Herkese merhaba...
Kitabın ismini değiştim böylesi daha hoşuma gitti.
Yorum yazmıyorsunuz ama size yazın demicem. Okurken yazmadan okumak daha zevkli oluyor. O yüzden laf yok. Yine de hikayenin devamı için isteği olan varsa söylesin.
Bu bölümü @Karamer381'e ithaf ediyorum.
İyi okumalar...
______________________________________Kendi odamda üstümü çıkarıp unutmuş olduğum yarama göz attım. Kurşun içeride idi lakin çok da önemli değildi. Sargıyı değiştirip hazır olan üniformamı giydim. Bunu özlemiştim. O kadar yıl dağda kaldıktan sonra rahatça üniforma giymek beni mutlu etmişti. Albayı bekletmek doğru olmayacağı için daha fazla oyalanmayıp odadan çıktım. Harekat odasına giderken astlarımdan gelen selamları alıp üstlerime de selam veriyordum. Odanın önüne gelince üstümü düzeltip kapıyı tıklattım. "Gel" sesini duyunca içeri geçtim.
- Gel Yüzbaşım. Biz de operasyon ile ilgili alınan bilgileri konuşuyorduk.
Başımla içeridekilere selam verip hızlıca yerime oturdum.
- Aldığın dosyalara göre yakın zamanda bombalı saldırı yapmayı düşünüyorlardı. Ama bilgilerin elimize geçtiklerini tahmin etmişlerdir. O yüzden yeni istihbarat almamız lazım. Bu bilgiler işimize yaramaz.
- Komutanım haddim değil ama bir maruzatım var.
- Söyle yüzbaşım.
- Hazır içeri sızmışken neden bilgileri alıp sessizce oradan çıkmadım da yeni tim geldi?
- Normalde ben de öyle istemiştim lakin üstlerden emir geldi. Böyle olmasını istiyorlarmış.
Bu işte bir iş vardı. Tek kaşımı kaldırıp albaya baktığımda o da ne demek istediğimi anlamıştı.
- Sence öyle mi?
- Öyle komutanım. Durduk yere güzelim planı mahvedeceklerini sanmıyorum.
- Bu konuyu seninle ayrı konuşalım
- Emredersiniz komutanım.
- Toplantı burada bitmiştir. Yakın zamanda yeni operasyon olacak. Tetikte olun. Kurşun Timi siz çıkabilirsiniz. Yüzbaşım sen biraz daha bekle.
-- Emredersiniz komutanım!
Kurşun Timi selam verip çıktılar. Ben de Fehmi Babama bakıyordum.
- Gel otur kızım şöyle.
Karşılıklı koltuklara oturduk.
- Bir sıkıntı mı var baba? Endişeli görünüyorsun.
- İyi haber mi kötü haber mi bilmem. Ben söyleyeyim sen karar ver.
Anlatması için beklemeye başladım. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
- Hastaneden aradılar. Senin başka bir bebekle karışma ihtimalin olabilirmiş. Kan testi yapacaklarını söylediler. Bunun için seni Mardin'de ki hastaneye çağırıyorlar.
Pek şaşırdığım söylenemez. Zaten biliyordum. Her ne kadar Fehmi Babam bilmese de ben aynı zamanda hackerdım. Ve tahmin edilmeyecek bir gücüm vardı. Yıllardır bu işle meşgul olduğum için baya bir tecrübeliydim. İstediğim herhangi bir yere sızabiliyordum. Bu gerçeği ise 5 yıl önce öğrenmiştim. Böyle bir gücü elde edince " Neden kendi hayatımı araştırmayayım" dedim. Evlatlık olduğumu ise araştırmadan bir iki ay önce babam olacak şerefsiz konuşurken duymuştum. Aslında tesadüfen karışmamıştım. Bilerek ve isteyerek benim hayatımı çalmışlardı. Gerçek ailem Mardin'deki büyük aşiretlerden biriymiş ve sayısız düşmanı varmış. Sözde ailemin iki oğlu varmış. Biri Samet diğeri ise Esat. Esat büyük olan ağabeymiş ve gerçek ailemden kız kaçırmış. Gerçek ağabeylerimin en büyüğü olan Miran da Esat'ı vurmuş. Bu şekilde töreyi susturup kuzenini kurtarmış. Gel gör ki sözde ailem kinlenmiş ve yeni doğan beni ve başka bir kızı karıştırmışlar.
Şimdi siz bunu nereden öğrendin diyeceksiniz. Anlatayım. Araştırdığım zaman taaa bilmem kaç yıl önceydi. Beni karştırdıkları hastanenin çalışanlarının telefonlarına sızdım. Mesajlar silinse de telefon kaydında yani ana bellekte hiçbir şey silinmez. Konuştukları kişiyi bulup ilk önce güzel bir patakladım. Tabiri caizse ağzıyla burnunun yeri değişti. Sonra da bazı asker tanıdıklarımı kullanarak ihbar ettim ve yakalattım. Şuan müebbet yatıyor. Hastanede çalışanlara gelirsek onlar da hapse atılsa da yandaş oldukları için daha az yatacaklar.
Demem o ki o çocuğa da ne olduğu belli değil sjsjjsjsk
( anlayan anladı skskls)Neyse işte durum bu. Gerçek ailemi sülalesinden tutun ebesine kadar biliyordum. Tabii bunu onların bilmesine gerek yok.
Hala albaya cevap vermedim ben değil mi?
Vermedin.
Adam şok geçirdim zannedicek. Neyse en azından inandırıcı olur.
- Yani, şimdi benim ailem başka insanlar mı?
- Öyle kızım.
- E bu harika bir şey. O insanlara benzemediğim anlaşılıyordu zaten.
Böyle bir tepki beklemiyordu herhalde. Ben de beklemiyordum. Ama olsun.
- Duygularını gizlesen de içten içe üzüldüğünü biliyorum. Geçmişi geçmişte bırak ve gerçek ailene yansıtma. Kendini de çok yıpratma.
- Tamam baba merak etme sen.
- Ha bu arada tayinini Mardin'e aldırdım. Ben de en kısa zamanda yanına gelmeye çalışıcam.
- Tamam komutanım.
- Şimdi eve geç biraz dinlen, yarın yola çıkıcaksın.
- Emredersiniz komutanım!
Selam verip çıktım. Hızlıca odama gidip sivil kıyafetler giydim.
Siyahtan vazgeçemediğimi söylemişmiydim size? Sanırım hayır. Vazgeçemiyorum. Bir dâhi ne demiş?
Ne demiş? Allah aşkına söylesene.
Siyah candır gerisi heyecandır.
Kim söylemiş bunu?
Ben. Benden büyük dâhi mi var? Yok. O yüzden sus.
Neyse işte giyindim çıktım filan şimdi yanımda motorum olmadığı için dolmuş ile gidicem. Bir de taksiye para veremem. Durağa geçtim bekledim birazcık. Ne hikmetse ön taraftaki koltuk boştu. Kapıyı açıp bindim. Karargâh Ankara'nın yüksek dağlarından birindeydi. Dolaştıra dolaştıra 1.30 saate merkezdeki lojmana inebilirsem ne mutlu bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Bir ASENA!
General Fiction"O BİR ASENA!" adlı ilk hikaye! - Ne yani sırf bir soyguncuyu yakaladığım için beni hapse mi atacaksınız Komiserim? - Bu senin görevin değil kızım ayrıca ailene haber verdik birazdan seni almaya gelirler. - Komiserim çok yanlış yapıyorsunuz. Ne olm...