Adrien'ın Psikiyatriste İlk Gidişi
Amélie kucağındaki kediyi sıkıca tutan çocuğu ittirdi ve salona girmesini sağladı.
"Geç şuraya! Bıktım senden, kimseye bir şey anlatmıyorsun, travman varmış. Küçük şeytan, ben bilmiyorum muyum neden sustuğunu? Bak şuraya!"
Küçük Adrien ifadesiz bir yüzle kurumuş kan izlerinin bulunduğu zemine baktı. Annesinin nerede, nasıl yattığı hâlâ gözünün önündeydi.
"Senin ifadenin önemi yok gerçi, her şey ortada. O canavar baban var ya! Dedim, defalarca söyledim. En sonunda beni bile kovdu evinden. Emilie'nin kafasını saçmalıklarla dolduruyormuşum. Hastalıklı herif!"
Amélie ağzını eliyle kapattı ve ağlamamak için kendini sıktı. Cinayet gününden beri polislerle, cenaze işlemleriyle uğraşıyordu. Kız kardeşinin kaybını bile doğru düzgün yaşayamamıştı, o adamdan intikamını alamamıştı. Üstüne bir de ceza verir gibi bu aptal çocuğu vermişlerdi ona. Ne diye o cani babasının akrabaları ilgilenmiyordu?
Ne yapacaktı? Kız kardeşinin katilinin oğlunu bağrına falan mı basacaktı? Biliyordu, çok iyi biliyordu. Bu çocuk bütün her şeyin başlangıcıydı. O olmasa kardeşi neden bu evde bu cani adamla kalsındı ki? Ona sırf bu çocuk için katlanmıştı ve işte sonucu ortadaydı: ölüm! Sonunda o adam kardeşinin sonu olmuştu, defalarca uyarmasına rağmen hem de!
"Hiç utanmıyorsun değil mi? Hoşuna mı gidiyor o vahşi babanın yaptığı ha! Ondan mı susuyorsun?"
Çocuğun kız kardeşinden aldığı sarı saçlarını ve yeşil gözlerini gördükçe müthiş bir öfke kaplıyordu içini. Hele o boş bakan yeşil gözleri var ya! Bir zehir gibiydiler, insanın ta yüreğine akan. Ne bir gözyaşı ne acı vardı o gözlerde. Ve bu Amélie'yi kahrediyordu. Neredeyse bu lanet çocuk değil o ölecekti kahrından!
"Ama yeter artık, duydun mu beni? Yeter! Bugün bana burada neler yaşandığını anlatacaksın, bir bir hem de!"
Küçük çocuk ses çıkarmadan yere bakmaya devam etti. Teyzesinin neden kızdığını biliyordu, Adrien'ın üzülmediğini sanıyordu. Ve belki haklıydı da. Sahi Adrien neden ağlamıyordu, neden diğer çocuklar gibi bağırıp kargaşa yaratmıyordu? Neden sadece koca bir boşluk vardı içinde? Acaba teyzesi ve babası haklı olabilir miydi? Gerçekten de zehirli miydi onun gözleri?
Zehir insanı öldürüyordu. Peki o annesine, bu dünyada gördüğü en güzel kadına, bütün hayranlığıyla baktığını sanarken aslında zehirliyor muydu onu? Fakat annesinin gözleri de yeşildi, en güzel tonundan hem de. O gözler zehirli olamazdı ki... Belki o zehir Adrien'ın içindeydi.
Küçük çocuğun bakışları yavaşça kucağındaki kediye kaydı. Ona bakarsa o da ölür müydü? Bu düşünce onu öylesine korkuttu ki gözleri yanmış gibi hemen bakışlarını çekti ondan. Ölüm demek yok olmak demekti. Kim ölmüşse bir anda yok oluyordu. Adrien kedi yok olsun istemiyordu.
Derken tekrar teyzesinin sesi duyuldu. Kulaklarının ta içine işleyen ve küçük Adrien'a günahını hatırlatan o ses...
"Demek konuşmuyorsun öyle mi? Ben seni konuşturmasını bilirim."
Kadın çocuğun kucağındaki kediyi çekip aldı. Kedi doğalı çok olmamıştı, eli kadardı Amélie'nin. Ve o lanet kedinin bile yeni açılmış gözlerinin yeşil olduğu seçiliyordu. Bu çocuk da, elinden bırakmadığı bu kedi de lanetliydi! Evet, lanetli!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pets \ Lukadrien
FanfictionSiz: Psikopat mısınız beyefendi? Numaramı nereden buldunuz? +336*****: PSİKOPAT SENSİN AMINA KOYAYIM EVCİL YILANIN VAR