Selamın Aleyküm bacımsular ilk fanficim le karşınızdayım daha önce hiç fic yazmadığımdan amatör olabilirim iyi okumalar ehehhe;)
***
Telefonumun ısrarla cır cır ötmesine artık dayanamamış, küfürler savurarak telefonu açmıştım.
"Ne var amın-"
"Kanka zibilyon saattir ne bok yiyosun?"
"Yav açmıyorsam açmıyom niye yetmiş defa çaldırıyonuz, sıçıyodum oldumu!?"
"He kusura bakma kanka"
"Hi kisiri bikmi kinki"
"Şey dicektim, ben şimdi evden çıkıyorum hazırlan seni de alalım"
"Alalım?"
"Valla düşündüm taşındım, şurada iki gün bi tatilimiz var hava almaya karar verdim, at binmeye gidiyom"
Son cümlesiyle aniden tutan kahkahamla Jisung itiraz etmeye başlamıştı.
"Ya gülme ya!"
"Ya" dedim gülerek, konuşamıyordum. Bu çocuğun şu ana kadar bir işi doğru dürüst yaptığı yok at binecek, -bence at ona binecek ama neyse- "Üff saçmalama Sung ya, benimde geleceğimi düşünmedin herhalde?"
"Nolur gelseen, hem bak kim var yanımda" gelen haşır huşur sesleriyle telefonu başkasına verdiği anlaşılıyordu.
"Umm Felix merhaba" gelen sesin sahibi, beni ikna etmişti.
"Ben geliyorum kanka ya çok severim hem atları ben"
"Eheheh, bak nasılda biliyorum Changbin'i duyunca yumuşuyo"
"Sus ya, duyacak şimdi!"
"Yok duymaz duymaz merak etme, mutfağa geçtim"
"Öff" yapacak bişey yok, Changbin geliyormuş, "Geliyorum"
"Tamam hadi" sonra bastıra bastıra konuştu, "CHANGBİN ÖPÜYORMUŞ"
Kısık sesle kıkırdayıp dolabıma yöneldim.
Lise birden, hatta daha daha öncesinden beridir Changbinden hoşlanıyordum.
Ancak o biraz içine kapanıktı her zaman, ben ve Jisung dışında çok az kişiyle konuşan -birazcık inek öğrenci olan- biriydi. Küçükken annesi ile babasını kaybetmesine rağmen şuana kadar onu hiç ağlarken görmedim. Lakin, dışına vurmaktan sakındığı acıları olduğunu sokakta birisi görse kolayca anlayabilirdi. İçinde fırtınalar koptuğuna yemin edebilirdim.
Derin düşüncelerimden çıkıp iki saattir bakıştığım dolabın içinden şort ve tişört alıp çabucak giyindim. Geç kalmak istemiyordum, çünkü Jisung'un arabada 'biz eşeğin başımıyızda, biz yarım saat öncesinden çıkıyoruzda' diye biir sürü söyleneceğini biliyordum.
Bel çantama anahtarımla cüzdanımı alıp, telefonu cebime sıkıştırı verdim.
O sırada kapının önünden korna sesleri gelmeye başlayınca geldiklerini anladım.
"Oha Felix!"
"Noldu be" deyip üzerime bir göz gezdirdim, ancak normal halimdi.
"Ohaa" diye tekrarladığında öfkeleniyordum.
"Yav noluyo"
"Karşim evden zamanında çıktın daha önemli birşey olabilir mi Allah aşkına"
"Abartma be, bişe oldu sandım" arabanın diğer kapısı aniden açılınca, Changbin olduğunu anlayıp bir çeki düzen verdim.
"Gidecekmiyiz?"
"Ahah, tabii. Jisung! Niye tutuyorsun beni" kaş göz yapıp arka koltuğun birine geçtim. Jisung ise anlamış olacak ki sırıtarak sürücü koltuğuna oturdu.
Yol boyunca tek kelime etmedim, ara sıra Changbin'e bakınıyordum. Ara sıra Instagram da dolaşıyordum. En sonunda dayanamayıp konuştum.
"Kaç saat kaldı acaba?"
"Gelmek üzereyiz"
"Hm, bir saat öncede aynısını söylemiştin!"
"Geldik aha şurası" derken işaret parmağıyla geniş çayırı gösterdi.
Arabayı uygun bir yere park ettiğinde, hızlıca indim. Hava gerçekten güzeldi, üçümüzde ilerlemeye başladık.
Yürüyorken ani bir hız alıp Jisung'un yanına doğru geçtim, "Başka edinecek hobi mi yoktu Sung?" dedim fısıldayarak.
"Gelmeseydin karşim napiyim" o ise benim aksime bas bas bağırarak konuşmuştu ve bu, Changbin dahil bir kaç bakışın bize dönmesine sebep oldu. Jisung'un koluna hafifçe tokup içeri girdik.
Dört bir yanımda, benim beş katım boyutunda atlar vardı. Millet nası biniyo bunlara ya?
"Heh, şimdi ben kulübe yazılıp gelicem"
"O kadar kolay mı?"
"İnternette öyle yazıyodu"
Göz devirip pek kâle almadım, Jisung giderken Changbin ile yalnız kalmıştık. Yanına yanaştım, "Beğendin mi?"
"Güzel" yalın cevaplarına bazen sinir olsamda, alışmıştım...
***
Sevdiniz miğğ??
Konu biraz değişik ancak, bence seversiniz ya
GÖRÜSÜRÜK😪👌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙍𝙞𝙙𝙚𝙧ʰʸᵘⁿˡⁱˣ
Fanfiction[Hᴡᴀɴɢ Hʏᴜɴᴊɪɴ×Lᴇᴇ Fᴇʟɪx] "𝙑𝙖𝙡𝙡𝙖 𝙙𝙪̈𝙨̧𝙪̈𝙣𝙙𝙪̈𝙢 𝙩𝙖𝙨̧𝙞𝙣𝙙𝙞𝙢 𝙨̧𝙪𝙧𝙖𝙙𝙖 𝙞𝙠𝙞 𝙜𝙪̈𝙣 𝙗𝙞𝙧 𝙩𝙖𝙩𝙞𝙡𝙞𝙢𝙞𝙯 𝙫𝙖𝙧, 𝙝𝙖𝙫𝙖 𝙖𝙡𝙢𝙖𝙮𝙖 𝙠𝙖𝙧𝙖𝙧 𝙫𝙚𝙧𝙙𝙞𝙢 𝙖𝙩 𝙗𝙞𝙣𝙢𝙚𝙮𝙚 𝙜𝙞𝙙𝙞𝙮𝙤𝙢" "𝙎𝙖𝙘̧𝙢𝙖𝙡𝙖 𝙅𝙞𝙨𝙪𝙣...