〤
bölümlere şarkı bulamıyorum kafanıza ne eserse onu dinleyerek okuyun ya amaann
〤
♡
♡
''Bizimle olmak zorundasın.'' Jeongguk yeşil derin gözlerini, ela gözlere çevirdiğinde hırlayarak konuşmuştu. Hala içinde az önce olan tartışmanın, gürültünün sinirini taşıyordu. Etrafındaki kimseyi görmeyecek kadar gözü kararmıştı. Delta emirlerine itaat edilmesini istiyordu.
''Hayır,'' diye reddetti Jimin, bir anda nerden geldiğini bilmediği bir cesaretle. Karşısındaki deltanın kurdunu baskı altına almaya çalıştığını fark ediyor, kendini ona kaptırmamak için direniyordu. ''Bir zorunluluğum yok.''
''Kendini ne sanıyorsun? Biz olmasak bir hiçsin ve şimdi de bize karşı mı çıkıyorsun?'' Yaşlı adamın sarf ettiği sözler karşısında, Jimin'in gerginlikten ve korkudan dolayı dolup parıldayan ela gözleri, orda bulunanların umurunda değildi. Herkes cadıya böbürlenmiş bir ifadeyle bakıyordu. Jeongguk ise karşısındaki omegaya karşı yapılan güç gösterisi sayesinde gittikçe tatmin olmaya başlıyordu.
''Yemin ederim kendimle birlikte sizi ve bu odayı küle çeviririm,'' Jimin, az önce dolan gözyaşlarını geri itmiş onun yerine inci gibi olan gülümsemesini yüzüne oturtmuştu. Sinir tüm vücudunu ele geçiriyormuş gibi hissediyordu. ''Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Hepinizi burada öldürürüm.''
Jimin cama vuran yağmur damlalarını takip ederken saatler önce olan konuşmanın bir bölümü hala zihninin bir köşesinde kendini tekrarlıyordu. Söylediği son sözlerden sonra odaya dolan alaycı kahkahalar kesilmiş, sinirle hırlayıp ayağa kalkan deltanın gözünün önünden uzaklaştırılmıştı. Jimin biliyordu, deltanın yaradılışından dolayı narsist bir kişiliği vardı ve az önceki tavrını kendine uygun görmemişti. Bir bakıma herkesten güçlü olmaya alışmış bu deltaya güçlü bir tekme atmış sayılırdı. Fakat Jimin'in emin olduğu bir şey vardı, o da ordan uzaklaşmasını sağlamasalardı Jimin, Jeongguk tarafından oracıkta öldürülürdü. Sahip olduğu güç, o an Jeongguk'un gözünün önüne dahi gelmemişti.
Jimin sıkıntıyla ofladı. Daha iki gün önce evindeydi, kedisiyle yatağında uzanıp tarot kartlarını düzenliyor, kendisine gelen müşterilerine birkaç şey sallayıp para kazanıyordu. Şimdi ise bomboş odada verilen kıyafetlerden giymiş dolabın köşesinde bulduğu hırkayı üzerine geçirmiş ona sıkıca bürünüp, cama vuran yağmur damlalarını takip ediyordu. Sıkıntıyla iç çekip yavaşça sağ elini kaldırıp cama yasladı, akmaya başlayan küçük su damlasını işaret parmağıyla takip ederken, tıklatılan kapının sesiyle irkildi. Camdan ayırdığı bakışlarını hızlıca siyah kapıya çevirdi. Kimsenin gelip onu ziyaret edeceğini düşünmediği için gerilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you don't need to run | jikook
Fanfiction━ ❝Kaçtığım ve ihtiyaç duyduğum kişi sensin❞ ━ witch×omega!jimin - delta!jeongguk