişimdi, içeride bir kaç kişi bar taburelerinde oturuyordu. Baristalar tezgahın arkasında bardakları parlatmakla meşguldu. Koray bizi görünce kısaca asker selamı verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dört yapraklı yonca
Acciónİnanmak istiyorum ama kandırılmak değil. Görmek inanmaktır fakat en güçlü inam hissetmektir.