Arabadan inerek kafeye doğru yürüdüm. Kafenin çanı ses çıkardığında düşmenım kapıya doğru baktı ve benimle göz göze geldi.
O bana gülerken ben, somurtarak oturduğu masaya gidip tam karşına geçtim.
"Hoşgeldin!"
Ellerini, kızıl saçlarının arasından geçirirken gözleriyle beni süzüyor, ne değişiklik olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Beni neden çağırdın Ningning?"
"Aslında ikizim gelirdi ancak seninle ben konuşmak istedim."
Konuşurken yanımıza garson kız geldi. Bu sefer diğer garsondan daha kısa, sarı saçlı, burnunda beni olan bir kızdı.
Bize gülümseyerek bir şeyler diyecekti ki onu elimle durdurdum."Bir şey istemiyoruz."
Kız gülerek yanımızdan ayrıldığında tekrar Ningning'e döndüm.
"İlk öncelikle dürüst olmam gerekirse seni uzaktan takip ediyorduk. Ryujin ile aranda geçen şeyler pekte arkadaşça değil. Ayrıca kahvaltıya gittiğiniz günki ezikliğinde neydi öyle? Anne acını biraz tut."
Söyledikleri ağrıma gitsede hiçbir tepki vermedim. Sadece yutkunmakta zorlandım o kadar.
" Bundan sonra dikkat ederim. Ayrıca Ryujin ile aramızda hiçbir şey yok. Sadece güven kazanmak içindi. Aynı şeyleri Felix ve Sunoo'ya da yapıyorum."
Ningning bana inanmamış gibi bakıp dudaklarını tekrar araladı.
"Yeni bir görev var. Evi yakacaksın ancak çocuklara ve o kadına zarar vermek yok."
Nedenini merak etsemde sormadım. Sadece kafa sallayıp ayağa kalktım ve arkama bakmadan kapıya doğru gittim. Fakat Ningning durur mu? Arkamdan bağırmaya başlamıştı.
"Seni seviyorum Yeji-shi."
Göz devirip kafeden çıktım ve arabama bindim. Bu akşam o evi yakmalıydım. Acaba nereden yakmaya başlasam? Çalışma odasından mı yoksa... Yatak odasından mı? Eminim bu gece patronum ve karısı bu akşam bir şeyler yapmak için can atıyordur.
***
Eve geri geldiğimde her yer sessizdi. Normalde anneleri geldiği için sevinçten parti vermeleri gerekiyordu.
Yukarı çıkıp Ryujin'nin odasının önüne geldim ve kapıya birkaç kez vurdum. Onay geldiğinde yavaşça kapıyı açıp içeri girdiğimde kaşlarım çatıldı. Ryujin neden ağlıyordu?
"Yeji... Sen miydin?"
Hızla yanına giderek bir kolumu omzuna attım ve onu kendime çektim.
"Neden ağlıyorsun, ne oldu?"
Gözyaşlarını elinin tersiyle sildikten sonra bana sarılıp anlatmaya başladı.
"Sen gittikten sonra eve Felix ile babam geldi ancak Felix ağlıyordu. Nedeni ise... Nedeni ise babam Felix'in ilişkisini öğrenmiş."
Tekrar ağlamaya başladığında ona sıkı sıkı sarıldım ve düşünmeye başladım.
Şimdi kim bilir Hyunjin nasıldır. Ya Felix? O nasıldı acaba? Benim ikisinden biriyle konuşmam lazımdı ki bu Hyunjin olacaktı.
Ryujin'den ayrılıp yüzünü ellerimin arasına aldım.
"Ben saat beş gibi tekrar geri geleceğim. O zamana kadar güçlü ol ve ben gittikten sonra kapını kitle. İstersen yanına Sunoo, Felix ve anneni de al."
Anlamazca baktı ama yine de kafa sallayıp bana son kez sarıldı.
Benden ayrılınca hızla yağa kalktım ve odadan çıktım. Kesinlikle o oruspu çocuğunu bu akşam cehennem ateşinde yakacaktım.
Kimseye görünmeden merdivenlerden inip evden çıktım ve tekrardan arabaya binerek Hyunjin'nin evinin yolunu tuttum. Hyunjin, ben ve Ni-ki'den ayrı yaşıyordu.
***
Yarım saatin sonunda Hyunjin'nin evine geldiğimde arabadan inip apartmana ilerledim. Dış kapıyı yedek anahtarla açıp merdivenleri teker teker çıktım.
Dairesine geldiğimde kapıyı çalıp sabırsızca beklemeye başladım. Kapı açıldığında Hyunjin'nin kızarmış ve ağlamaktan şişmiş gözleri ile karşılaşınca hiç düşünmeden ona sarıldım.
Elleri havada kasada ben ona sıkıca sarılmıştım. Bir süre öyle kaldıktan sonra ondan ayrılıp kapıyı kapadım ve elinden tutup salona sürükledim.
İkimizde koltuğa oturduğunda ona doğru dönüp sakin bir sesle, "Hadi anlat bana." dedim.
Kucağında tuttuğu yastığı sıkıp zar zor dudaklarını araladı.
"Felix'in babası ilişkimizi öğrendi ve onu benden ayırdı. Hepsi benim suçum. Onu koruyamadım. Ya babası ona bir şey yaptıysa."
"Merak etme. O evde ben varken çocuklara zarar gelemez."
Hyunjin bir an aydınlanmış gibi kafasını umutla kaldırmıştı.
"O evdeyken Felix'e destek olur musun?"
Ayağa kalkıp karşımda oturan büyük bebeğin yanına gidip ona sıkıca sarıldığımda bu sefer o da bana sarılmıştım. Saçını okşayıp, "Sen merak etme." dedim.
O sırada kapı çaldığında ondan ayrılıp ayağa kalktım ve kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığımda diğer yedi bebek kapının önünde dikilmişti.
"Geldi bizim diğer büyük bebekler ve bebek ekmek."
Jeongin mızmızlanarak, "Ben niye büyük bebek olamıyorum?" dediğinde saçını okşadım.
"Çünkü sen küçüksün."
Jeongin göz devirerek içeri girdiğinde hızla Hyunjin'e satılmıştı. Diğerleri de içeri girdiğinde evden çıkmış ve kendi evime doğru yola çıkmıştım.
***
Eve geldiğimde Ni-ki henüz gelmemişti. Bunu fırsat bilip doğruca banyoya girdim ve saçlarımı boyamak için hazırlandım. Görev için beni kimsenin tanımaması gerekiyordu. Bu yüzden saçlarımı kızıla boyayacaktım.
***
Saçlarımı boyamış akşamki parti kostümümü çantamakoymuş ve evden çıkmıştım.
Ryujin'e yalan söylemiştim. Beşte evde olmayacaktım. Beşte plan için hazırlanacak ve yerimi alacaktım.
***
Akşam üç civarı olduğunda kostümümü giymiş, gece görüş gözlüğümü takmıştım.
Şimdi sıra kurbanımı öldürmekteydi.
Yeni bölümm
Bu bölüm full ryejiydi
Bu arada bir şey sorucam. Fici seviyormusunuz yani yazmaya devam etmeli miyim?
