༺♡༻
medya gozukmuyorsa bu son uc bolumu interstellar melancholic melody 1 hour dinleyerek yazdim. hem sakin hem de yazmami okumami keyiflendiriyor👍🏻
༺♡༻
༺♡༻O harika duyguyu hiç tattınız mı; kalbinizin kanı tüm gücüyle pompaladığını, içten içe eriyip gittiğinizi, olduğunuz yerde varlığınızın somut halden soyut hale geçtiğini, artık belirsizliğin içinde dolanıp durmadan tamamen apaçık bir şekilde hislerinizin ortaya çıktığını duyumsadınız mı hiç?
Jimin duyumsamamıştı.
Fakat duyduğuna göre vücudun böyle tepkiler vermesinin tek sebebi aşktı. Okuduğu o aşk hikayelerinde, kulaktan kulağa yayılan efsanelerden biliyordu Jimin. Her romantik cümlede, her keyifli yakınlaşmalarda Jimin sırıtarak okumuş, dinlemişti. O zamanlar bile vücudunun verdiği tepkiler böyleydi. Demek ki, aşık olanlar bunu bizzat, daha güzel şekilde yaşıyordu.
Peki, her şeyi kabullenmek, affetmek, onca kötülüğü yok saymak; bunlar da aşkın bir parçası mıydı?
Aşk böylesine bağışlayıcı bir duygu muydu? Tüm güzel şeylerin yanında acı ve ızdırabı da kabul etmemizi sağlayan bir tür olabilir miydi? Ya da herkesi böylesine bir ikilemde mi bırakıyordu bu lanet hisler? Jimin hala bilmiyordu.
Üstelik, her şeyden kopuk bir hayat yaşarken birine bu kadar çabuk aşık olabilir miydi?
Jimin'in beyninin her bir bölümünde kocaman soru işaretleri oluşuyordu. Kalbinin heyecanlı, aşk dolu sesi kulaklarına çarparken, beyni ise sorgulamayı seçiyordu. Sürekli kendisine neden, diye soruyordu. Aslında güveninin paramparça olduğu bir ilişkide belki de böylesine düşünmek en normal olanıydı.
İlişki? diye sordu tekrar beyni. Jimin bunu bir ilişki olarak mı adlandırıyordu? Jimin'i yıldıracak yeni bir soru kilidi tek bir kelimeyle açılıvermişti! Şimdi biraz da, ilişki yaşadık mı acaba diye düşünecekti.
Jimin ofladı ve dakikalardır sessizce kendisini bekleyen Jeongguk'a baktı. O, parlak kehribar, kırmızı gözlerle yine ve yeniden buluştu. O an içinde kendisini yiyip bitiren sorgulayıcı tavrı anında geriye çekildi. Artık devrede, saf duygularla bürünmüş benliği kaldı. Vay be, diyebildi Jimin tekrar içinden, adamın bir bakışına her şeyi unuttum!
Ama yine de, çekmedi bakışlarını Jimin. İlk defa utanmadan bakabildiği kadar baktı, ta ki Jeongguk'un kısık gülüşünü duyana kadar. Bir anda irkildi. Jeongguk'un, Jimin buraya ilk geldiğinde dudaklarında gördüğü o çapkın gülüşle tekrar karşılaştı.
''Neden güldün?'' Jimin sormadan edemedi.
Jeongguk gülümsemeye devam etti. ''Artık utanmıyorsun.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you don't need to run | jikook
Fanfic━ ❝Kaçtığım ve ihtiyaç duyduğum kişi sensin❞ ━ witch×omega!jimin - delta!jeongguk