MERHABAĞ
Nasılsınız ben iyi ama kötü
Umarım siz iyisinizdir
Baslayayım👽👻
***
"Off başım" kıpırdanırken boynumunda tutulmuş olduğunu fark ettim.
Şuan ufacık bir kanepede kıvrılmış yastıksın şekilde yatıyordum.
"Bune ya, insan bi yastık koyar başıma" net, net olarak hatırlıyordum söylediklerini söylediklerimi. Ancak o daha çok alkolün etkisinde olduğundan hatırlamaması muhtemeldi.
Hatırlasada ne olabilirdi ki?
Ayağa kalkıp kendime gelmek için bir kahve yapmaya mutfağa doğru ilerledim. Makineye birkaç bişi koyup karıştırdıktan sonra hazır olmasını bekledim, o sırada da eve göz atıyordum.
Muhteşem denecek kadar güzeldi ev, heryer samimi, sıcak ve aile hissiyatı veriyordu.
Ya da sadece benimkiler yanımda olmadığından öyle geliyordu.
Makine ötmeye başladığında arkamı dönüp bir kupaya kahveyi döktüm, sonrasındada bir yudum almak için dudağıma götürdüm
BUNE ZEHİR AMK
"Öhöh!" su bardağı arıyordum ancak bütün dolaplar birbirine benzediğinden hangisinde onuda anlamıyordum.
Sonunda belimi kavrayan bedenle durdum.
Ne ara bu kadar yakınlaşmıştık? Birkaç gün önce tripli gezen iki insandık.
"Bardaklar şurada" deyip arkamdan bardaklara uzandı ben ise ellerinden kurtulmaya çalışıyordum.
"Sağol, kendime gelemedim de kahve yapacaktım. Sağolsun rezil ettim" belimdeki ellerini çekip tekrar viddi yüz ifadesimi takındığında gerçek Hyunjinin geldiğini anladım..
"Herneyse, benim bugün işlerim çok. Sen çarene bakarsın"
"Emredersiniz, Bay Hwang"
Bir süre boş boş oturup tekefonumla ilgilendim, kalkıp kahvaltı yaptıktan sonra o -işi neyse artık- ona hazırlanıyor bende onun hazırlanmasını bekliyordum.
"Hadi Hyunjin defileye çıkmıyorsundur herhalde?"
"Geldim ya!"
En sonunda giydiği takımıyka yanıma gelip bilgisayarının olduğu çantayı aldığında göz devirip sordum.
"Böyle bir şirkette söz sahibiyken, neden bir çiftlikte seyislik yaparsın ki?"
"Zorundayım çünkü"
"Ya niye?"
"Borcum var, Jeonginin babasına. Babam yüzünden" bu sırada ayakkabısını giymekle meşguldü.
"Ee tamam ne kadar bu borç"
"Tahmin edemeyeceğin kadar, yani ben kırk yıl para biriktirsem ödeyemeceğim türden" dudağımı 'Garip' gibisinden büzüp bende ayakkabılarımı giydim.
Çıkıp arabaya bindikten sonra konuştu.
"Nereye gidiceksin"
"Bilmem, eve bırak"
"İstersen benle gel"
"Napcana bağlı"
"Şirketin biraz ötesinde bir şirket daha var, oraya uğrayıp bir sunum yapıcam"
"Ah, sıkıcı"
"Bencede, ama bu ortaklığı alırsam belki kırk yıl çalıştıktan sonra borcumu öderim" hafifçe gülüp kafamı onaylarcasına salladım.
"İyiymiş, geleyim madem"
"Sakın beni rezil edeyim deme"
"Oh, aklımda değildi. İyi oldu hatırlattığın"
"Sakın, Lee Felix" kıkırdayıp camı araladım, hava gerçekten mükemmeldi.
Yol boyunca tek ettiği kelime, 'Sokon bono rozol odoyom domo folox!" di. Ki etmemeyede hiç niyetin yoktu.
