Sondan beşinci
İyi okumalar dilerim
Şarkı Olafur Arnalds So Far
Günler su gibi akıyordu. Dersler, ödevler, projeler derken zaman kuş misali uçuyordu. Bu gün üniversiteye başlayalı üç hafta oluyordu. Buradakı hayatıma neredeyse alışmıştım. İstanbul'la iyi anlaşıyorduk. Şimdilik...
Efsun daha sonra tanıdığım Ozan ve Asel'le birlikte arkadaş ortamım bile vardı. Sabahları ve öğlen derste oluyor, derslerden sonra bazen Asel, Ozan ve Efsun'la bir yerlere gidiyorduk. Onun dışında kalan saatlerimde ödevlerle uğraşıyor film izliyor ve ya sadece uyuyordum.
Havalar git gide soğumaya başlıyordu. Oturduğum kafenin camından düşen yağmur damlaları sıcak günlerin oldukça geride kaldığının habercisiydi. Asel aslen Antalyalı olmasına rağmen bir kaç yıldır burada yaşadığı için İstanbul'a bizden daha hakimdi. Şimdi oturduğum kafeyi de onun sayesinde keşfetmiştim.
Burası üniversiteye çok yakındı üstelik koyu yeşil, kahve renk ve bej rengin hakim olduğu ambiyansıyla hepimizin sevdiği bir yerdi. Neredeyse buluşmalarımızın çoğusu burada oluyordu. İlk dersim boş olduğu için derse kadar kahve içme kararı almıştım.
İçerisinin sıcak olmasına rağmen üzerimde olan beyazlı siyahlı kazağıma daha çok sarıldım. "Hey, romantik anlar mı yaşıyorsun yağmur damlalarına bakarak?"
Asel karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Mor renk kazağın üzerine deri ceket giyinmişti. Siyah renk deri eteği ve botları kombinini tamamlıyordu. "Romantik birisi değilim sadece yağmur huzur veriyor."dedim.
Deri ceketini çıkarıp ıslak saçlarını yüzünü buruşturup sırtına yaydı kuruması için. "Islak saçlarım ve ben katılmıyoruz. Fazlasıyla sulu."
Gülümsedim. Asel yine şikayet edecek bir şeyler bulmuştu. İki gündür ilk defadır onu görüyordum. Derslere pek fazla özen gösterdiği söylenemezdi, "Acaba bu gün şeytanın bacağını kırıp derse katılacak mısın?"
Yanımıza gelen garsona kahve siparişini verdikten sonra bana döndü. "Sadece birine katılacağım."
Üç yıl kaydınındondurduğu için aynı aldığımız derslerin yanı sıra diğer derslerde de oturmak zorunda kalıyordu. "Peki şu an dersin yok mu?" Bildiğim kadarıyla vardı.
"Hı hı." diyerek kaçamak cevap verdi.
Tek kaşım kaldırdım. "Ee? Neden derste değilsin?"
Parmaklarını saçlarının arasında geçirdi ve rahat bir şekilde "Çünkü astım."dedi. Cümlesini sorularıma sinir olduğunu gizlemeyen sahte sırıtışla sonlandırdı.
Kafamı salladım. "Böyle devam! Artık bir yıl daha okuyunca şikayetlenmezsin umarım."diyerek kötü ironi yaptım ama Asel yine ve yine takmadı. Dersler konusunda fazlasıyla rahattı. Aslına bakılırsa genel olarak Asel fazlasıyla hayatı boş vermişti.
Boş ver dercesine ellerini salladı. Geçen zaman çerçevesinde bir birimize daha çok ısınmıştık. Bir birimizi daha yakından tanıyorduk. Asel'i çözdüğüm kadarıyla kendisi bir şey istemiyorsa bunu ona yaptırmanız çok zordu. Asi, umursamaz, genellikle soğuktu. En tahamülsüz olduğu şey ise sevmediği insanlar ve kesinlikle cıvıl cıvıl renklerdi. En sevdiği şey ise açık ara farkla siyah renk ola bilir.
Derslerden bahs etmeyi sevmediği için konuyu değiştirdim. "İşe ne zaman gideceksin?"
"Birazdan çıkacağım. Öncesinde aidatı ödemem gerek, yoksa sana kiracı geleceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dört yapraklı yonca
Aksiyonİnanmak istiyorum ama kandırılmak değil. Görmek inanmaktır fakat en güçlü inam hissetmektir.