devam et (m)

817 89 60
                                    

❆  *  ❆

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❆  *  ❆

Jimin utançtan ölmek üzereydi. O an yerden nasıl kalktığını, dudaklarından akan salyayı nasıl sildiğini hatırlamıyordu. Her şey bir saniye içinde olmuş gibiydi. Jimin kendini açıklayacak zamanı bile bulamamıştı. Jeongguk anında öfkeli bakışlarını Yoongi'ye çevirmiş, odadan kaçarak gitmesine sebep olmuştu. Jimin artık arkadaşının yüzüne nasıl bakacağını bilmiyordu.

Sonuçta kimse arkadaşını oral yaparken görmek istemezdi.

''Nasıl açıklayacağım?'' Jimin tırnaklarını yerken Jeongguk'a sordu. ''Ne söyleyeceğim? İnanamıyorum. Çok utanıyorum.''

Jeongguk'un pek umurunda değildi. Sadece zevki yarıda kaldığı için sinirlenmişti, yoksa Yoongi'nin görmesi onu etkileyecek bir şey değildi. Utanç duygusuna pek sahip olduğu söylenemezdi. ''Sorun olmaz.''

''Yüzüne bakamam,'' Jimin hüzünle mırıldandı. Bakışlarını koltukta rahatça oturmuş dışarıyı izleyen Jeongguk'a çevirdi. ''Bazı şeyleri ciddiye almalısın.''

Jeongguk camdan dışarıyı izlemeye devam ederken, ''beni emmeseydin o zaman. Kimse sana önüme oturmanı söylemedi,'' dedi.

Haklıydı. Jimin gereksiz bir gazla adamın önüne oturmasaydı bunlar yaşanmayacaktı. Hoş, neden hala böyle bir şey yaptığını çözememişti. Elleriyle hala alev alev olan yanaklarına dokundu. Kızgınlıktan, diyebildi, kurdumun azgınlığından az daha gidiyordum. İçindeki kurdu öldürüp bir an önce cadı kimliğine geri dönmeliydi. Yoksa yakında hamile kalır kucağında dört, beş tane çocukla etrafta gezerdi.

''O zaman sende kızgınlıkta olan bir kurdu gaza getirmeseydin,'' dedi Jimin sinirle, ''Senin yüzünden oldu.'' Jeongguk güldü. Hala Jimin'e dönmemişti. ''Hadi ama, biraz daha bana bakmazsan benden utandığını düşünmeye başlayacağım,'' Jimin önündeki geniş sırta gözlerini dikti.

Jeongguk tekrar güldü. ''Sana bakarsam, yarım kalan işi devam ettiririm.''

Jimin duraksadı. Halen daha etrafta varlığını koruyan yoğun, erkeksi kokuyu artık daha net alıyordu. Lavanta gibiydi. Belki biraz, portakal çiçeği. Jeongguk'un kokusunu ilk alışı değildi hatta bu gidişle son da olmayacaktı. Jimin ürperdi ama en azından nefes sesleri sakindi. Kendini kontrol etmeye çalışıyordu. Gözlerini kapattı.

''Vazgeçtim,'' diye fısıldadı Jeongguk sessizliği bölerek. Jimin irkildi ve gözlerini araladı, uzun kirpiklerinin altında saklanan bal rengi gözleriyle kendisine dönen adama baktı. ''J'entends ta voix dans tous les bruits du monde.''

''Bu ne demek?'' diyebildi Jimin güçsüzce. ''Bak, çok fazla yabancı dil bilmiyorum. Bu saatten sonra da öğrenmeye pek hevesli değilim.''

Jeongguk'un dudakları yukarıya kıvrıldı ama o kadar silik bir kıvrımdı ki, Jimin'in bir an için yanlış görüp görmediğini düşünmesine sebep olmuştu. Eğer doğru gördüyse bu gülüşü ilk defa görüyordu. Tamamen saf ve masum bir gülüştü. Kendini dünyanın en şanslı omegası gibi hissettirmişti.

you don't need to run | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin