❆ * ❆
crystal castles - suffocation
bu sarkiyla dinlemenizi oneririm yoksa pek tadı cıkmaz bolumun askolar
muzik zevkime guvenin <3
❆ * ❆
Jimin pek fazla hata yapmazdı.
Pekala, buraya gelene kadar yapmazdı desek daha doğruydu. Çünkü bu lanet şehre adım attığı ilk günden beri tek doğru hareketi olmamıştı. Birçok hatayı peş peşe yapmıştı. Fakat o kadar şeyin ardından aslında çok büyük sayılabilecek üç hatası vardı.
Bunlardan ilki konsey üyelerini öldürmekle tehdit etmesiydi. Aslında bu bir hata değildi. O yaşlı çeteden hala haz etmiyordu ama kendi güvenliği için sessizce durması en mantıklı olan şeydi. Tabii ki durmamıştı o ayrıydı.
İkincisi ise, Jeongguk'a aşık olduğunu düşünmesiydi. Bu hatasında Yoongi'nin payı epey büyüktü. Jimin aşk konularında cahilin tekiydi. Biri kendisine ilgiyle baktığı anda aşık olacak duruma geliyordu - hoş, ilgiyle bakan olmadığı için şu ana kadar böyle bir yanlışa düşmemişti ya neyse. Evet, Jeongguk. Jimin'in midesinde kelebekleri uçuşturan bu isim. Ona aşık olduğunu düşünmüştü. Bu çok doğaldı. Yoongi, Jimin'e buradaki omegaların Jeongguk için ölüp bittiğini çok kez anlatmıştı. Jimin onlarla dalga geçerken bu olayın bir parçası olacağını düşünmemişti.
Üçüncüsü ise en kötüsüydü.
Jeongguk ile günlerce sevişmişti.
Bununla kalmamış bir de üstüne korunmamışlardı. Jeongguk, asla geri çekilmemiş, her birleşmelerinde içine gelmişti. Jimin ilk başta ne olduğunu anlayamamış daha sonra ise bunu fark edip paniklemişti. Fakat Jeongguk bir sorun olmadığını, kendisinin bazı bitkiler tükettiğini ve bunun hamilelik için önleyici olduğunu söylemişti. Çünkü o deltaymış, herhangi birini hamile bırakma olasılığı çok yüksekmiş. Jimin suratını buruşturmamaya çalıştı. O herhangi biri, kendisi olabilirdi!
''Beni dinlemiyor musun!'' Yoongi sinirle bağırdı ve cam kenarındaki koltuğa oturmuş, saf saf dışarıyı izleyen çocuğa baktı. Boku yemişlerdi ama Jimin'in yine umurunda değildi!
''Dinliyorum,'' dedi Jimin, hülyalı bakışlarını Yoongi'ye çevirdi. ''Jeongguk ile nasıl seviştiğimi sorguluyordun. Bak dinlemişim.''
''Hami-''
Jimin anında Yoongi'nin sözünü kesti. ''Hamile kalmayacağım. Jeongguk kendisinin korunduğunu söyledi.''
''Nasıl emin olabiliyorsun?'' Yoongi kaşlarını çattı. ''O kadının söylediklerini unutma.''
''Bilmiyorum, Yoongi. Ne yapacağımı bilmiyorum. Uzak durmak istiyorum, olmuyor. Bir şey yok aramızda diyorum fakat yan yana geldiğimiz an kalbim beynime ihanet ediyor. Ne yapmalıyım artık bilmiyorum.''
Yoongi tam ağzını açacaktı ki kapı büyük bir güçle itildi ve içeriye Taehyung girdi. Burnundan soluyordu. Öfkesi bin kilometre öteden anlaşılacak kadar yoğundu. Yoongi sesli bir şekilde yutkundu ve aynı kendisi gibi panikleyen Jimin ile göz göze geldi. Bakışmanın ardından, Taehyung agresif girişinin aksine kapıyı yavaşça kapattı.
''Kulağıma bir şeyler geldi,'' dedi kapı kolunu bırakıp usulca Jimin'e yaklaşırken. Jimin derin bir nefes aldı. ''Küçük cadımız yine bir boklar yemiş.''
Jimin sahte bir şekilde gülümsedi. Tam şu anda gerginlikten beş parçaya bölünecekti. ''Bak açıklayabilirim,'' diyebildi sadece.
Taehyung kollarını kavuşturmadan önce ters ters Yoongi'ye baktı. Üstündeki bakışları hisseden Yoongi asla o tarafa dönmedi. Taehyung'un gazabının bir parçası olmak istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you don't need to run | jikook
Fanfic━ ❝Kaçtığım ve ihtiyaç duyduğum kişi sensin❞ ━ witch×omega!jimin - delta!jeongguk