İçim kıpır kıpır olmuştu. Bugün beni istemeye geliyorlardı. Barın ve ben beklemek istemediğimiz için hemen ayarlanmıştı. Ve işte bugündeydik. Bursa'da ailemin yanına gelmiştim. Eslim ve Yiğit de peşimden gelmişti. Hep beraber bugün için hazırdık. Barın ve ailesinin gelmesine 1 saat kalmıştı. Belki de yüzüncü kez kendimi kontrol ettiğimde Yiğit konuştu.
-Güzelsin tamam alacaklar seni. Artık yeter. İkram yemek istiyorum.
-Dur bir Yiğit.
Eslim de Yiğit'e vurup susturduğunda Yiğit mecbur kalıp susmuştu. Eslim bana döndü.
-Çok güzel oldun. Her zaman mutlu olun.
Hep böyle aşık kalın.
-Teşekkür ederim iş birlikçim. İyi ki varsın. Sayende çok şey başardım.
-Ben sadece aşkınız ve sevginiz için yardım ettim teşekkür etme.
Sıkıca sarıldık. İyi ki tanımıştım onu. Bana çok yardım etmişti.
Elbiseme son kez baktığımda kendimi beğendim. Güzel olmuştum.İkramları da kontrol ettiğimde her şeyin eksiksiz olduğuna emin oldum. Annem sultan her şeyi halletmişti.
1 Saat Sonra:
Kapı çaldığında ellerim titremişti. Heyecanlanmıştım. Kapıyı açtığımda Barın, Piraye anne, Arslan baba ve Derim karşımızdaydı. Hepsi ile sarılıp içeri girdiklerinde sohbet faslından sonra babam kahve yapmamı istedi. Hemen mutfağa girdiğimde Yiğit ardımdan geldi. Eslim önden diğer kahveleri hazırlayıp servis etti. Ben Barın için hazırlarken elime balı aldım. İçine eklediğimde Yiğit şok olmuş gibi bakıyordu.
-Nasıl yani eniştenin kahvesine tükürmeyecek tuz atmayacak mıyız?
-Hayır tabi ki Yiğit. Ben yıllardır bu anı bekliyorum.
-Eh sende haklısın. Kaçırmamak lazım.
-Sus biraz.
Yiğit gülerken içeri girdiğinde . Bakışlar bize döndü. Gerilmiştim. Barın'a kahveyi verdikten sonra yanına oturdum. İçtiğinde yandan gülümsemişti. Herkes yüzü ekşimeyince içebiliyor sandı. Sohbete döndüler. Barın da kulağıma eğildi.
-Eline sağlık kadınım benim. Bu kahveden sonra dile ne dilersen.
-Beni hep sev...
-Sen benim yekparem, kalbimin sahibisin. En çok seni bir seni severim.
Gülümsemiştim. Onun tarafından böyle sevilmek her şeye bedeldi. Sonra Alparslan baba boğazını temizledi. Vakit gelmişti.
-E sebebi ziyaretimiz belli. Hiç uzatmıyorum. Gençler seviyor biz de biliyoruz, şahit olduk. Allah'ın emri, peygamberin kavliyle kızınız Liyan'ı oğlumuz Barın'a istiyoruz.
Büyük bir merakla babama döndük.
-Kızım benim en değerlim. Barın da bilir. Ama yine de söylemek istiyorum. Onu üzersen seni üzerim Barın yüzbaşı. Ve şimdi kızım sen, bu oğlanı seviyor ve istiyor musun?
Babam benim yine isteklerime bakıyordu.
-Seviyorum baba.
- O zaman geriye söylenecek tek söz kaldı. Veriyorum. Allah hayırlı uğurlu, daim eylesin.
Hep bir ağızdan Amin dedik. Ayağa kalktık. Babam elime uzandı. Eslim tepsiyi getirdi. Yüzük kesilecekken Yiğit konuştu.
-Anaaaa. Enişte makas kesmiyor.
Hepimiz güldüğümüzde Barın cebinden cüzdanı çıkardı. İçinden sadece 200'lük vereceği esnada Yiğit en az 500'ü aldı. -Bizden kız almak kolay değil enişte. Helal et.
Barın ona bakıp yandan gülünce Yiğit yutkunmuştu. Eh benim kadar tanıdı. Bu Barın dilinde "seni tek bulursam nüfus kaydından silerim" demekti.
Yüzükler takıldı, kurdele kesildi, eller öpüldü. Sarıldık, dans ettik. Bu güzel günde birbirimize ilk sözü verdik.Hep beraber oturup sohbet ettiğimiz esnada Barın kulağıma fısıldadı "şu parmağımda ki yüzük, senin bana olan kalp bağındır. Ve benim yüzüğüm, benim senin yoluna serilişimdir. Yüzbaşı sana deli..."
Elinden tutup kaldırdım. Odama gittiğimiz de gülmüştü. Dudaklarına sarıldığımda belimden tuttu beni. Ve bu benim ona vereceğim en güzel cevaptı. Çünkü evet o benim yoluma serilmişti, ve ben onun yoluma serilişine vurgundum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEKPARE ~ Texting~
Teen FictionÖylesine ona yazdığımı düşünen Yüzbaşı Barın Âgah... Ve ben ona umutsuzca gönlünü kaptırmış, savcı Liyan Mehru Atay...