Yemek yemeğe çalışsamda olmuyordu çünkü bu gergin ortamda yemek yiyemiyorum. Her dakika mide bulantı artıyor, ne yapacağımı şaşırıyordum.
Bir ajan olarak her koşulda soğuk kanlılığını korumalıydı ancak yemek masasında Jennie, Ningning, Jk ve benim için en tehlikelisi Ryujin...
İlk başta onlarla kaynaşmamayı düşünsemde daha sonra bir şeyler oldu ve sanki ona... Çekiliyormuşum gibi hissettim. Ve bu duyguyu daha önce hiç hissetmedim.
"Yeji... Yemeğine dokunmamışsın bile."
Patronumun bana seslenişiyle gülümseyerek dikkatimi oraya verdim.
"Ah, biraz midem bulanıyorda. Müsaadenizle lavobaya kadar gidip geleceğim."
Patronum gülümseyerek izin verdiğinde masadan kalkıp üst kata doğru ilerledim.
Lavobaya girer girmez elimi yüzümü yıkadım ve gerginliğimi üzerimden atmak için derin derin nefes aldım.
Son kez aynaya bakıp gülümsedim ve çıkmak için kapıya yöneldiğim sıra da kapı hızla açıldı.
Gelen kişi Jennie'ydi.
"Yeji, Yeji... Tatlı ajanımız Yeji."
"Ne var Jennie? Niye haber vermeden buraya geldiniz?"
"Onlar bizim akrabamız tatlım. İstediğimiz zaman geliriz."
"Yalan söyleme Jennie, onlardan nefret ediyorsun."
Jennie histerik bir kahkaha atıp, "Belki." dedi. Bu kız beni sinir ediyordu.
"Cidden neden benimle konuşmak için burayı seçtin?"
"Birincisi canım istedi. İkincisi, evet, seninle konuşacağım fakat görev hakkında değil."
"Ne hakkında?"
"Lisa."
"Ondan uzak dur demiştim."
"Neden Lisa ile aramızı bozmak için bu kadar uğraşıyorsun ki? Ben, senle Ryujin arasında geçen şeylere karışıyor muyum?"
Affallarcasına Jennie'ye baktım. Olmayan bir şeye var diyordu resmen!
"Ryujin ile aramda bir şey yok."
"Tamam, öyledir. Konumuz bu değil. Daha yeni birlikte çıkmaya başlamıştık, niye bozuyorsun ki?"
"Ne zaman çıkmaya başladınız ki? Bir de ayrıldınız?"
Jennie kaşlarını çatıp bir şeyleri anlamaya çalışır gibi bana baktı.
"Çıktığımızı bilmiyormuydun?"
"Hayır!"
Jennie kendi içinde düşüncelere dalmışken yanından geçip gittim.
Uzun süre kalırsam şüphe edebilirlerdi.
Aşağı inip çantamı, montumu alıp yanlarına geri döndüm. Patronum beni gördüğünde kaşlarını çattı.
"Nereye böyle?"
"Efendim üzgünüm ancak kardeşim ateşlenmiş."
"Oh, tamam o zaman. Yarın görüşürüz."
Kafa sallayıp salondan çıkacakken Ryujin ile göz göze geldim. Kalmamı ister gibi bakıyordu fakat benden nefrette ediyordu. Belki gözleri bana yalan söylüyordu...
***
Eve geldiğimde yine yalnız olacağımı sanmıştım ancak Ni-ki ve Hyunjin'i oyun oynarken buldum.
O ikisiyle göz göze geldiğim zaman gözlerimi onlardan kaçırıp, başımı yere eğdim.
"Siz rahatınıza bakın. Ben odam da olacağım."
Yanlarından geçip giderken Hyunjin'in sesiyle durdum.
"Yeji, biraz konuşalım mı?"
Kardeşlerimle kavga etmeyi sevmezdim. Onlarla kavga edince hep yalnız hissederdim bu yüzden onların yaptığı hataları hep affetmişimdir.
"Tamam."
Yanlarına geçip oturduğumda başım hala eğikti. Normalde haksız olsam bile başımı dik tutardım fakat son yaptığım hatam ölüme yol açmıştı.
"Sana karşı kaba konuştuğumuz için özür dileriz, abla."
Bu sefer konuşmayı Ni-ki başlatmıştı. Genelde suçluluk hissettiğinde konuşurdu.
"Önemli değil."
"Önemli. Üstüne fazla gittik ancak senin yaptığımda..."
"Biliyorum çocuklar yaptığım kötü bir şeydi. Size söz veriyorum bir daha olmayacak. Ayrıca bir daha o üç gence zarar gelmeyecek, ne olursa olsun. Zaten görevim haftaya bitecek."
"Nasıl yani? Haftaya o adamı öldürecek misin?"
Kafa sallayıp, kafamı kaldırdım ve onlara baktım. Öfkelenmemişerdi aksine endişeli gibi duruyorlardı.
"Lütfen dikkat et Yeji. Sen bizim tek kız kardeşimisin."
Gülümseyerek ayağa kalktım ve onlara doğru yürüdüm. Tam karşılarında durduğumda onlara kocaman sarılıp, "Teşekkürler çocuklar." dedim.
Yeni bölümmm
Bu bölüm biraz kısa oldu ama bugün iki bölüm atmayı düşünüyorum bu yüzden beklemede kalınn
Diğer fice de bakmayı unutmayınnn
Son isteğim alttaki yıldıza tıklayabilirsiniz misiinizzz?
![](https://img.wattpad.com/cover/333908399-288-k737179.jpg)