Her şey tamamlanmıştı. Yıllar sonra olmak istediğim andaydım. Bu güne kadar yanımda olan kim varsa yürekten teşekkür ediyordum. Etrafım da insanlar vardı ve bu insanların hepsi bu güzel gün için buraya gelmişti. Bizim aşkımız benim sandığımın aksine alevini hemen etrafımıza sarmıştı. Barın yaşını almıştı ve kararlarında emindi. İkimiz içinde beklemek, saçmalıktı. Artık vaktiydi.
Kapı açıldığında Yiğit içeri girmiş beni izliyordu. Gözleri dolmuştu. Yanıma gelip sarıldı. " Güzel kızım, hep mutlu ol. Seni üzerse yüzbaşı demem şu mükemmel kaşlarımla onu döverim."
Gülmüştüm. Yiğit hep öyleydi işte. Deli çocuk. "O beni üzmez. Biliyorsun."
Kafasını sallamıştı. Biliyordu. O ayrıldıktan sonra babam yanıma geldi ve sonra annem. İkisi de gözlerinde biraz hüzün, biraz da mutluluk barındırıyordu. Biricik kızları yuvadan uçuyordu. Yanıma gelip sarıldılar, tüm güzel dilekler sundular.
Onlarla sarılırken, yanıma kalbimin parçası geldi. Barın. Hayatım da sahip olduğum en büyük şansım. Çok yakışıklı görünüyordu. Her zaman ki gibi. Bana baktığında gözleri yaşarmıştı. Babam ona döndü.
- Gel buraya genç adam.
- Buyrun efendim.
-Kızım, sana emanet. Her şeyi gördüm. Onu seviyorsun ve o da seni. Ama onu üzersen, olacaklardan sorumlu değilim. Anlaştık mı?
- Tabi ki. O benim en değerlim. Diğer parçam.
Babam başını sallayıp, sonra beni elimden tutup ona yaklaştırdı. Elimi tuttu, alnımdan öptü. Sonra bana baktı. "Çok güzelsin, her an daha çok aşık oluyorum sana."
"Ve sen de çok yakışıklısın , yüzbaşım."El ele salona doğru yürüdüğümüz de Eslim ve Derim bizi karşılamıştı. Sonra salona girdik. İçerisi doluydu. Her tarafta üniformalı askerler vardı. Hepsi gurur kaynağıydı. Avukat tanıdıklarımız da buradaydı. Tanıdığım tüm sevenler bugün buraya bizim için gelmişti. Nikahın kıyılacağı alana doğru yöneldik. Sandalyemi çekip oturmama yardım eden müstakbel kocam, her hareketi ile gönlümü fethediyordu. O da yerleştikten sonra benim şahidim Yiğit ve onun şahidi Derim de oturdu. Merasim başladı.
-Siz sevgili Liyan Mehru Atay, Barın Âgah'ı eş olarak kabul ediyor musunuz?
-Daima evet!
-Siz sevgili Barın Âgah, Liyan Mehru Atay'ı eş olarak kabul ediyor musunuz?
-Kalbim sönenene , sonsuzlukta onunla sonsuz olana değin, evet!
-Siz şahitlik ediyor musunuz?
-EVET!
-Ben de sizler eş ilan ediyorum!
Ve sonra alkışlar. İmzalar atıldı. Ayağına bastım. Ben artık Liyan Mehru Âgah'tım. Yüzbaşının, savcısı, yekparesi...Ertesi Gün;
Balayına gelmiştik. Dün gece düğün de delice oynamıştık. Barın, Derim silah arkadaşları ve hatta Yiğit zeybek oynamışlardı. O kadar asillerde ki...
Bugün Barın ile balayına gidecektik. Tamamen kavuşacaktık. Ve ben sabırsızlanıyorum. Şimdi de arabada yolculuk yapıyorduk.
Saatler sonra otele geldiğimizde gece yarısı olmak üzere idi. Yorgunduk belki ama biz bu anı bekliyorduk. Bedenlerimiz tek bir beden olmasını...
Yanıma geldiğinde dudakları dudaklarım ile buluştu. Elleri belimde iken kendimi ona ait hissettim. Şu halde bile onunlaymışım gibi hissediyordum. Çünkü kalbim ve ruhum onundu. Ve bu gece bedenimde onun olacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEKPARE ~ Texting~
Novela JuvenilÖylesine ona yazdığımı düşünen Yüzbaşı Barın Âgah... Ve ben ona umutsuzca gönlünü kaptırmış, savcı Liyan Mehru Atay...