"Geldik, in" burası Hyunjinin şirketinden bile büyük, göğü delecek kadar yüksekte olan bir binanın yanında minicik kalıyorduk.
"Bune?"
"Şirket"
"Ya burda asansör bozulse ne bok yicekler"
"Düşündüğüne bak ya"
"Ama öyle!" itiraz edip peşinden gittiğimde çoktan içeri girmişti, şirkete bir sessizlik hakimdi. Sadece klavye sesleri, fısıltılar.
"Neden bu kadar sessiz?" dedim fısıltıyla.
"Öyle"
Asansöre ilerleyip kısa bir süre gelmesini bekledik, sonunda gelen asansörle Hyunjin 36. kata basmıştı.
"Bana bak Felix, son kez tekrar ediyorum, beni rezil etmek yok"
"Ay Hyunjin tamam, pişman ettin geldiğime"
"Ben diyim de"
Sonunda vardiığımız katla dışarı çıkarken Hyunjin iyice gerilmiş duruyordu.
"Gerilme, yapamassanda olsun"
"Öyle kolay değil"
YA ALT TARAFI MORAL VERİYORUZ
Toplantı odasına girdiğimizde kimsenim olmadığını fark ettim hemen bir yere oturup onu izlemeye başladım.
"Napıyorsun?"
"Prova"
"Hıı, sıkıcı"
"Herşey eğlenceli olamaz"
"Sen varsan olamaz"
Beni umursamadan arkasını dönüp tekrar pratiğine devam etti, bense masadaki kalemlerle uğraşıyor bişeler karalıyordum.
Biraz sonra içeri giren -büyük ihtimal buranın sahibi- geniş omuzlu ve yaşlı adamla herkes tek tek arkasından içeri girip oturdu.
Biraz laklakdan sonra sunun sırası Hyunjine gelmişti, kalkmadan kavradım elini.
"Yapabilirsin" dedikten sonra gözlerime baktı uzunca, boğazımı temzilememle ciddiyetini toplayıp kalktı.
Gayet hareketli ve ilgi çekici sunumdan sonra Hyunjin rahatlamış gibi gelip oturdı yanıma.
Ortaklarla kısa bir sohbet sonrası anlamadığım şekilde bana dönüverdi konu.
"Oh, bir saniye Hwang Bey sormayı unuttum sorabilirmiyim?"" dedi ilgili bir şekilde kızın biri.
"Cevaplayabileceğim birşeyse tabii"
"Bu Hanfendi kim?"
ULAN HANFENDİ GİBİ BİR TİPİM Mİ VAR!?
***
Uzun süredir bölüm gelmiyoAtmaya çalışcam
GÖRÜŞÜRÜZZZ👾👽👻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙍𝙞𝙙𝙚𝙧ʰʸᵘⁿˡⁱˣ
Fanfiction[Hᴡᴀɴɢ Hʏᴜɴᴊɪɴ×Lᴇᴇ Fᴇʟɪx] "𝙑𝙖𝙡𝙡𝙖 𝙙𝙪̈𝙨̧𝙪̈𝙣𝙙𝙪̈𝙢 𝙩𝙖𝙨̧𝙞𝙣𝙙𝙞𝙢 𝙨̧𝙪𝙧𝙖𝙙𝙖 𝙞𝙠𝙞 𝙜𝙪̈𝙣 𝙗𝙞𝙧 𝙩𝙖𝙩𝙞𝙡𝙞𝙢𝙞𝙯 𝙫𝙖𝙧, 𝙝𝙖𝙫𝙖 𝙖𝙡𝙢𝙖𝙮𝙖 𝙠𝙖𝙧𝙖𝙧 𝙫𝙚𝙧𝙙𝙞𝙢 𝙖𝙩 𝙗𝙞𝙣𝙢𝙚𝙮𝙚 𝙜𝙞𝙙𝙞𝙮𝙤𝙢" "𝙎𝙖𝙘̧𝙢𝙖𝙡𝙖 𝙅𝙞𝙨𝙪𝙣...